Günlük yaşantıda sık olmasa da duyduğumuz bir cümledir “Hayat giderek pahalılaşıyor” cümlesi. Hayat nasıl bir şeydir ki giderek pahalılaşsın? Zannederim burada kastedilen insanın zorunlu ihtiyaç maddelerinin her geçen gün fiyatının artması olayıdır. Ama bir başka açıdan ele aldığımızda ise hayat sürmek giderek daha da zorlaştığından daha kıymetli bir hal almaya başladığı da bir gerçektir. Giderek fiyatı artan ihtiyaçlar ve bu artışı karşılamayan gelir durumudur aslında hayatı pahalılaştıran. Para kazanmak eskisinden daha zor bir hal almaya başladı günümüzde. İnsanlar akşama kadar durmadan dinlenmeden çalışıyorlar ama ay sonunda ellerine geçen para ile rahat bir hayat süremiyorlarsa bir yerlerde bir şeyler eksik demektir. Elbette rahat bir ömür sürmenin bir bedeli olacaktır. Bu bedelin ödenmesi kısmında sıkıntı var zaten. Tüketimlerin giderek lükse kaçması, ihtiyaç olmadığı halde masraf edilmesi, aza kanaatin yok olması bu zorluğun başlıca sebepleri. Sebepler belli olsa da insan yılmadan mücadelesine devam etmek zorundadır. Ama yine de insan zorluklar karşısında yılıyor bazen.

İnsan beşerdir! Beşeri ihtiyaçları vardır! Bir topluluğun içinde hayatını idame ettirmek zorundadır. Tek başına bir ömür geçirmek neredeyse imkânsız gibidir. Sadece filmlere ya da romanlara konu olan ıssız bir adaya düştüğünüzde karşılaşabileceğiniz bir durumdur yalnızlık anlayacağınız.

İnsanın olduğu yerde elbette karmaşık ilişkiler yumağı da vardır. Beşeri münasebetler denilen olaylar gerçekleşir peşi sıra. İnsanın önce ailesi vardır, sonra akrabaları daha sonra da komşuları ve arkadaşları, dostları olur. Sıralaması değişkendir. Kimi zaman bir dostu herkesten daha candır onun için bazen de ailesi vardır bir tek, gerisi yalandır. Neticede az veya çok beşeri münasebeti olur insanın. O, münasebeti oranında hayattan haz alır ya da tatsız tuzsuz bir hayat sürer.

İnsanın ömrü hayatında yaşadığı şeyler değişkendir aynı zamanda. Kimi zaman iyi diye tanımlar sorulduğunda kimi zaman da kötü olur; iyi günlerinden hasretle, özlemle bahseder. İyi gün dostu çok ise hayatında gerçekten büyük bir aldanıştadır insan aslında. Zira iyilik ilelebet devam etmeyecektir. Bunu bilse de pek aklına getirmek istemez. Gücü kuvveti yerindeyken ya da maddi bakımdan kendisine yeterli olandan daha fazla elinde varken selamlaştığı, hal hatır ettiği/edildiği pek çok insan olur hayatında. Makam, mevki sahibiyse ve parası da varsa herkes kendisini sever ve saygı duyar. Gittiği yerlerde izzet itibar görür, el üstünde tutulur. Eğer farkındaysa bu durumun geçici olduğunun yani bilinçli bir insansa zaten pek itibar etmez bu duruma. Ortama göre davranır. Donuk gülümsemelere aynı donuklukta karşılık verir, insanın içini ısıtan bir gülümseme ile zoraki olanını ayırt etmelidir/edebilmelidir aslına bakarsanız. Fakat nedense pek önemsemez iyi günlerinde bunu.

İnsan ömrü değişkendir dedik ya! Her zaman işler iyi gitmez elbette. Zamanla düzeni bozulur insanın. İşleri, sağlığı, maddi durumu vb. bozulur. Cennette yaşamak üzere Allah-u Teâlâ’nın eşrefi mahlûk olarak yarattığı insan, dünya meşgalesinden dolayı kötü olmaya başladığı esnada hayattan tat tuz alamaz olur. Bir zamanların itibar gören insanı gitmiş yerine yüzüne bakılmayan, hal hatır edilmeyen, derdiyle dertlenilmeyen insan gelmiştir artık. Bir yandan sıkıntılarıyla başa çıkmaya çalışan insan aynı zamanda etrafındakilerin bu değişikliğine anlam vermeye çalışır. Daha dün sırıtarak kendisine hal hatır edenler şimdi onu gördüklerinde ya yollarını değiştirmekte ya da görmezden gelmektedirler. Anlamlandıramaz olan biteni. Daraldıkça kabuğuna çekilir, kabuğuna çekildikçe de küser hayata. Hayata küstükçe ruhu daralır içi içine sığmaz olur. Dertlenir,

kederlenir beyhude yere!

Hayatın bir değeri vardır ve elbette ki o bedel az ama çok ödenir. Önemli olan insanlığın ucuzlamamasıdır. Zira insan eşrefi mahlûktur! Eşeklik etmenin lüzumu yoktur!

MİNİK BİR TEBESSÜM

Trabzon’a giden otobüs

Temel ile Dursun Trabzon’a gideceklermiş ama ceplerinde hiç para kalmamış. Trabzon’a doğru yürümeye başlamışlar. Yol kenarında giderken bir otobüs garajı görmüşler. Etrafa bakmışlar kimseler yok. Temel, Dursun’a demiş ki:

– Ula Dursun Trabzon’a kadar yürümektense gel şuradan bir otobüs çalalım onla gidelim.

Dursun tamam demiş.

Temel içeri girmiş, Dursun ise dışarıda etrafı kontrol ediyormuş.

Aradan 10 dakika geçmiş Temel yok. 20 dakika geçmiş Temel gelmemiş. Dursun, Temel’in yakalandığı korkusuyla endişe etmeye başlamış.

Tam o esnada içeriden motor sesi gelmiş ve Temel otobüsle görünmüş.

Dursun hemen atlamış otobüse ve Temel’e neden bu kadar geç kaldığını sormuş. Temel:

-Ula Trabzon’a giden otobüsü en arkaya koymuşlar. Demiş.

İLGİLİSİNE NOTLAR:

* “Hayat seni güldürmüyorsa espriyi anlamadın demektir” Anton Çehov

* “Aslında hiç kaybetmedim sadece sistemin istedikleri kazandı. Meteliksiz olabilirim ama niteliksiz değilim” Charles Bukowski

* 28 Şubat’ta paletlerle çiçekleri ezip baharın gelmesine engel olmak isteyenler baharı başlatacak çiçeğin milletin yüreğinde gömülü olduğunu hesap edemediler.

* Güneşin doğmasından korkanlar gece bitmesin diye dua etseler de güneş onlara inat yine de doğmaya devam edecektir Allah’ın izniyle.

* “Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’dir. Saadet Partisi’nden başka kim ben de Milli Görüşçüyüm derse bilin ki o palyaçodur.” Prof. Dr. Necmettin Erbakan