Biz gelmedik kavga için,
Bizim işimiz sevgi için,
Hakk ın evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldik. (Yunus Emre)
Adnan Demirtürk, insanların dünyevileştiği, menfaat ve
hırsların egemen olduğu bir zaman diliminde mücadele verdi. Toplumun bu genel
manzarası yetmiyormuş gibi, bir de asıl büyük hizmetine, 28 Şubat süreci adı
verilen baskıcı bir darbe döneminde başladı. Toplumu olağanüstü bir döneme
sürükleyen darbeciler, bu sürecin bin yıl süreceğinden söz ediyorlardı. İşte,
Adnan Demirtürk, böylesine fırtınalı bir ortam ve azgın dalgalarla mücadele
ederek kendisine emanet edilen gemiyi selamet sahiline çıkarmayı başardı.
Bunu nasıl yaptı, biliyor musunuz Allah a teslimiyeti ve
ihlasıyla. Büyük bir dava adamı olma kararlılığıyla. Planlı, programlı ve
stratejik çalışmalarıyla. Allah a dayanıp güvenerek. O, davasından başka bir
şey düşünmüyor, Zorluklar aşılmak içindir diyordu. Allah ın rızası dışında
bir hesabı yoktu. Bu düşüncesini şöyle ifade ediyordu: Arkadaşlar! İhlasla
çalışalım. İhlas, dünya yansa içinde kalbur samanı bulunmamaktır.
İman, sabır, azim ve irade ile zorlukların nasıl
üstesinden gelineceğini gösterdi. 20 ay genel başkanlığını yaptığı Milli
Gençlik Vakfı na hareket ve hamle gücü kazandırdı. Çalışmaları ciddi bir plan
ve programla yürüttü. Milli Görüş camiasının üzerine çökmüş olan ümitsizlik ve
karamsarlığı dağıttı. En olumsuz şartlarda bile bir şeyler yapılabileceğini
gösterdi.
Nice insan,
darbecilerin baskısı sebebiyle meydan yerini terk etmişti. Ortalıkta Milli
Görüş camiasında yer alan bir avuç insan vardı. Adnan Bey, bu sıkıntılı dönemde
kadrolarına şöyle diyordu: Yılmaz, yıkılmaz, yorulmaz bir gayretle çalışalım.
Az topluluğun sırrını bilelim. Nice az topluluklar, Allah ın yardımı ile çok
topluluklara galip gelmiştir. (Bakara, 249) Açısı tam bir insan olalım.
Zor ve sıkıntılı
dönemi felaket olarak görmüyor; Asıl felaket, ebedi hayatta cennetten mahrum
kalmaktır. İnsanlığı mutlu etmek, gençliğimizi tehlikelerden kurtarmak için
çalışalım diyordu.
İşte, hayat
mücadelesini tanıtmaya çalıştığımız Adnan Demirtürk, böylesine bir iman ve
sabır abidesi; fedakarlık, azim ve tevekkül sahibi bir insandı.
ADNAN DEMİRTÜRK Ü TANIYALIM
Karadeniz in coşkun ve heyecanlı bir evladı olarak
yaşayan Adnan Demirtürk, 1965 yılında Trabzon un Vakfıkebir ilçesinde doğdu.
Fakir bir ailenin çocuğu idi. Babası, o küçük yaşta iken vefat ettiği için daha
çok annesinin elinde yetişti. İlk ve orta öğrenimini Vakfıkebir de tamamladı.
İlahiyat Fakültesi ni okumak istiyordu. Fakat aldığı puan
gereği ona Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü nü okumak nasip
oldu. O dönemde Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Türkiye nin en gözde
okullarından biriydi. Adnan bey bu okulun Vakfıkebirli ilk öğrencisiydi.
Ankara da yıllarını boş geçirmedi. Gençlik çalışmalarına
katıldı. Ankara daki maneviyat öncülerinden istifade etti. Özellikle Milli
Görüş Lideri Prof. Dr. Necmeddin Erbakan ın mesajını en iyi kavrayanlardan biri
oldu.
1986 da
üniversiteyi bitirdikten sonra kaymakamlık sınavını kazanmış, bir iş yerinden
müdürlük teklifi almıştı. Fakat o, hizmet etme arayışında idi. Önce, kısa dönem
olarak askerliğini yaptı. Askerlik sonrası Konya Ilgın Un Fabrikası nda
muhasebeci olarak çalışmaya başladı. Bazı itibar ettiği büyükleri, kendisine
Vakfıkebir de ihtiyaç duyulduğunu söyleyince doğup büyüdüğü ilçesine döndü.
