İnsan geçimini temin etmek ve karnını doyurmak için çalışmak zorundadır. İlk insan önce tarımda ekip biçerek başladı çalışmaya. İnsan emrine amade kılınan yeryüzünün nimetlerini elde ettikçe gelişme gösterdi. Ekip biçerek iaşesini temin eden insan uzun yıllar tarım ve tarım ürünleri ile hayatını idame ettirdi. Gıda önemliydi insan için. Gıda için de toprak önemliydi. Toprağı olanlar ekip biçerek karınlarını doyurmakla kalmıyor başka ülkelere de satarak daha fazla para kazanıyorlar ya da kendilerinde olmayan şeyleri temin ediyorlardı. Toprağın değeri anlaşılınca bu sefer toprak elde etmek ve daha fazla gıda maddesi üretebilmek için savaşlar yapılmaya başlandı. Verimli araziler için binlerce insandan oluşan ordular karşı karşıya geldi. Kanla sulanan ovalar kâh bir ülkenin kâh başka bir ülkenin eline geçti. Toprağı olan devlet olmayan devlete göre daha güçlü hale geldi. Tarım ürünlerine sahip olan söz sahibi de oluyordu.
Zaman geçtikçe insan tarımdan makineleşmeye geçti. Buharın keşfi ve buhara dayalı makinelerin yapımı ile sanayileşme aşamasına geçildi. Özellikle Batılı ülkeler hızla tarımdan sanayileşmeye doğru gelişme gösterdiler. Böylece kırsal kesimde tarımla ilgilenen nüfus hızla şehirlere akın etmeye ve açılan fabrikalarda çalışmaya başladı. Tarım giderek önemini yitirmeye başlayarak fabrikalarda çalışmak değer kazanır oldu.
Sanayileşen toplumlar 1980’lerden itibaren hizmet sektörüne geçmeye başladılar. Sanayi aşamasından sonra toplumun her alanında çalışmak demek olan bu sektör de kırsaldaki son kalanların şehirlere akmasına sebep oldu.
Şimdi bu deveranı tersine döndürme gayreti içerisinde ülkeleri yönetenler. Yani yeniden kırsalda tarıma döndürme çabasındalar. Zira tarımda istenildiği kadar gelişme sağlansa da giderek artan dünya nüfusuna yetmemekte üretim. Bir yanda aşırı israf diğer yanda ise açlık çeken insanlar. Tam bir tezatlık söz konusu!
İnsan ister tarımda ister sanayide isterse hizmet sektöründe çalışsın her zaman emeğini sunmak durumunda kalmıştır. Tarlada çalışırken, fabrikada makine başında mesai harcarken, insana hizmet ederken en değerli sermayesi emeğidir insanın. Emeğinin karşılığında eline geçen ücret ile geçimini temin eder insanoğlu.
Bu yüzden emek kutsaldır. Allah-u Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de çalışmak ile ilgili olarak; Cuma Suresi 10. ayette “Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” Buyurmaktadır. Necm Suresi 39. ayette ise “Doğrusu insanın çalıştığından başkası kendinin değildir.” Çalışarak elde etmesine dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) “Kişi kendi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç elde etmemiştir.” (İbn-i Mace, Ticarat 1) Buyurarak emeğe dikkat çekmiş ve “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yememiştir. Allah’ın peygamberi Davut (a.s.) da elinin emeğinden yerdi.” (Buhari, büyü 15) Hadisi Şerifiyle de emeğin değerini ifade etmiştir.
Emek saygı duyulması gereken bir değerdir. İnsana emeğinin karşılığı verilmelidir. İşverenler emekleri karşılığında ücret ödedikleri insanlara karşı daha adaletli olmalı ve emeği zayi etmemelidirler. Emek üzerinden kârlarına kâr katma hesabı içerisinde olanlar çok büyük bir aldanış içerisindeler. Özellikle günümüzde giderek yaygınlaşmaya başlayan taşeronlaşma yüzünden emek bir değer olmaktan çıkarılıp üzerinden korkunç paralar kazanılan sektör haline getirilmiştir. Yüksek meblağlar karşılığı alınan ihalelerde daha fazla kazanmak hırsıyla asgari ücretle insanları çalıştırmak adil bir davranış değildir. Kişi çalıştığının karşılığını alamadığı zaman adalet temin edilemez. Emeğin saygınlığını ve değerini yitirdiği bir toplumda huzur sağlanamaz. Huzursuz bir toplum da pimi çekilmiş bomba gibidir. Patladığında dost düşman ayırt etmez.
Selam ve dua ile…
MİNİK BİR tebessüm
Asgari ücret
ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı ve Türkiye Başbakanı bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler.
Tabii, 3 lider bir arada olur da, soru sormadan durur mu gazeteciler? Haliyle önce ABD Başkanı’na sormuşlar:
- ABD´de bir çalışan ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz?
Başkan cevap vermiş:
- Ben çalışanıma en az 2000 dolar veririm. 1000 doları ile geçinirler. Geri kalan 1000 doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam.
Gazeteciler aynı soruyu İngiltere Başbakanı’na da sormuşlar. O da cevap vermiş:
- Ben, çalışanıma ortalama 3000 sterlin veririm. Geçinmesi için 2000 sterlin yeterli. Artan 1000 sterlini ne yapar, nerede harcarlar, sormam, beni hiç ilgilendirmez.
Her ikisinden bu cevapları alan gazeteciler, aynı soruyu bizim başbakana da sormuşlar.
- Türkiye´de bir çalışanın geçinebilmesi için en az 2.500 lira lazım. Ama ben taş çatlasın 1.500 lira veriyorum. Geri kalan 1.000 lirayı nereden bulurlar, nasıl geçinirler beni alakadar etmez.
İLGİLİSİNE NOTLAR
* “İçinizden biri, rızık talebini bırakıp da mescitte oturmasın. Kim böyle yapar ve ‘Allah’ım beni rızıklandır’ derse, şüphesiz bu, sünnete aykırıdır. Bilesiniz ki, gökten ne altın yağar, ne de gümüş.” Hz. Ömer (r.a)
* “Büyük değeri olan şeyler, ucuza mal olmaz. Bulduğunuz şeyin değeri; ararken sarf ettiğimiz emek kadardır.” İmam Maverdi
* “Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası.” Mehmet Akif Ersoy
* “Ahalinin lokması hükümetin temelidir” Cenab Şahabettin