İnsanları düşünmeye, sorgulamaya, araştırmaya davet eden İslam, insanlığa bir tekliftir. Bu teklifin kabul bulması için inananlar, sorumluluklarını gerçekleştirebilmek için uzun soluklu bir mücadeleyi göze almalıdır. Çünkü mevcut sistemlere, haksızlık ve adaletsizlik üreten yapılara müdahale etmeden; fikrinizi ifade edemez ve sorumluluklarınızı yerine getiremezsiniz. 90’lı yıllarda üç Müslüman (Afganistan-Çeçenistan-Bosna) ülkede yaşanan (iç) savaş, 2000’li yıllarda 13 ülkeye (Ortadoğu) ve günümüzde 23 (BOP) ülkeye ulaşması; sorumluluğumuzu yerine getirmekte yanlış bir yola girdiğimizin göstergesidir.

 

Barış kökünden gelen (silm) İslam’ın anlaşılması, dünya, toplum ve insan tasavvurunun bilinmesiyle mümkündür. Bu tasavvurun bir mücadeleye dönüşmesi içinse; iddiası ve hedefleriyle çelişmeyen yöntemler üretmesi, adaletsizlikleri ve haksızlıkları engellemeye çalışması ortaya çıkarılmalıdır. Ancak bu sayede Müslümanlar, akılcı ve günün şartlarına denk düşen model çalışma disiplini üretilebilirler. Aksi takdirde ucuz kahramanlık, hamaset ve acelecilik gibi tuzaklara düşmesi ve sonunu hesaplamadan adım atması kaçınılmazdır. 

 

Bugün Müslümanların projelendirerek hareket etme prensibi ile “ne yapacağız, nasıl yapacağız, sonuçları ne olacak” sorularını sorarak detaylı bir düşünme/projelendirme mantığı geliştirmesi gerekiyor. Bu mantığın gelişmesinde 20. Yüzyılın 21. Yüzyıla en değerli hediyesi olan D-8 öncülük yapabilir. İlkelerini, bayrağında yer alan altı yıldızla belirleyen; Savaş değil, barış - Çatışma değil, diyalog - Çifte standart değil, adalet - Üstünlük değil, eşitlik - Sömürü değil, işbirliği - Baskı ve tahakküm değil, insan hakları hürriyet ve demokrasi şeklinde sembolize eden bir kurum dünya barışını tesis edebilir. 

 

“Asra yemin olsun ki;” yanlış hak anlayışını ve onun yol açtığı adaletsizliği ve ahlaksızlığı ancak bu ilkeler düzeltebilir. Adil ve ahlaklı bir düzene ancak bu ilkelerle ulaşılabilir. Müslümanlar modern dünyada bir özne, bir aktör olmak adına bu ilkelere sahip çıktıkça, anlaşılır ve uygulanabilir projelerle “yeni bir dünya”nın kurtuluş muştusu olacaktır.  İnsanlığın saadetine vesile olmak için elimizdeki bu en değerli hediyeye, 20 yıl önceki aşkla ve 2. Yalta azmiyle sahip çıkmalıyız. Namaz kılan köleler olmamak için başka yol yok!