Maddenin manaya hizmeti anlayışıyla Selam Muhasebe Bürosu nu kurdu.
Vakfıkebir de, gençliği bu ülkenin sahip olduğu değerlere
göre yetişmeye çalıştı. Burada, Milli Görüş çalışma modelini uygulamaya gayret
etti. Teşkilat düzeyinde, Milli Görüş çalışmalarının çeşitli kademelerinde
görev yaptı. 31 yaşında, Milli Gençlik Vakfı, Vakfıkebir Başkanlığı na seçildi.
6 Eylül 1997 de yapılan Genel Kongre de de 32 yaşında iken Milli Gençlik Vakfı
Genel Başkanlığı na getirildi. 20 ay, büyük bir sabır, azim ve yüksek bir
performansla bu görevini yürüttü. 15 Mayıs 1999 da bir dizi etkinlik için
gittiği Samsun dan Ankara ya dönerken, acıklı bir trafik kazası sonucu vefat
etti.
GÜÇLÜ BİR KADRO OLUŞTURDU
Adnan Demirtürk, Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığı na
seçildikten sonra, ilk iş olarak güçlü bir genel merkez kadrosu oluşturdu. Bu gönüllü
kadronun her biri sahasında uzman ve üniversite mezunu gençlerdi.
Teşkilat disiplini ile işe girişti. Ekip çalışmasına önem
verdi. Bu konuda şöyle diyordu.: İyi bir başkan ekibiyle çalışan başkandır.
Tek kişilik ordu dönemi sona ermiştir.
Uyumlu bir ekip le çalıştı. Çocukluğundan beri gençlik
içinde yoğrulduğu için görevinde acemilik çekmedi. Yüzünden eksik olmayan
tebessümü, gençliği kucaklayan vizyonu, bilgi, tecrübe ve samimiyeti sayesinde
herkesle kolayca iletişim kurabiliyordu. Fedakarlık üzerine yürüttüğü
çalışmalara yüreğini de katıyordu.
Anadolu ya açılan ilk çalışmasını vakfın bölge
sorumluları ile istişare ederek başladı. Bölge Sorumluları ve Şube
Başkanları nın da katıldığı ilk genişletilmiş genel merkez toplantısını
Konya da yaptı. Bunun sebebi, Mevlana daki aşk ve samimiyeti çalışmalara
yansıtmak, manevi bir atmosfer oluşturmaktı. Bu toplantıda Milli Gençlik
kadrolarına şöyle seslenmişti:
Milletimizin
yüzünü güldürmek ve gençliğimize sahip çıkmak konusunda sizlerle kader birliği
yaptık. Yaptığımız iş, gönül seferberliğidir. Her birimiz bir muhabbet fedaisi
olarak çalışacağız.
Birlikte
yürüdüğümüz insanlara çalışma ve iş başarma hazzını tattıracağız. Onları
ellerinden tutup cennete itekleyeceğiz. Bunun da en güzel yolu lisan-ı hal ile
örnek olmaktır.
ÜLKESİNE SEVDALIYDI
Ülkesine ve insanına öylesine sevdalıydı ki Sevdamız
Türkiye , Başka Türkiye yok anlayışı ile hareket ediyor; bunun sebebini de
Bütün dünyanın Türkiye nin gözünün içine baktığı şeklinde açıklıyordu.
Bu ülkeyi vatan haline getiren şehitlerimize karşı
vefakardı. İdealindeki genç tipini şu sözlerle ifade ediyordu: Al bayrağının
rengine sevdalı bir gençlik , Şehidi şehit yapan manaya sevdalı bir gençlik.
Türkiye sevdasını anlatırken, Bu ülke bizim. Bu insanlar
bizim insanımız. Biz bu ülkeyi sokakta bulmadık. Şehitlerimizin emaneti olarak
aldık sözlerini kullanıyor, gençlerin ne kadar büyük bir milletin evladı
olduklarını bilmelerini arzu ediyordu.
