İslam davasının öncülerinden… Emperyalizme karşı savaş veren büyük dava adamı… İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) teşkilatının kurucusu Hasan El Benna…
Ravza Yayınları’ndan çıkan bir eserden bahsetmek istiyorum; “Dava ve Davetçiden Hatıralar, İhvanı Müslimin, Hasan El Benna”.
Kitapta, Hasan El Benna’nın tasavvufa ilişkin görüşlerini paylaşmak istiyorum.
* “Tasavvuf insan yaşamını düzenleyip hayatında ona başlangıcın zikir, ibadet marifetullah olup ve cennete ulaşmakla nihayetlenen özel bir yol çizen bir ilim halini almaya başladı. İsmi “terbiye ve seyr-i sülûk ilmi” olan bu kısım, şüphesiz ki İslam’ın özü ve yapı taşlarındandır. Yine şüphesiz ki sûfiler, onunla nefisleri tedavi edip iyileştirmede başka eğitimcilerin ulaşamadığı bir mesafeyi kat ettiler.”
* “Bu yöntemle insanları; Allah’ın farzlarını yerine getirme, haramlardan yüz çevirme ve Allah’a sadıkane bir şekilde teveccüh etmede ameli bir çizgiye taşıdılar. Çoğu zaman bu davetler, yaşandığı asırların ruhunda derin tesirler bıraktı; her ne kadar bazı mübalağalara kaçılmışsa da: mesela sükût, açlık, uykusuzluk ve uzlet gibi konularda aşırıya kaçmaları gibi. Aslında bunların hepsi dinde temeli olan şeylerdir. Sükûtun aslı boş laflardan kaçınmaya; açlığın aslı oruca; uykusuzluğun aslı gece namazlarına; uzletin aslı nefsi eziyetlerden koruyup öne gereken ihtimamı göstermeye dayanır. Şayet bunlarla kalınsaydı bunda çok büyük bir yarar vardı.”
* “İslamiyet’in birçok ülke ve ırak kuytu yerlere yetişip yayılmasında şüphesiz ki tasavvufun ve tarikatların yadsınamaz önemli bir rolü vardı. Oralara İslamiyet ancak tasavvuf ve tarikatların eliyle ulaşabildi. Diğer türlüsü mümkün değildi. Mesela Afrika’nın ülkeleri, orta ve sahra bölgelerinde de yaşandığı ve halen yaşanmakta olduğu gibi. Asya kıtasının bazı bölgeleri de buna örnek verilebilir. İşte bu gibi yerlerde İslamiyet, tasavvuf aracılığıyla neşv-ü nema buldu.”
* “Allah eğer Ezher’in ilmini, tarikatların ruhani ve İslami cemaatlerin eylemci gücünü birleştirseydi, eşi benzeri olmayan bir ümmet meydana gelirdi; yönlendirilen değil yön veren, yönetilen değil yöneten, etkilenmeyen etkileyen ve zillet içerisindeki toplumları irşâd eden bir ümmet ortaya çıkardı…”
***
(İsteme adresi: Ravza Yayınları, Büyük Reşitpaşa Cad. No: 22/42 Vezneciler, Eminönü, İstanbul. Tel: 0212 528 46 17 www.ravzakitap.com, [email protected])
MUSTAFA MİYASOĞLU’NA RAHMETLE…

Hasan el Benna… Tasavvuf, tarikat demişken…
Tasavvuf alanında bir ismi daha anmak isterim…
Edebiyat araştırmacısı, yazar, şair, fikir ve mücadele adamı merhum Mustafa Miyasoğlu.
Günümüz dil ve edebiyatının meseleleri üzerine zihin yoran, dil alanında kendi öz benliğimizden kesinlikle uzaklaşılmaması gerektiğini her zeminde haykıran bir isimdi, merhum Miyasoğlu.
“Edebiyat Sohbetleri” kitabındaki şu ifadeleri bu anlamda dikkat çekicidir; “Dilimizi ve kültürümüzü İslâm’dan koparmaya çalışanların Batı’dan kelimelere karşılık bulacak ne zamanları ve ne niyetleri vardı. Amaç, dilimizi İslâm kültür ve medeniyet çevresine ait kelime ve kavramlardan temizlemekti…”
Miyasoğlu’nun, edebiyat, düşünce ve sanat alanının tespiti, yerli ve milli muhteva kazanması yönündeki çabaları kuşkusuz unutulmaz.
