Sen gül diyarının yapma gülüsün" mısraıyla başlayan "Süleymanname" şiirini önüne alıp bir daha okusun bu ülkenin insanları. Rahmetli üstad Necip Fazılın 1971 yılında yayımladığı bu şiir bir muhakeme, bir hesaplaşma ve siyasi bir yol göstermedir. Lakin gölgede kaldı, gereği yerine getirilmedi bu şiirin.

Yazıldığı tarihe tekrar bakınız. "Gitme"lere yeni başladığı bir zamandır Demirelin. Onu gönderenlerin sözcüsü konumundaki birinin(İsmail Arar) Demirel tekrar döner mi, sorusuna "Güldürmeyin beni!"cevabını verdiği günlerde rahmetli üstad tehlikenin büyüklüğünü bir zirve şiirle ilan ediyordu bu ülkede. Farkı görüyor musunuz Yahut üstadın büyüklüğünü...

"Büzülmüş susarken mahsun hakikat,

Davuldan ziyade gümbürtülüsün!"

Parçadan, bölüntüden yana güdülü birinin; problemlerin en müşkülü, cüceler sirkinin baş herkülü, hüzün bahçesinin şen bülbülü olduğunu haykıran rahmetli üstad Necip Fazıla bütün kalbleriyle, vücutlarıyla, oylarıyla inansaydı bu ülkenin insanları, "Bir felaketsin ki, binbir türlüsün!" dediğinin bir daha bir daha gelmesine müsaade ederler mi idi Sonuç ortada!

MTTBnin sekreter odasında genç üniversiteli cesaretimle sormuştum rahmetli üstada: "Ya Demirel değişirse "Birkaç kişi idik o küçük odada. Üstada böyle bir soru nasıl sorulur bakışları arasında-ki bugün ülkemin yönetiminde söz sahibi bir arkadaşımız da vardı orada,- üstad, beynime kazıdığım o cevabı vermişti: "Muhal! Olmayacak şey! O benim anlattığım gibidir ve değişmez, değişemez!"

O gün inandığım Necip Fazıl haklılığına bugün daha fazla üzülüyorum. Neden Üstadın feryadını gönüllere ulaştırmak için daha fazla gayret etmedik, çalışmadık

Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin bir profesörler toplantısında, Demirelin Çankayaya çıktığı o gri günlerdeki bir toplantıda rahmetli Ayhan Songar hoca der ki: "Bu ülkenin insanları Demireli şimdi tanıyacaklar, Demirelin gerçek yüzünü..."

İtirazları susturur Ayhan Songar hoca. Bekleyin ve görün der. İnsan profesörüdür ve Necip Fazılın da arkadaşıdır. Fark burada!

Önemsenmesi gereken bir politikacı mı idi Demirel Hayır! Necip Fazıl işte bunu anlatmak istemişti. Kim anladı dersiniz

"Fikir dağlar boyu kocaman kitap;

Sen de o kocaman kitabın bir virgülüsün!"

İki yıl önceki bugünlerde yayımlanmıştı bu yazımız gazetemizde. Niçin mi hatırlattık Meydanlarda Demirel, Demirel diye inleyen başbakan Erdoğanın olayın neresinde durduğunu gözler önüne sermek için, tarihe bir kez daha not düşmek için..

Demirelin can havliyle CHP içine adaylar koyup, CHPye oy bulmaya çalışmasını anlamakta niçin zorluk çekiyor AKP lideri Erdoğan

Demirel, 1971 yılında Necip Fazıl şiirini yazaken ne idiyse, 2011 yılında da odur.

Necip Fazılın "Sakarya" şiirini kalabalıklar karşısında okuyarak ünlenen R. Tayyip Erdoğan, o günlerde veya sonrasında, mesela İstanbul belediyesine başkan olmasına Demirelin hazımsızlık gösterdiği günlerde, "Süleymanname"nin farkında olsaydı, bugün meydanlarda onu anarak masumlaştırmaya çalışmazdı. Demireli yanına almakla övünen ve bir iş yaptığını sanan Kılıçdaroğluna da "Biz onu cüceler sirkinin baş herkülü" ilan etmiştik kırk yıl önce. Sirki dağılmış, cüceleri kaybolmuştu. Acaba ne buldu, CHPde ve Kılıçdaroğlunda Diyebilirdi.

Lakin yok... Sayın Erdoğan da bu espri ve performans yok. Varlığını ve durduğu yeri borçlu olduğu Sakarya şiiri de katılmış olmasın Erdoğanın unuttukları arasına

Satanı satmak ya da almamak

12 Haziran seçimlerine Türkiyenin sadece AKP, CHP ve MHP ile girdiğini sanan ve buna duygusal olarak kendini inandıran kartel medyasına göre sonuçlar çoktan belli imiş.