DAVASINA AŞIKTI
Tasavvufta Halk içinde Hak ile beraber olmak şeklinde
bir tabir var. Bugün bu anlayışla ömür süren kaç kişi var, bilmiyorum. Ama
Adnan Bey, hayatını Allah a ve Allah ın kullarına adamıştı. İnsanların
hayırlısı, insanlara hizmet edendir Hadis-i Şerifi ni çalışmalarına rehber
yapmıştı. İnancı sağlam ve davasının haklılığından emindi. Başkalarının
yaptıklarını konuşarak oyalanmaz, sorumluluğunu aldığı görevin hakkını vermeye
çalışırdı. Söz ve davranışlarında tam bir uyum hâkimdi. Bir konuşmasında şöyle
demişti:
Çalışmalar, hareket ve aksiyon ister. Canı da, malı da
veren Allah tır. O nun rızasına aykırılığı düşünemeyiz. Aksi takdirde, canın ve
malın ne kıymeti vardır Bizim gündemimizde Biz kuluz, bizi yaratan var, son
gülenlerden olmak bizim arzumuzdur anlayışı vardır. Siz emrolunduğunuz gibi
dosdoğru olun. Başkasının ne yaptığı değil, bizim ne yaptığımız önemlidir.
Kardeşi Ali Demirtürk, Adnan Bey in dava sadakatini şöyle
anlatır: Davaya olan bağlılığı, sadakati, azmi ve heyecanı hayatının her
safhasına yansımıştı. O, gerçek manada bir dava insanıydı. Yanardağ misali, söz
sanatının bütün inceliklerini büyük bir ustalıkla kullanarak hafızalarımızda iz
bırakan bir şahsiyetti. Onun çalışmalarında öne çıkardığı iki kavram itaat ve
sadakattı. Davasının hayranı değil, bağlısı idi.
MÜCADELE AZMİ
Herkesi şaşırtan bir mücadele azmi vardı. 28 Şubat darbe
yönetiminin baskısı bütün şiddetiyle devam ederken genel başkanlık görevini
üstlenmesi, bunun en açık delilidir.
Zorluklar aşmak içindir ; İş bizden korksun anlayışı
ile hareket ederdi.
Kadrolarına, Zor iş, zamanında yapılmayan kolay işlerin
toplamıdır der, görevleri zamanında yapmaya teşvik ederdi. Çalışmalara yeni
katılanlar için Zorluğu gösterip korkutmamayı, kolaylığı gösterip rehberlik
yapmayı öğütlerdi.
Yedibeyza Dergisi Yayın Yönetmeni Osman İhsan Şenocak,
Adnan Demirtürk ün misyon ve azmini şu sözlerle anlatır: Asrın O na verdiği
ödev büyüktü. Damar damar bütün Anadolu ya ulaşacak ve başları bağlanmaya
mecbur Başa bağlayacaktı. Bunun için plakası 55 olan şehirde 55. konferansını
veriyordu.
Buzdağlarının önünde derin nefes alışları vardı. Yürümek
ve kardeşlerini yürütmek için meydan okuyordu dağlara. Sınırsız mücadele azmi
imanından geliyordu. Bayrağının al rengine sevdalı gençlik için düşmüştü
yollara. Ne rütbe, ne mal vardı sonunda bu yolun.
Milli Gençliğe yapılan iftiralara cevap verirken bile
tebessüm ediyordu. Belki de bizim göremediğimiz şeyler vardı onu güldüren.
Birkaç saat sonra huzuruna varacağı Peygamberin (s.a.v):
O na açılan kollarını mı görüyordu da gülüyordu
ÜSTÜN MEZİYETLERE SAHİPTİ
Adnan Demirtürk, üstün meziyetleri olan bir insandı. En
büyük meziyeti; iyi niyetli, ihlaslı, çalışkan, fedakâr ve büyük düşünmesini
bilen bir insan oluşudur. Zorluklardan yılmaz, sıkıntılardan şikâyet etmezdi.
Liderine sadık, dava kardeşlerine karşı vefakârdı. Vasıflı insan yetiştirmeye
önem verirdi. Bir muhabbet fedaisi olarak çalıştı. İslami ölçülere uymakta çok
hassastı. Vaktini çok iyi değerlendirir, en büyük emniyet hizmettir derdi.
O güne kadar, Milli Gençlik Vakfı Genel Merkez olarak hep
kiralık dairelerde hizmet verilmişti. Vakfa, Ankara Ulus ta 5 katlı bir genel
merkez binası kazandırdı. İçini ve dışını güzelce tefriş etti. 23. 4 1999 günü
yapılan açılış töreninde şöyle dedi:
-Arkadaşlar! Benim için bu bina bugünden eskimiştir. Bu
güzel ülke daha iyi ve mükemmel olana layıktır. Bundan sonraki hedefimiz,
Esenboğa yolu üzerinde 100 dönümlük bir arazi satın alıp bütün ümmetin
hizmetine sunacağımız bir külliye yapmaktır.
