SON on beş yıl içinde Kur ana, Sünnete, sahih itikada,
Şeriata aykırı birtakım bozuk inançlar ve görüşler ortaya atılmıştı. Bunların
birkaçını sayayım:
1. Ehl-i Kitabın hatırı için Kelime-i Şehadetin ikinci
cümlesini, Muhammed Resulullahı söylemeyelim
2. İslamın yanında iki ibrahimî hak din daha vardır.
Bunların bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir.
3. Bu fikirler ve yeni inançlar ortaya atıldığı zaman
başta Diyanet olmak üzere bütün Sünnî çoğunluk temsilcilerinin ayağa kalkıp,
protesto etmeleri, doğruları söylemeleri, yanlışları düzeltmeleri gerekmez
miydi Gerekirdi ama yeteri kadar yapılmamıştır.
4. Din konusunda sağlam bir eğitim almamış halkın
uyarılması, aydınlatılması, bilgilendirilmesi gerekirdi, o da yapılmadı.
5. Diyanet büyük bir sorumluluk ve vebal altındadır.
6. Bana ne, ben fitneye karışmam diyen Sünnî
ilahiyatçıların da vebali büyüktür.
Bu konuda yapılması gerekenler şunlardı:
A. Ülkenin belli başlı iki yüz icazetli ulema ve
fukahasının imza koyduğu bir bildiri yayınlamak suretiyle bozuk inançları ve
görüşleri red cerh ve ibtal etmek.
B. Bu bildiriyi küçük bir risale halinde bir milyon adet
basarak halka dağıtmak.
C. Cuma namazlarında minberlerden halkı bu konuda
uyarmak.
***
Birtakım hocalarımız bu konuda makaleler, kitaplar
yazdılar ama yeterli olmadı. Yetmiş seksen milyonluk bir ülkede birkaç bin adet
basılıp satılan kitaplarla bu fitne ateşi söndürülemezdi.
Türkiyede bağımsız İslam Medreseleri olsaydı, bunların
Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi gibi bir tek hocası bulunsaydı bile bu
bid atlerin önüne geçilebilirdi.
Diyanet in birinci vazifesi Kemalist rejime hizmet değil,
Kur an ve Sünnet İslamına ve Ümmet-i Muhammed e hizmettir.
Bu hizmetin birinci maddesi de halkı imana çağırmak, iman
edenlerin imanlarının sahih olması için çalışmaktır.
Şu anda Türkiye mizde, Kur an ve Sünnet İslamlığının
önündeki en büyük tehdit ve tehlike Fazlurranmancılık dinidir. Mezhebi demedim,
dini dedim. Konuyu bilenler ne demek istediğimi anlar.
Fazlurrahmancılar light ve ılımlı bir İslam üretmek ve
türetmek için dinin içini boşaltıyor. Hükümleri Kıyamet e kadar geçerli olan üç
yüz küsur muhkem ayetin tarihsel ve hükümsüz olduğunu iddia ediyorlar.
Fazlurrahmancılar önemli bir kuruma sızmıştır. Taqiyye ve
kitman yaparak Sünnî gibi görünüyorlar ve sinsice Ehl-i Sünnet İslamlığının
içini boşaltmaya çalışıyorlar.
Diyanet bu konuda da susuyor.
Kambur üstüne kambur, vebal üstüne vebal
(İkinci yazı)
Hurda Şahin
Bir Harika Olmuş!
TAŞRADA bir şehirde bir usta hurda bir Şahin otomobil
almış. Tek kişilik atölyesinde altı ay çalışarak otomobili yenilemiş, pırıl
pırıl boyatmış, nikelajları ışıl ışıl olmuş, zart diye bağıran bir korna
eklemiş, görenler pek hayran kalmış Büyük bir gazetede bu haberi okuyunca,
başkalarının yerine ben utandım.
Japonya otomobil sanayiinde dünya birincisi Güney Kore
onunla rekabet ediyor Küçük Çek Cumhuriyetinin bile harika bir Skodası var
İsveç in Saab ı, Volvosu Hindistanın Tata sı
Ve biz hurda iken harika olan Şahin hikayeleri okuyoruz
Ağlar mısın, güler misin ..
***
BİRKAÇ liseli genç küçük bir rüzgar fırıldağı yapmışlar,
fırıldak pek minik bir dinamoyu çeviriyor, elektrik çıkıyor, tellerin ucunda
minik bir ampul yanıyor Bu da haber oluyor
***
Güney Kore bilgisayarlı cep telefonu üretiminde dünya birincisi
Biz Türkiyeliler de bunları satın almakta birinciyiz Bu birincilikten
utanmıyoruz.
***
TC bazı kadınlara resmî vesika veriyor, bunlara seks
köleliği yaptırıyor. İslam feministleri bu köleliğe karşı çıkıp bağırıp
çağırmıyor Yasal seks köleliğinden alınan KDV ler ve vergiler bütçeye gelir
kayd ediliyor Diyanet reisi maaşını bu bütçeden alıyor Dinsizler resmî seks
köleliğine isyan etmeyebilir ama dindarların susması kabul edilebilir bir şey
değil.
***
DÜNYANIN en laçka ve gevşek eğitimi bizdedir. Eğitim
neymiş, Çine Japonyaya gidip görmeli. Onlar, dünyanın en zor yazısıyla
eğitimde, ilimlerde, fenlerde harikalar meydana getiriyor. Bizde kar yağınca
okullar tatil ediliyor. Çocuklar sevinç içinde Latin kültürü, latincilik
ruhumuza işlemiş.
***
İSTANBUL DA sabah akşam on binlerce servis aracı trafiği
tıkıyor, kilitliyor. Bu kadar servis aracı olmasa, trafik böylesine
kilitlenmeyecek, buna kimse ses çıkartmıyor. Yıllarca önce okumuştum:
İngiltere de aileler, çocuklarını en yakındaki okula göndermekle mükellef imiş.
Bir bakan, oğlunu uzaktaki bir koleje gönderdiği için büyük tenkide uğramış.
***
PARİS TE bisiklet ve bisikletle gezenlerin sayısı
çoğalmış, trafikteki otomobil sayısı azalmış. Bizde otomobil sayısı baş
döndürücü şekilde artıyor. Kimse ucuz ve mütevazı otomobil almak istemiyor.
Şimdiye kadar trilyonlarca dolarlık sermayemizi otomobile ve lüks meskenlere
harcadık. Toplum bir oto-toplum oldu da farkında değiliz.
24.01.2016