Geçtiğimiz hafta Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi
Başkanı Aiman Mazyek, Suriye deki iç savaştan kaçan ve türlü belâları atlatarak
Almanya ya giriş yapan beş bin mülteci çocuğun kaybolduğunu, kayıp çocukların
yüksek ihtimalle organ ve fuhuş mafyasının eline düştüğünü söyledi.
Ülkemizde de üç milyona yakın Suriyeli mülteci var.
Bunların ancak üç yüz bini kayıt altına alınabildi ve mülteci kamplarına
yerleştirildi. Geride kalan büyük çoğunluk ise şehirlerimizde ölümle yaşam
arasındaki ince çizgide gidip geliyorlar. Her gün cami kapılarında, trafik
lambalarında ya da otoyol kenarlarında, üzerinde açız yazan kartonlarla
dilenen kadınlara ve çocuklara rastlıyoruz. İdarecilerimiz ise Suriye iç
savaşında bunca pay sahibi olmalarına rağmen, kimi zaman Ensâr olduklarını
söylüyorlar, kimi zaman da alnımızda enayi yazmıyor diye yakınıyorlar.
Oysa Ensâr olmak kolay değildir, çünkü Ensâr olmanın
kuralları bellidir.
Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam ın güzide ashabı, bir
kimsenin ya da bir topluluğun nasıl Ensâr olabileceğini tüm insanlığa
göstermiştir.
Mesela Ensâr olanlar, mal mülk namına her neye
sahipseler, en az yarısını paylaşmışlardır.
Hatta Ebu Tâlha (R.A.) Hazretleri ve eşi, evlerindeki son
lokmayı bile muhacir kardeşlerine yedirerek, Kuran-ı Kerim de Rabbimizin
övgüsüne mazhar olmuşlardır.
Ensâr olanlar yaptıklarını kamu imkânlarıyla yapmamış,
bîzatihi kendi mallarını bağışlayarak yapmışlardır. Kamu marifetiyle sürdürülen
birkaç derme çatma işi de dillerine dolamamışlardır.
Doğrusunu isterseniz Ensâr olmak isteyenler reel-politik
yapmazlar.
Ensâr olmak isteyenler muhacirleri gâvur memleketlerinin
insafına terk etmezler.
Ensâr olmak isteyenler muhacirleri bir tehdit unsuru gibi
kullanmazlar.
Ensâr olmak isteyenler muhacirleri müzakere malzemesi
yapmazlar.
Ensâr olmak isteyenler muhacir çocuklarını kendi
çocuklarından ayrı görmezler.
Ensâr olmak isteyenler muhacirler hakkında bir eşyadan
bahsedermiş gibi bahsetmezler.
Ensâr olmak isteyenler sümme hâşâ, bizim alnımızda enayi
yazmıyor demezler.
Çünkü Ensâr olmak isteyenler, her ne yapıyorlarsa Allahın
rızasını kazanmak için yaparlar ve her ne yaptılarsa karşılığını da yalnızca
Allahtan beklerler.
Anlayacağınız Ensâr olmak kolay değildir, çünkü Ensâr
olmanın kuralları bellidir.
BAŞKAN BEYİN
HAYALLERİ
Ankara nın 22 yıllık belediye başkanı, bir gazeteye
verdiği röportajda, İslami bir kültürden ve İslami bir düşünce yapısından
geldiğini söylemiş. Başkan bey, kendisinin günahkâr bir kimse olduğunu, ama
CHP lilere verdiği zararlar sayesinde günahlarının Allah tarafından
affedileceğini umduğunu da sözlerine eklemiş.
Ayrıca başkan bey verdiği röportajda, şu Ankapark
projesini de yine yere göğe sığdıramamış. Başkan beyin bildirdiğine göre
Ankapark projesi, 5,5 milyar liralık Marmaray dan sonra Cumhuriyet tarihinin en
büyük yatırımı(!) imiş.
Başkan beyin dediğine göre Ankapark projesi, bir milyon
iki yüz bin metrekareye yayılan devasa bir eğlence merkeziymiş. Ayrıca Ankapark
projesi, dünyanın en büyük tema parkı olacakmış.
Yine Ankapark projesi, dünyanın en büyük su oyunları
parkını da bünyesinde barındıracakmış. Başkan bey in söylediğine göre dünyanın en büyük dinozor maketi de
Ankapark ta sergilenecekmiş.
Yine dünyada en çok roller coaster aracı da Ankapark ta
olacakmış.