Edebiyat ve düşünce tarihimizin büyük isimlerini, önemli şahsiyetlerini bugüne taşıma gayret ve çabaları da…
***
Bir önemli yanına daha dikkat çekmek isterim merhum Mustafa Miyasoğlu’nun; edebiyat ve tasavvuf!
Allah dostlarının gönül sohbetlerinde bulundu.
Hep coşkulu, hep heyecanlı, üreten bir yazardı.
O’nu diğer edebiyatçılardan ayıran önemli bir özelliği, hikâyelerinde, şiirlerinde tasavvuf unsuruna ağırlık veren yazarlarımızdan olmasıydı.
Sohbetlerinde hep aşkı, muhabbeti ve tevazuyu öne çıkardı.
Dediğim gibi, gönül insanıydı, merhum Mustafa Miyasoğlu; Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Akif İnan ile ‘mana halkasına’ dâhil olanlardandı.
Şu cümleler Mustafa Miyasoğlu’na ait;
* “Tasavvuf; divan, halk ve tekke edebiyatlarının vazgeçilmez kaynağıdır.”
*“1908’’de Amak-ı Hayal (Hayalin Derinlikleri) adlı romana gelinceye kadar romanımızda, tasavvufi unsurlara rastlamak mümkün değildir. Yeniçerilerin tarikatı, Bektaşiliktir. Kâtiplerin tarikatı Mevleviliktir. Hocaların tarikatı da Nakşibendîliktir.”
*“Yeniçerilerin kaldırılmasıyla başlayan süreç sonrası adım adım tasavvufi unsurlar ve metinler de kalkmaya başlamıştır.”
*“Büyük Doğu’da tefrika edilen eserler mistisizme, tasavvufa yönelme açısından çok önemlidir.”
***
Milli Gazete’ye geldiğinde sohbet ederdik merhumla… Vefatının sene-i devriyesinde Mustafa Miyasoğlu’na Allah’tan (C.C.) rahmet diliyorum. Mekânı cennet, makamı âli olsun.
MADENCİLİKTE DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ ARTIYOR!
* “ Enerji, maden, metal ara ürünleri ithalatında 2022 yılında dış ticaret açığımız 106 milyar dolara ulaşmıştır.”
* “Ülkemiz doğal gazda %99, petrolde %93, kömürde %60 (kalori bazında), demir cevherinde %55, metal ve ara ürün olarak sırasıyla; çinkoda %98, alüminyumda %95, altında %85, bakırda %75 oranında dışa bağımlıdır.”
* “Sanayimiz üretimini sürdürebilmek için 2022 yılında yurtdışından petrol ve doğal gaz ithalatına 93,5 milyar dolar, demir çelik ve hurda ithalatına 30,9 milyar dolar, altın ithalatına 21,6 milyar dolar, kömür ithalatına 8,8 milyar dolar, alüminyum ithalatına 7,5 milyar dolar, bakır ithalatına 5,5 milyar dolar ödemiştir.”
* “Türkiye’de maden çıkarılmak için kazılan alanlar ülkemizin yüzölçümünün binde 1’ini teşkil etmektedir.”
* “Ülkemizde 12 milyon hektar alan madencilik faaliyetlerine kısıtlıdır. Madenciliğe kısıtlı olmayan yerlerde Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen ruhsatlarda sürdürülen maden arama ve çıkarma faaliyetlerinin doğayı katleden yasa dışı faaliyetlermiş gibi sunulması ülkemiz madenciliğine zarar vermektedir.”
* “Ülkemizdeki orman alanlarının binde 3’ü tüm madencilik faaliyetleri için geçici olarak kullanılmaktadır.”
* “Türkiye’de 2022 yılında toplam 830 milyon ton maden çıkarıldı. Yerin altındaki madenlerimizi çıkarıp maden çıkarılan alanları ilgili yasaların öngördüğü şekilde rehabilite edip tekrar doğaya kazandırarak vatandaşlarımızın maden taleplerini karşılamak zorundayız.” (Türkiye madencilik sektörünün çatı örgütlenmesi olan Maden Platformu Sözcüsü Mehmet Yılmaz)