İsrailin Gazzeye yönelik saldırıları sürüp ölenlerin sayısı her gün artarken, canilere yönelik tepkiler İslam dünyasında giderek artıyor. Buna karşılık Batı dünyası bu saldırıları İsrailin kendisini savunması olarak nitelendirerek işlenen cinayetlere destek veriyor. Yani bazılarının nitelendirdiği gibi Batı, Gazzeye yönelik İsrail saldırılarından kesinlikle utanç duymuyor. Kaldı ki, utanmak insani bir duygudur, ancak insaf ve merhamet sahiplerinin yaşayabileceği bir ruh halidir. Yüzyıllardan beri İslam düşmanlığı ile yetişmiş Batılıların Gazzede 81 insanın hayatını kaybetmiş olması karşısında utanması gerektiğini düşünmek gerçeklere ters düşer. Bu bakımdan İsrailin durdurulması için Batının harekete geçmesini, böylece İsraili frenlemesini beklemek boş hayalden ibarettir. İsrailin artık kınanmanın ötesinde bir takım yaptırımlara muhatap olması gerekiyor. Çünkü ne söylenirse söylensin İsraili yönetenlerin aynen Batıllar gibi utanması, mahcup olması söz konusu değildir. Aksine çocukları rahat uysun diye Filistinli çocukların öldürülmesi gerektiğini söyleyebilmektedirler. Tarih bunun yüzlerce örneği ile doludur.

Bırakın İsrailin ve Batının işlenen cinayetlerden utanmasını beklemeyi bugün İrsal ve Batı dünyasında, Başbakan Erdoğanın ifadesiyle, "Bombayı atan İsrail, suçlu gösterilen Filistin" anlayışı ve yaklaşımı hâkimdir. Bu bakımdan sadece Filistinde değil dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanları kâfirlerin saldırılarından korumak açıklamalarla mümkün değildir. En azından misliyle karşılık verilebilecek bir mekanizmanın kurulması gerekiyor. Bu mekanizmanın ille de harekete geçirilmesi gerekmiyor olabilir ama zalimler bilmelidirler ki dünyanın hangi köşesinde olursa olsun Müslümanlara yönelik saldırılar karşılık bulacak, kendi canları da o ölçüde yanacak bu saldırılar büyük ölçüde duracaktır.

Eğer ABDnin eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilsonun ifadesiyle, "Şu an iki ülke arasındaki ilişki tarihin en iyi noktasında" ise biz istediğimiz kadar bağıralım, işlenen cinayetlere ve haksızlıklara dikkat çekmeye çalışalım sonuç çıkmayacaktır. Gerçekten Türkiye olarak Filistin davasına sahip çıkıyor kardeşlerimizin yaşadığı acıyı yüreğimizde duyuyor isek -bundan hiç şüphem yok- ve İsrailin tüm saldırılarını başta ABDden aldığı desteğe güvenerek gerçekleştirdiğini bildiğimiz halde ilişkilerimiz tarihin en iyi noktasında nasıl olabilir Ya ilişkilerimiz gerçekten çok iyi durumda değil ya da çok iyi ama bu ilişkiler duyduğumuz acıyı dindirme hususunda bir işe yaramıyor. Kısacası katillere destek olan ABD ile Türkiyenin çok iyi ilişkiler içinde olması her yönüyle çelişkidir.

Siyonistler yüz yıllardan beri kendilerini hep haksızlığa uğrayan bir topluluk olarak takdim etmişler, mazlum rolü oynayarak bunun bedelini hep merhamet olarak tahsil etmişlerdir. Yani Siyonistler merhamet avcılığını iyi yapmışlardır... Tarih boyunca pek çok yerden sürülen bu insanlar sürgün sırasında yaşadıklarını dünyaya göstermiş ve bunu gündemde tutmuşlardır ama niçin sürüldükleri sorusunun cevabı hiçbir zaman verilmemiş ve sorulmamıştır. Eğer tarihçiler bu sürgün olaylarının arkasındaki sebebi tespit etmeye çalışırlarsa her sürgünün altından Filistin halkına karşı sergilenen tavır çıkar. Yani, Siyonistler kendilerinden başkalarını tanımaz, onların bir hakkı olabileceğini düşünmez. Kendilerine göre bir hedef belirlemişlerdir. Bu hedef İsrail devletinin kurulması hedefidir. Bu ilk safha gerçekleşmiştir. Şimdi ikinci aşamada Büyük İsrailin kurulması vardır. Bu hedefe ulaşmak için öncelikle Filistine tam hâkim olmaları, ondan sonra da Büyük İsraile gidecek yolda kendileri için engel gördükleri ülkeleri tahrip etmek vardır. Yahudiler, Büyük İsrail hedefinden vazgeçmedikleri müddetçe Filistin sorunu bitmeyecek, çatışma son bulmayacaktır. Batı dünyası da İsrailin bu hedeflerine ulaşmasını kendileri için sakıncalı görmediği sürece Siyonist-Haçlı ittifakı sürüp gidecektir. Bu bakımdan İsrail ile Batı dünyasının merhametine sığınmak daha çok kardeşimizin hayatını kaybetmesi anlamına gelecektir. Bu gerçeği önce İslam dünyası görmek durumundadır, ardından da anlatılabilirse Batı dünyasına anlatmak gerekiyor. Merhamet beklentisi içinde olmak insani bir yaklaşımdır ama gerçekçi değildir.