Sonra Ankapark ın çevresine dünyanın en lüks otelleri
yapılacakmış.
Böylece Ankapark bittiğinde Amerika daki atası olan
Disneyland a bile beş basacakmış.
Çünkü Disneyland da 68 tane oyuncak varmış, ama
Ankapark ta tam 1217 tane oyuncak olacakmış.
Başkan bey in söylediğine göre Ankapark ta bütün bunları
gören yerli ve yabancı turistler de, şok üstüne şok yaşayacaklarmış.
Hayır hayır, o parka yatırılan milyarlarla en öncelikli
meselelerimizden hangilerinin çözüme kavuşturulabileceğini anlatmayacağım.
Çünkü aranızda başkan bey in ballandıra ballandıra
anlattığı icraatların koca bir şakadan ibaret olduğunu düşünenler çıkabilir.
Fakat maalesef yukarıdakilerin hepsi gerçek.
Oysa Ankapark a milyarları yatıran Ankara Belediyesi,
Türkiye nin en borçlu belediyelerinden birisidir.
Fakat Ankara nın 22 yıllık Belediye Başkanı göğsünü gere
gere işte böyle masallar anlatabiliyor.
Ortalık yangın yerine dönmüş, Ankara nın kalbinde
bombalar patlar olmuş, ama başkan bey türlü hayal sahneleriyle hakikatleri
gizleyeceğini zannediyor. Şu yoksul milletten toplanan milyarları pervasızca
çarçur ediyor.
Başkan bey o hayal sahnelerini kendince yatırım olarak
tanımlıyor, üstelik söz konusu yatırımın Cumhuriyet tarihinin de en
büyüklerinden biri olduğunu söylüyor.
Belli ki başkan bey dünyanın en büyük dinozor maketini
Ankara ya getirmenin çok matah bir şey olduğunu sanıyor.
Doğrusu başkan beyin CHP lilerle giriştiği kayıkçı
kavgaları sayesinde günahlarının affedilip affedilmeyeceğini bilmiyoruz. Fakat
o örnek aldığı Disneyland ın son yüzyılda yeryüzündeki en önemli ifsat
merkezlerinden biri olduğunu; milletçe varlık mücadelesi verdiğimiz şu günlerde
kaynaklarını Disneyland ı fersah fersah geçmek için harcayan bir zihniyetin
sorunlu bir zihniyet olduğunu; bu şekilde davranan yöneticilerin en hafif tabiriyle
israf ettiklerini ve Rabbimizin de israf eden kullarını hiç sevmediğini gayet
iyi biliyoruz.
SİYONİST İN KEYFi
YERİNDE
Gözlerinizi kapatın ve kendinizi birkaç dakikalığına
herhangi bir İsrailli yetkilinin yerine koyun. Size yıllarca kök söktüren Sünni
Hamas a ve Şii Hizbullah a ev sahipliği yapan Suriye beş yıldır cayır cayır
yanıyor.
Söndürülmesini boş verin, hatta ateş her geçen gün bütün
İslam coğrafyasına yayıldıkça yayılıyor.
En yetkili devlet yöneticileri, Müslümanlar arasında
çıkacak bitimsiz bir mezhep savaşından bahsediyor ve hatta dünya savaşı bile
konuşuluyor. En önemli İslam ülkeleri
sayılan ve mutlaka bir araya gelerek anlaşmazlıklarını çözmeleri gereken
Türkiye, Mısır ve İran kanlı bıçaklı olmuş.
Yemen de Şii-Sunni çatışmasının cephelerinden biri
açılmış. Libya parçalara bölünmüş, eline
her silah geçiren grup derebeylikler ilan etmiş.
Mısır da yüz yıllık İhvan ın bütün kazanımları heder
edilmiş. Beyin takımı hapsedilmiş. Üstelik İhvan, yenilikçi ve gelenekçi
ayrışmasıyla da karşı karşıya bırakılmış.
Amerikalı dostlarından ve petro-dolarlarından başka
hiçbir şeyleri olmayan körfezdeki Arap kralları ise mezhep savaşına asker
yazılmış. Üstelik bütün bunların üzerine
Türkiyeli yöneticiler de size muhtaç olduklarını ve sizinle dost olmak
istediklerini söylemiş.
Nasıl
Bizim penceremizden bakınca kapkaranlık görünen Ortadoğu,
Siyonist in penceresinden bakınca ne kadar da aydınlandı görüyor musunuz