Hep büyük denizlere yelken açtı. Hedefi yüksekti. Azim,
çalışkanlık ve fedakârlık önemli meziyetleri arasındaydı. Onun şu sözleri inanç
ve kişiliğini yansıtmaya yetecektir, diye düşünüyorum:
Allah sevdiği kulunu kendi yolunda hizmet ettirir.
Yaptıklarımızı, şan, şöhret, ikbal için değil; bir gün kendisine döneceğimiz
Alemlerin Rabbi nın rızasını kazanmak için yapmalıyız. Ne kadar başarılı olsak
başımız öne eğiliyor. Çünkü bu işin sahibi Allah tır. Allah emrinde galip
olandır. Kulluk vazifemizin gereği olarak bu çalışmaları yapıyoruz.
BEŞ ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ
Adnan Demirtürk ismi anıldığı zaman benim ilk aklıma
gelen hep onun şu 5 özelliği olmuştur:
1. Davasına aşk derecesinde sevdalı örnek bir dava adamı.
2. İnancı uğrunda yaşamış ve hayatını davasına adamış bir
insan.
3. Sadakat ve vefakârlık sahibi bir insan.
4. Edep, haya, hilm (yumuşaklık) sahibi bir insan.
5. Öleceği yeri tarif eden bir insan.
ÖLECEĞİ YERİ TARİF ETMİŞTİ
81 ilin
katılımıyla yapılan son toplantısını 15 Mayıs 1999 günü Samsun ilindeki İlim
Yayma Cemiyeti Salonu nda yapmıştı. O gün farklı bir insandı sanki. Manevi
alemden seslenen bir ruhani görünümü veriyordu. Öte alem ile ilgili argümanları
o kadar çok kullandı ki Allah a mülaki olmaktan, mahşere randevu vermekten,
şehitlikten söz ediyor, gül medeniyeti ne duyduğu özlemi dile getiriyordu.
Eşrefoğlu Rumi nin şu satırlarını öylesine içten okumuştu ki:
Gülden terazi kurmuşlar,
İçine güller koymuşlar,
Gül alırlar, gül satarlar,
Alanlar gül, satanlar gül.
Konuşmasının sonunda şöyle demişti:
Gelirken, Havza civarındaki kayalıkları gördünüz. Kim
bilir oralarda kadrolarımızdan kimler şehit olacak Çakallı mevkiinde bir kaza
sonucu hak tecelli edince, alın açıklığıyla Allah ın huzuruna çıkabilmenin
önemini kavramış olarak, Ey Allah ım! Sana geldim diyebilirsek hayatımızın
bir anlam kazandığı tüm benliğimizde hissedilecektir.
Samsun dan Ankara ya hareket
Tam tarif edilen yerde, Milli Gençlik Vakfı nın genel
merkez kadrosunda yer alan üç seçkin insan acıklı bir trafik kazasında şehit
oldu: Genel Başkan Adnan Demirtürk (34), Özel Kalem Müdürü Ahmet Zahit Turan
(24), Hanım Üyeler Komisyon Başkanı Talha Özcan Eyüboğlu (23). Üçünün de ortak
özelliği yetim oluşları.
Cenaze töreni 15. 5. 1999 günü Vakfıkebir de yapıldı.
Milli Gençlik kadroları hep Vakfıkebir deydi. On binlerin katıldığı törende
cenaze namazını Diyanet İşleri eski Başkanı ve Gümüşhane Milletvekili Prof. Dr.
Lütfi Doğan Hoca kıldırdı.
Adnan Demirtürk, görevini hakkıyla yapmaya çalışan,
samimi, fedakâr ve örnek bir Müslüman olarak Allah a mülaki oldu. On binlerce
sevenini arkasına alıp insanların gönlünde yer ederek ahirete göçmek ne güzel!
Allah rahmetiyle muamele etsin!
HAKKINDA SÖYLENENLER
Ne mutlu O na
Adnan Demirtürk kardeşimiz, geçlerimize örnek olacak bir
hayat sürdü. Şuurun en güzelini gösterdi. Davasına olan bağlılığı ile her zaman
ön plana çıktı. Ne mutlu O na.
