Nereden başlasam ki diye düşünürken, bizim mesleğe giren ve ne acı ki bizim meslekten olmayanlardan başlayayım dedim.
Rıdvan Dilmen kardeşimiz, Fenerbahçe-Başakşehirspor maçından sonra televizyonda yaptığı yorumda, Avcı’nın, Fenerbahçe bekleri karşısında etkisiz kalan iki açık oyuncusu değiştirmek zorunda kaldığın söylemişti. Yani ona göre Cengiz de, Visca da çıkmıştı oyundan. Ama ne yazık ki Cengiz doksan dakikaya tamamlamıştı. Sonrası mı? Yazı yazdığı, daha doğrusu yazdırdığı gazetesinde de aynı hatalı yorum çıkmaz mı? Belli ki ekrandan alıp, döşeniyorlar. Peki, oralarda hiç mi yazıları kontrol eden kimse yok? Tabii teknoloji çıktı mertlik de bozuldu, mesleğin ruhu da... Eski yıllarda düzeltmenler servisi vardı. Yazı önce müdüre veya şefe gider, oradan da düzeltmenler servisine... Yani sıfır hata ile çıkardı yazılar. Şimdi mi? Yaz, salla, ne çıkarsa bahtına!
***
İlhan Cavcav’ı kaybettik. Mekânı cennet olsun! Ailesine, yakınlarına, tüm ülke sporuna başsağlığı dileklerimi sunarım. Kulübünü bu kadar düşünen iki başkan tanıdım.
Biri Süleyman Seba, diğeri ise İlhan Cavcav’dı... Şimdi artık ikisi de yok. İlhan ağabey diyeyim, çünkü aramızdaki hukukta böyle seslenirdim, vefat haberinden cenazesinin toprağa verilişine kadar neredeyse bütün ülke yas tuttu. Ama herkes bir önemli noktayı unuttu. O da, Galatasaray’ın eski efsane sol beki amcası olan Tayyar Cavcav’ın İlhan ağabeyi Galatasaraylı yapışını...
***
Efendim; Basketbol Federasyonu yeni başkanı Hidayet Türkoğlu, tuttu, Beşiktaş’ın hocası olan Ufuk Sarıca’yı milli takım antrenörlüğüne getirdiğini açıkladı. Eyvah ki eyvah! Neden mi? Aziz Yıldırım bey, hem kulüp takımı, hem de milli takımı çalıştırmaya karşıdır. Ergin Ataman için neler söylemedi ki... Hatta takımından milli takıma oyuncu vermeyeceğini, giden olmaya kalkarsa da takımdan atacağını bile... Ama Tanyeviç, yani kendi hocası iki işi bir arada yapmıştı. Neyse, Aziz Bey bu... Eee şimdi ne olacak? İster misiniz, Dixon, Ahmet, Melih gibi oyunculara milli takım yasaklansın... Ne yaptın be Hidayet? Ufuk›a da yazık olacak galiba...
***
Şimdi merakım odur ki, hem Hüseyin Göçek, hem de Cüneyt Çakır bir açıklama yaparlar mı? Veya onlar adına MHK... Öyle ya, biri golü verdi, sonra kendi gibi golü veren yardımcısı ile sohbetten sonra golü iptal etti. Diğeri de verdiği golü gitti, topu elle aldığı iddia edilen oyuncuyu sordu; vereyim vermeyeyim mi diye... Böyle bir rezalete bence bugüne kadar Türk hakemliğinde rastlanmamıştır.
***
Bu da son paragraf... Bence lig tehlikededir. Bu ne demek mi? Yarın, meydana gelmesi muhtemel olaylar sonrası, ister misiniz federasyon bazı yerden gelecek baskılarla ligi durdursun. Bir kaç hafta ertelesin. Veya bu sezonu iptal etsin... Rüyamda mı gördüm? Hayır!
Yaşanmış bazı karanlık işlerin döndüğü sezonların ışığında yazdım be...