CHP milletvekili adayı, eski Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi sormuş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu cevaplamış.

Bir nehir söyleşisi...

Literatür Yayınlarından yeni çıkan kitapta Kemal Kılıçdaroğlu ilginç ifadeler kullanıyor.

Tam da Kenan Evrenin 12 Eylül askeri darbesi dolayısıyla yargılanmaya başladığı bugünlerde CHP liderinin askeri darbelere ilişkin söyledikleri dikkat çekici:

"TSK İç Hizmet Kanununun 35. Maddesi uzun süredir tartışılmakta olan bir konu. SHP döneminde de tartışıldı. Maddede geçen koruma ve kollama ifadesindeki "kollama" ordunun siyasi iktidar üzerindeki vesayet iddiasını ifade etmektedir. Bugüne kadar yapılan darbeler sonrasındaki açıklamalarda hep 35. Madde gerekçe gösterilmiştir. Biz askeri darbelere karşıyız. Askeri darbelerin olmasını engelleyerek, zaten hukukun egemen kılındığı, toplumsal hak ve özgürlüklerin sağlandığı özgür bir toplum yaratılırsa, üniversiteler özgür ve özerk olursa, kurumlar çok iyi çalışırsa kimsenin darbe düşüncesi de olamaz. Ama ben şunu açıklıkla söylüyorum: Birisi darbe girişiminde bulunursa o tankın önüne ilk ben çıkacağım..."

CHP tarihi, askeri darbelerle anılan, askeri darbeleri alkışlayan ve sempatiyle bakan anekdotlarla dolu olan bir tarih...

28 Şubat sürecinde Sincanda tankların yürütülmesinden birkaç gün önce iktidar ortağı DYPnin önemli bir ismine "Askeri darbe olursa ne yapacaksınız " sorusunu yöneltmiş, aldığım cevabı da o dönem çalıştığım gazetede yazmıştım.

Ne cevap verdiğini merak ettiğinizi biliyorum.

"Tabii ki Adnancığım, böyle bir şey olamaz. Ama olursa tankın üzerine ilk ben çıkacağım..."

Tanklar yürüdükten sonra o önemli ismin kapısını tıklatarak bu demecini hatırlattım.

Ne mi dedi

"Kem küm..."

Kılıçdaroğlu tek başına bu makus talihi yenebilir mi

Ve de en önemlisi ne kadar samimi

İyice İşkillendim; Gel De Bu Anketlere İnan!

Saadet Partisi Bursa Milletvekili Adayı Erdoğan Aydından bir mail aldım.

Şöyle diyordu; "Seçimler yaklaştı herkes anket yapmaya başladı. Ülkemizde insanların nasıl yönlendirildiğine şahit oluyoruz. Anketi yapan firmanın elemanları bu sefer tongaya bastılar, kendilerine nasıl bir anket yapmaları gerektiği talimatını alsalar da Milli Görüşçülere toslayınca foyaları ortaya çıkıyor. İşte anket nasıl yapılıyor görelim;

1. Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu üyemiz Mustafa Özbakır anlatıyor; Anketçi eleman geldi, hangi partiye oy vereceksiniz dedi. Saadet Partisi dedim. Bu arada gözüm bir not kağıdına ilişti. Nedir o deyince "Bize şöyle anket yapmamızı istediler. 24 AKPli, 17 CHPli, 11 MHPli ile... Bunun haricindekiler "diğerleri" şıkkına yazılacak. Yani Saadet Partisini tercih ederseniz "diğerleri"ne yazılıyorsunuz. Sizce bu anket objektif midir Saadet Partisinin neden televizyonlarda ve gazetelerde gösterilmediğini anlamıyormusunuz Saadet Partisini halkımıza yok dedirtmeye getiriyorlar.

2. Ovaakça eski belde başkanımız Hasan Karaaslan anlatıyor; "İşyerinde otururken 25 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir bayan işyerime geldi. "Efendim" dedi. "Size kadar 35 kişi ile anket yaptım 29 kişi AKP dedi." Hasan bey, "Ben de Saadet diyorum" deyince," Aaaa ilk kez Saadet diyen siz oldunuz" dedi. Bu arada gerçek Milli Görüşcü olan Hasan bey oturduğu masadan bir hamle yapıyor ve anketörün elindeki anketleri bir çırpıda alıyor, sayfaları karıştırıyor bir de ne görsün; daha ilk sayfada 2 kişi daha Saadet demiş, MHPsi var, CHPsi var. AKPye 2 oy var. Anketöre dönüyor ve şunu söylüyor: "Senin bu yaptığın sahtekarlık! Şimdi emniyet güçlerini çağırır soruşturma başlatırım. Senin insanları yönlendirmeye hakkın yok, şimdi işyerimden kaybol elimden bir kaza çıkacak."

Erdoğan Aydın bu ilginç anekdotları anlattıktan sonra kendi değerlendirmesini de aktarmış mailinde; "Bu bir anketçi mi yoksa AKPye çalışan bir militan mı Daha siz partinizi seçmeden AKP demeniz için "Herkes AKP diyor siz de AKP deyin" demek istiyor. Güneş balçıkla sıvanamaz. İşte Saadet geliyor."

Ben bir canlı yayında aynı programda karşılaştığım Genar Genel Müdürü İhsan Aktaşa bir vesile ile sormuştum;  "Bu anketleri nasıl yapıyorsunuz " diye. Kişisel anlamda dürüstlüğünden kuşku duymadığım İhsan bey, "Uzun mesele, anlatırım Adnan bey!" diye kestirip atmıştı. Bu seçimler artık geçti sayılır ama bir dahaki sefere bu anketlerin nasıl yapıldığını sorup sizlere de anlatacağım. Söz...

Balyozcu Çetin Doğan İşçi Partisinin Bürosunu Kullanıyor. Ne İş!

Balyoz Davasının tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Çetin Doğanın bir pazar erken saatlerde Harbiye Marşı ile seçim propagandası yaptığını yazmıştım.

Karargah Davasından tutuklu olan Hanefi Avcının imkansızlıklar sebebiyle milletvekili adaylığından çekildiği bir ortamda İstanbul 2. Bölgeden bağımsız milletvekili adayı olan Çetin Paşanın seçime -TV reklamları dahil- asılması açıkçası dikkatlerden kaçmıyor.

Tam da bu ortamda Şişlinin göbeğinde Pangaltıda Çetin Doğanın kocaman pankartı ve seçim bürosu dikkatimi çekti.  Zira, Çetin Doğanın seçim bürosu ile Doğu Perinçekin İşçi Partisi teşkilatı aynı mekanda.

Nasıl oluyor da böyle oluyor

Şu iddia da acaba ne kadar doğru: Çetin Doğanın el broşürlerini İşçi Partililer dağıtıyor.

Ve de bu değirmenin suyu nereden geliyor Bu soruyu soran yalnız ben de değilim. Vatan yazarı Sanem Altan da Twitterde benzer merakla aynı soruyu sordu: "Balyoz sanığı Çetin Doğan bağımsızlar arasında en çok reklamı, broşürü, el ilanı olan kişi galiba. Her yerde var. Kaç para harcadı acaba bunlara "