TÜRK futbolu 3 Temmuz süreciyle başlayan adalet arama
çabaları farklı yönlere kaymaya başladı. Yıldırım Demirören yönetimindeki
Federasyon her çırpınışta batmaya devam ediyor. Hele ikinci başkan Ufuk Özerten
in, Hz.Ömer gelse bu konuyu Sabah namazından Öğlen Namazına kadar çözemezdi
ama biz çözdük açıklamaları ile farklı boyutlar kazanırken tepkiler de bir o
kadar büyüyor. Üslûp fakiri olan ve ne dediğini bilmeyen Özerten bu zamana
kadarki tüm futbol birikimini bir talihsiz beyanatla tarihe gömdü.
Adama derler ki işte sizin çözmeye çalıştığınız ve
övündüğünüz olayı Allah nasıl başınıza geçerdi. İnsan hatalarını örtmek için bu
tür girişimlerde ve açıklamalarda bulunması bana göre çok yanlış. Ve haddini
bilmemezliktir. UEFA nın verdiği kararlardan sonra ne Futbol Federasyonu
başkanı ne de Ufuk Özerten yüzlerine bulaştırdıkları şike ve UEFA nın
kararlarıyla ilgili bir açıklama yapma cesaretinde bulunmadılar.
Fenerbahçe ve Beşiktaş UEFA da yalnız bırakılmıştır.
Bugün UEFA Hukuk Kurulu nda bulunun Levent Bıçakçı, As Başkan Şenez Erzik
hiçbir şekilde olaya müdahil olmayarak Türk futbolunun ve kulüplerinin bu duruma düşmelerine sebep
olmuşlardır. Eline yalan yanlış belge kapanlar altın bulmuş gibi sabahı dahi
beklemeden UEFA ya yetiştirdiler. UEFA da her zaman olduğu gibi bu baskılara
dayanamadı ve başka ülkelere tanıdığı töleransı bizim takımlarımıza göstermeyerek Avrupa neznin de Türkiye yi
sıkıntıya soktu.
Türkiye yi itibarsızlaştırma politikasında zamanlamaları
ise o kadar manidar ki. Gezi parkı
olayları arkasından, iki kulübümüze verilen cezalar ve başarı ile yaptığımız
Eylül ayında oylaması yapılacak Olimpiyatlarda en büyük referansımız olacak
Akdeniz
oyunlarının yapıldığı zamana denk getirildi. Yani düşman her zaman düşman.
Yeter ki fırsat verilmesin. Bugün Akdeniz oyunları nın Yunanistan dan alınarak
Mersin e verilmesi Avrupa Birliği ve Yunanistan ın itibarını Türkiye nin
kurtarması anlamına geliyor. Fakat aynı hassasiyeti Avrupa göstermedi. Olayları
fırsat bildi. Her zaman olduğu gibi. Yazıklar olsun yazıklar.