AKPbirinci parti ama kıraç yerlerden gelen haberlere göre birinciliği CHP ile ortak. MHP mi O da Mecliste canım. Kasetler tepiştiğinden..

Satmıyoruz, diyerek bu ülkenin insanlarını suçlayan kartel medyası, seçimden sonraki günlerde hiç satmıyoruz, diyeceği günlere erecek.

ELBİLİR-SEÇMENİBİLMEZ

Önceki seçimlerde AKPyi destekleyen The Economist CHPye oy verin diye yazmış.

AKPliler kızgın. Ama neden

Nedeni şu demiş, The Economistciler:Gördük ki siz CHP gibi yapıyorsunuz/davranıyorsunuz. Biz ise gibi olanı istemiyoruz.

YILDIZ

Saadet Partisinin milletvekili adayları birer yıldızdır. TV-5de katıldıkları programlarda dinlerken onları, bu ülkenin insanlarında umutlar artıyor, güven duyguları tavan yapıyor. Normal zeka düzeyine ara sıra çıkabilen kartel kalemşorları da yapabilirler bu gözlemi; patronları müsaade ederse tabi.

Yozgat adayımız Ramazan Yıldızı dinliyoruz. R.Tayyip Erdoğanın "One Munite" ile ünlendiği o toplantıyı anlatıyor.

İsrail Cumhurbaşkanına diyor ki: Senin başbakanların bana anlattılar:Gazzeye tankların üstünde girdiklerinde yaşadıkları mutluluğu.. Başbakan Erdoğan böyle diyor o toplantıda. İnsan utanır, sıkılır, üzülür.. Niçin sana anlattıklarını bir düşünür. Sevinçlerini seninle paylaştıklarından mı, seni kendilerine çok yakın bulduklarından mı

Gözlerden kaçmış bu ayrıntıyı dahi farkeden bir adayları olduğu için övünmeli Yozgatlılar. Ve bizim Yıldızımız var, Saadet Partisinin yıldızları var demeliler.

Haydi terapiye

Kılıçdaroğlunun bir çocukla yaptığı yanlış sohbeti tenkit eden muhaliflere kızıyor kartel medyasının CHP etiketli tetikçileri.

Malzeme buldunuz, durmayın diyorlar.

Ona, buna kızmakla kendinize ziyan vereceğinize, Kılıçdaroğlunu eğitmeye çalışın. Bir çocukla karşılaştığında ona neler sorması gerektiğini öğretin.

Derslerini sorsun, okulunu sorsun, hayallerini sorsun mesela..

Kasetli sorular çıksın kafasından.

Yani seçim öncesi bari unutsun; bir kaset dolayısıyla genel başkan olduğunu.

Kılıçdaroğlu, kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen ilköğretim 8.sınıf öğrencisi Burak Dursun ile ilginç bir diyalog yaşadı.

Burak isminin anlamını soran Kılıçdaroğlu, öğrenciden "bilirem" cevabını alınca tebessüm etti. Buraka kız arkadaşının olup olmadığını soran ve "çok" yanıtını alan Kılıçdaroğlu, bu sefer de "Sen çapkın bir erkeksin o zaman. Dikkatli ol kasedin çıkmasın sonra" dedi.

ÇİFTLİK AKPYİ SAVUNUYOR

Çok değil, bir ay önceki bir haberle öğrendi bu ülkenin insanları; zinanın suç olmaktan çıkarıldığını.

Adam yatak odasında birinin varlığını öğrenince/hissedince karakola telefon ediyor: Müdahale edin. Hayır, diyor ilgililer. Zina artık suç değil.

Onuru çiğnenmiş adam, evimde hırsız var, ihbarını yapmakta buluyor çareyi. Hırsız mı var, gidip bakalım. Evde polisleri gören zina edici adamın rahatsızlık duyması ve evi terketmesi, gazetelerde yer alan bu haberin devamı idi.

Okudukları bu haberle, bu ülkede hangi kanunların korumasında nasıl yaşandığını öğrenen bu ülkenin insanları oy toplama turlarına çıkan AKPlilere sordular bunu.

Neden Ve neden bize bilgi vermediniz

AKPli oy toplayıcılar rahatsız. Fakat Sayın Erdoğan Kılıçdaroğluna laf yetiştirmekten bu konuya cevap vermeye fırsat bulamıyor. Öyleyse bu görev kartel medyasına düşer. Hemen yetişsinler AKPnin imdadına. Hem zaten onlar istemişti böyle bir kanunu..