Prof. Dr. Necmeddin Erbakan (Milli Görüş Lideri)
Hep şehitliği konuştu
Hep şehadeti konuştu. O öyle konuşurken benim de
kulaklarımda şu ayet çınlıyordu: İnananlar içinde öyleleri vardır ki, kimisi
nöbetini savdı, kimisi de sırasını bekler. (Ahzab, 23) Biz, nöbetimizi
beklerken, sırasını bekleyenler bizim önümüze geçti.
Şevket Kazan (Adalet eski Bakanı)
Ekip çalışması yaptı
Kültürel birikimi, teşkilatçı özelliği ve insanlara
yaklaşımındaki engin sevgisi, unutulması mümkün olmayan özelliklerindendir. Tek
adam faktörünün rafa kalktığı bir dönemde, birbirinden güzel çalışmalara imza
atmanın mutluluğunu birlikte yaşadık.
İlyas Tongüç (Adnan Demirtürk sonrasının Milli Gençlik
Vakfı Genel Başkanı)
Sadakat sahibi idi
Samimiyet, teslimiyet ve sadakat sahibi idiler.
Arkadaşlarını ve gençlerini çok severdi. Bana bazen şöyle derdi: Başkanlarıma,
üniversite başkanlarıma, gençlerime, bir de Büyüğümüz e (Erbakan Hoca)
doyamayacağım.
Ayşe Demirtürk (Adnan Demirtürk ün eşi)
Allah a kavuşmayı isterdi
Allah a kavuşmayı her şeyden çok isterdi. Prof. Dr.
Necmeddin Erbakan ı harfiyen takip ederdi. Öleceği yeri tarif etmesi ve son
nasihatlarını yapması, Samsun da toplantıya katılanların dikkatinden
kaçmamıştı.
Veysel Topçu (MGV Bölge Başkanı ve Adnan Demirtürk ün
Kayınbiraderi)
ADNAN DEMİRTÜRK TEN ÖZLÜ SÖZLER
İnancımızın
esası; Halik ı ta zim, mahluka şefkattır. Bir insanı kurtarmak bütün insanlığı
kurtarmak gibidir.
Her işin
başı imandır. Sonra da salih amel Hakkı ve sabrı tavsiye Rabbimiz, İçinizde
Allah a çağırandan daha güzel sözlü kimdir (Fussilet, 33) buyurur.
Namaz
konusunda titiz olunmalı, her zaman abdestli bulunmaya ve misvak kullanmaya
dikkat etmelidir.
Vazifeler
bize verilmiş emanetlerdir. İlimizin evliyasından da, eşkiyasından da sorumluyuz.
Her
nimetin şükrü kendi cinsinden ödenir. Hidayet nimetinin şükrü de hizmet ve
Allah yolunda cihatla ödenir.
Tılsımı
bozmayın. Tılsım, bir kanlı gömlekle Allah ın huzuruna çıkmaya sevdalı
olmaktır.
Başarıyı
hak etmek için Rabbine kilitlenen, şehadet ne zaman diye bekleyen bir insan
olmalıyız.
Okuyun,
araştırın. Öğrenin, ilim tahsil edin. Faydasız ilimden uzak durun. Beden ve ruh
temizliğine itina gösterin. Güzel ahlak sahibi olun. Argodan, boş sözden,
malayaniden kaçının. Şahsiyetli olun. Arkadaşlarınızı iyi seçin. İrade sahibi
olun.
Saatlerinizi
zafere ayarlayın.
Allah a
kilitlenen insana virüs bulaşmaz.
Atıl
kalanı batıl istila eder.
Çalışmak
yetmez, ihlasla çalışmak gerekir.
Kendi
işinizi yapın. Kardeşlerinizin aleyhinde konuşmayın. Fitne ve fesat mihrakı
olmayın.
Sevgi her
zaman galip gelir.
Yarın
yaparım diyen helak olmuştur.
Kim
Allah a güvenirse, Allah ona yeter.
Hiçbir
kemalat nefisten çıkmaz. İnsana itaat ve sadakati nispetinde verilir.
Biz
bildiklerimizi yapalım, Allah bizim önümüzü açacaktır.
İnsan
yürekli olmalı, el titremesi olmamalı.
Mazlumların
müdafii, zalimlerin davacısı Allah tır.
Hizmetlerimizi
yürüteceğiz. Hiç bir mazeret başarının yerini tutamaz.
Geriye
dönüş yok Her zaman terakki var Yılmaz, yıkılmaz, yorulmaz bir gayretle
çalışalım.