Bugün, Mekke nin Fethi nin yıldönümü. Yıllar var ki bu
önemli günü anmak için şehirlerimizde, beldelerimizde programlar düzenler veya
hazırlanan programlara katılırız. Katılır ve bir nevi safımızı belli etmiş
oluruz. Çünkü aynı anda diğer bir tarafta da yılbaşı gecesi kutlanır. Yılbaşını
kutlayanlar sabahlara kadar eğlenir, şarkılar dinler dans ederler. Büyük Fethi
ananlar ise Kur an-ı Kerim tilavetleri ile huzur bulurlar. Bir yanda içkiler
içip sarhoş bir şekilde etrafına saldırınlar varken, bir yanda da muhabbetle
manevi iklimlere dalanlar vardır. Bir tarafta kocaman kocaman caddeler, eğlence
merkezleri, çekilişlerle, şans toplarıyla bin bir türlü harama bulaşıp, sokak
ortalarında zina pozları verenlerle dolup taşarken, diğer bir tarafta
stadyumlar, kongre merkezleri meleklerin çektiği kameralara el sallayan ve
Buradayız diyen insanlarla dolar Şu gün nereydin dendiğinde vereceğimiz
cevabın çok önemli olduğunu bildiğimizden bugün, durduğumuz yere dikkat etmeye
gayret gösteririz. Katılamasak da evelerimizden izleriz fethin yansımalarını.
İzleyemezsek de o günün önemini ve on dört asır evvelinden bize mesajlar
verdiğini biliriz. Aleni bir şekilde bir yanda batıl bir yanda Hakk varken
elbette ki Hakk ın tarafında durmayı ve alınan manevi yoklama esnasında el
kaldırmayı borç biliriz.
Fakat elbette ki bu yapabileceğimiz şeylerin ilk
adımıdır. Asıl yapmamız gereken Mekke nin Fethi ni doğru anlamak, doğru değerlendirmek
ve bize verilmek istenen mesajların tahlilini yaparak hayatımıza tatbik
etmektir. Bunun için de her yıl bu muhteşem hadiseyi yeniden okuruz. Ama
gözümüzle değil, kalbimizle, yüreğimizle okur, idrak etme derdine düşeriz.
Fetihleri fetih, Fatihleri Fatih yapan, Mekke nin Fethi ni ise böylesine
gönüllerimizde taçlandıran şeyin ne olduğunu, fethe ulaşana kadar hangi
yollardan geçildiğini, yolların ne tür zorluklarla dolu olduğunu düşünür,
anlamaya çalışırız.
Açmış bu büyük destanı okurken, gözlerimiz ilkin hicreti
görür. Mekke den Medine ye hicret... Haramlarla kirletilen bir yerden, temiz
olan bir yere hicret Allah ın dininin yaşatılmadığı bir yerden, O nun dinini
yaşamaya hicret Otoriteye kulluktan, yalnızca Rahman a kulluğa hicret
Ardından Sabır okur gözlerimiz bu büyük destanda. Çekilen tüm zorluklara
sabır... İşkencelere, belalara, musibetlere sabır
İslam dinini yayma konusunda sabır... Müşriklere,
münafıklara, nefse ve şeytana karşı sabır Sonra her şey tamama erip de Büyük
Fetih geçekleştiğinde, yıkılan putları görür gözlerimiz. Mekke nin artık
İslam a girmiş ve fethedilmiş olmasının yetmediğini anlar ve Efendimizin,
Kabe nin içine ve dışına yerleştirilmiş yüzlerce putun yıkılması emrini
verişini sanki yeniden duyarız
Evet, bugün, Mekke nin Fethinin yıldönümü. Bugün gerçek
fetihlerin nasıl olduğunu anlamak isteyenlerin can kulağıyla dinlemesi gereken
bir gün. Bugün dışarıda yaşanan yılbaşı rezilliğine kulaklarımızı, gözlerimizi,
kalplerimizi kapatıp kendimizi Fethi Mübin in manevi dalgalarına bırakacağımız
gün. Bugün hicreti anlayacağımız, kendi içimizde hicretler edeceğimiz gün.
Onların, Rablerinin dinlerini yaşayabilmek ve yaşatabilmek adına yurtlarını
terk etmeleri gibi, bizim de O nun dinini yaşamaktan bizi alıkoyan her şeyden
hicret edeceğimiz, uzaklaşacağımız gün. Bugün Mekke nin kalbi olan Kabe nin
putlardan temizlenmesi ve her bir şirk vasıtasının tek tek yerle bir edilmesi
gibi, bizim de kendi kalplerimizdeki putçuklarımızı bilip, tanıyıp, yıkacağımız
ve kalplerimizde bir Lailaheillallah inkılabı başlatacağımız gündür. Bugün
dinimizi yüreklerimizde diri ve taze tutmaya sabır göstereceğimiz ve
gösterdiğimiz sabırla da fetihlere ulaşacağımız gündür.
Bugün sabrın ve sabredenin er geç kazanacağını
anladığımız gündür. Kızgın kumlarda üzerine kocaman kayalar koyularak Allah ı
inkâr et diye işkenceler edilen köle Bilal in sabrı sonucunda Kâbe nin üzerine
çıkıp da Allah-u Ekber nidalarıyla semaları inletişine şahitlik ettiğimiz
gündür. Bugün vakar ve tevazuun aynı anda yaşanabileceğini anlayacağımız
gündür. Muhteşem bir orduyla, hicret
etmeye zorlandığı vatanına geri dönen bir Devlet Lideri nin devesinin üzerinde
tüm âleme gösterdiği tevazusunu izlediğimiz gündür.
Bugün, Mekke nin Fethi nin yıldönümü! Üstünden 1385 yıl
geçti ama bize verdiği mesajlar hâlâ taptaze. Biliyoruz ki eğer bizler de önce
kendi kalplerimizi ardından insanların kalplerini fetheylemek istiyorsak
Rabbimizin dinini yaşamaktan bizi alıkoyan her türlü şeyden uzaklaşmalı ve
hicret etmeliyiz. İfsat saçan televizyonlardan, şirk kokan şarkılardan, haram
akan internetlerden kaçmayı hicret bilmeliyiz. Bizimle Rabbimiz arasına giren
her türlü puttan kalbimizi temizlemeliyiz. Eşimiz, çocuğumuz, okulumuz, işimiz,
diplomamız ya da moda gibi fark etmesek de bize yön veren ilahlarımızı yıkmalı
ve tek olan Allah ı yüreklerimize oturtmalıyız.
Şunu unutmamalıyız ki Hak gelecek ve batıl yok olacaktır.
Mademki batıl sürekli olarak yok olmaya mahkûmdur Hakk ı getiren neden bizim
ellerimizi olmasın