Bir kartelTV dizisi var. Adı Çiftlik olan. İşte orada işlendi konu, işte orada savunuldu zinanın suç olmaktan çıkarılması kanunu. Bravo senaristlere..

Yan yana oturup duran bir kadın ve bir erkeği tutukluyor jandarma: Hakkınızda ihbar var. Zina yapıyorsunuz, yan yana böyle oturduğunuza göre..

Kadın (eski çiftlik ağasının dul karısı) ve adam (kadının mahalle arkadaşı/bir nevi eski nişanlısı) yürek parçalayacak şekilde yalvarıyor, ağlıyorlar: Biz bir şey yapmadık. Önceki yaptıklarımız bu ihbara girmediğine göre..

İşte tam bu noktada AKPliler seviniyorlar. Seyirci tam hazırlandı. İyiki kalkmış diyecekler bu zina yasası. Biz de kurtulacağız, neden yaptınız sorularından

Bu ülkeyi birkaç medya patronu ile ortak yönettiğini sanan AKPliler böyle düşünmekle/yapmakla haklı değiller mi Çünkü onlar mazurdurlar. Gömlekleri yok. Başka bir şey mi yapmalarını bekliyordunuz

İTİRAF YA DA ÇANAK TUTMA HALLERİ

Mehmet Ali Birandın "Darbecilik genlerimizde var" itirafına üzülen, itiraz edenler var bu ülkede.

"MehmetAliyi bilmem ama, benim genlerimde Genelkurmayı Meclisten üstün görmek, geçmişte darbelere çanak tutmak diye bir kepazelik yok."

Böyle diyor Hürriyet yazarlarından Yalçın Doğan bey. Rahmetli dayısı Tarık Buğranın, olaylara bir de karşı tarafın gözüyle bakmaya çalış, onları anlamaya çalış, diyerek ufkunu genişletmeye çabaladığı Yalçın Doğana inanmak isteriz biz de.

Fakat bir şartımız var.

Bağlı bulunduğu medyanın yangında kullanılacak körük ürettiği o 28 Şubat günlerinde, RPve Erbakan için "İmam-Hatipler bizim arka bahçemizdir", dediler dedikodusunu (söylenmemiş sözünü) niçin üretmişlerdi

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi ve yoğurt yediği çanağı tutuşu vardır.

YAVRUM MESUT VE THE ŞAPGALI BABA

KOÇ BURCU/KARGA BURCU

-Alo, the şapgalı baba nerdesin yahu

-Burdayım yavrum Mesut Binaenaleyh başka yerde olma şansım mı var Fevkalade oturuyorum.

-Kalkamadığın için mi oturuyorsun the şapgalı baba Kasetim çıkar diye mi korkuyorsun yahu.

-Sen ne diyosun yavrum Mesut Binaenaleyh yanıma senden başka gelen mi var Bana kaset mi getirdin

-Kasetler ters tepmiş yahu!

-Kime tepmişler, nerde tepmişler, nasıl tepmişler Binaenaleyh bizim kırat kaset mi olmuş Fevkalade ayıptır, yazıktır, günahtır.

-Sizin kırattan sucuk bile olmaz the şapgalı baba. Sen Kemale bak yahu.

-Ne olmuş benim Kemalime Binaenaleyh kılıcını mı elinden almışlar, yalnız mı kalmış Koçun çobanları fevkalade destek vermemiş mi

-Nerden biliyorsun bunları the şapgalı baba Senden korkulur yahu.

-Şimdi de korkuluk mu oldum yavrum Mesut Binaenaleyh şapgamıza kargalar mı kondu Fevkalade kovala onları yavrum Mesut. Kargaları kovalamak tarihtir, coğrafyadır, yurttaşlık bilgisidir. Haydi durma yavrum Mesut.

ZAYIFA DESTEK

Kılıçdaroğlunu CHPnin başına kim düşünmüşse, iyi düşünmüş. İlk günlerde itirazlar Kılıçdaroğlunun zayıf kalacağı üstüne idi. Hesap zaten bu zayıflık üstüne yapılmış; İnan Kıraçın açık desteğinden sonra ancak anlaşılabildi bu.

Vehbi Koçun kapalı destek CHP günlerinden, İnan Kıraçtan açık destek günlerine..

Sanki zayıf kalan Kılıçdaroğlundan başka kuvvetli görünecek adayı mı vardı CHPnin sorusu bir yana, İnanç Kıraça açık destek konuşmasını kim yaptırabilirdi

e-mail:  [email protected]