Üslubumuza uygun olmayan bir deyim ile söze başladık. Bu,
denklerin oyun mantığını açıklar. Ya da denklik ile birlikte oyunda yer
alanların dürüstlüğü de akla gelir. Bir anlamda bir hilebaz ya da bir oyunbozan
ile oynanan oyun akla gelir. Ahlâkî olmayan biriyle bir oyuna tutuşmak gibi. Ne
yazık ki bugün bunları konuşmak ve düşünmek durumunda kalıyoruz. İstemeden de
olsa bu sevimsizliği yorumlamak gibi bir talihsizlik yaşıyoruz.
Emperyalizm öteden beri oyunu kendine göre kurallarını ve
koşullarını belirliyor.
Arap-Amerikan emperyalizminin baharı nın faturası bize
çok ağır oldu. Altından kalkılamayacak kadar. Kendimizi Amerikan emperyalizmi
ile aynı kefede görmek sadece bir rüya âleminin görüntüsüydü. Bu, eskiden de
böyle idi, şimdi de öyle yarın da öyle olacak. Çıkar dengeleri elimizde
olmayınca, ya da yolumuzu tayinde kendimiz söz sahibi olamıyorsak boş yere
söyleniliyor. Güven ve sadakat samimi ve hakiki dostlar için geçerli.
Geçmiş çok uzakta değil. I. Irak işgalinden beri
gördüklerimiz ve yaşadıklarımız hep aynı kurgu üzerine. Ve bu kurgulu oyuna
bile bile katılıyoruz. Bölgemize, yani Müslümanlara özgürlük , adalet ve
demokrasi getirileceği iddialarının hemen hiçbir karşılığı yok. Özgürlük
yerine köleleştirilen topluluklar görüyoruz. İşgal edilen ülkelerde ne kadar
demokrasi ve özgürlük var En somut olanlarına bakalım. Afganistan, Pakistan,
Irak, Mısır, Libya ve tabii Suriye. Çok parçalı ve artık federasyonlardan küçük
minik devletçiklere doğru hızla bir evrilme var. İsrail dışişleri bir
açıklamada bulundu: Suriye de bir tek devlet yerine federasyonlardan söz
etti. Onlar bunun sözünü ettiyse el-hak uygulamaya girer. Çünkü yekpare bir
Suriye asla onların işine gelmez. Bu açıklamaların ardında Kuzey bölge
federasyonu anında gündeme geldi.
Abede tepki vermişmiş!.. Gülünür buna. Onlar değil mi, müttefikleri
Türkiye ye devre dışı bırakan. PYD yi karasal gücü olarak kabul eden.
Güneydoğu da olayların eş zamanlı patlaması bir rastlantı
mı
Tabiî üzüldüğümüz şu. Yıllardır yazıp söylüyoruz,
anlatıyoruz. Emperyalizm ile iş tutmak asla hayırlı bir sonuç doğurmaz.
Bölgemize başlatılan her saldırının ardından mutlaka bir Haçlı seferi gündeme
oturdu. Bu, I. Irak işgalinde gündeme getirildi, II. İşgalde keza gündeme
oturdu. Libya işgali sırasında Fransa dış işleri bunu telaffuz etti.
Merhum Özal I. Irak işgalinde bir koyup beş alma gibi bir
iddia ileri sürmüştü. Sonuçlar ortada. Sonraki gelişmeler bundan farklı olmadı,
olmayacak da.
Müslümanların safdil olması üzücü. Suriye işgali
öncesinde uçuşan ham hayallerin sonucu da ortada.Muhafazakârların iddialarını
anımsamada yarar var. Güya biz emperyal güçleri ile aynı yerde ve eşit haklarla
bulunuyorduk. Dünyanın üçüncü sınıf ülkeleri ile birlikte olamayacaktık. Şu
orta Doğu nun pis Araplarıyla, Doğunun ve Afrika nın sıradan, küçük ülkeleriyle asla bir arada olamazdık. Dengimiz Amerika,
İngiltere, Almanya, Fransa vs idi. İsrail in artık işi bitmiş hiçbir değeri
kalmamıştı. Amerika bile artık onları terk etmişti. Bizim sözümüz geçecekti vs.
Evet, bunları bilerek anımsatıyoruz. Çünkü şunun şurasından ne kadar zaman
geçti ki.
Türkiye Suriye bataklığına sürüklendiğinden beri benzer
göndermeler havada, ekranlarda, gazetelerde, sosyal medyada uçuştu. Şimdi
neredeler, ne yapıyorlar Bunların muhasebesini yapıyorlar mı Birileri oturup
bunların bir dökümünü yapsa bu milletin nasıl yanıltıldığı anlaşılacak.
Bunları yaşamaya devam mı edeceğiz Yaşananlardan hiç mi
ders almayacağız. Tarih hep aynı şekilde mi yaşanacak. Neden aleyhimize akan bu
tarihin yönünü değiştirmiyoruz. Biz, biz olamıyoruz.
Oyun kurucu biz olmadıkça oynanan her oyunda yenik düşen
biz oluruz.