Camiden çıkan yaşlıları görmüşsünüzdür, büyük bir
mutlulukla ekmek alırlar.
Gençler, böyle altın değeri vermez ekmeğe.
Yemeğini çöpe atan gencin davranışını, bir yaşlıda
göremezsiniz.
Zira onlar açlığı tanımış bir kuşaktır.
Çocuklukları savaş yıllarına gelmese de, anne ve
babalarının çektiği açlık öyküleri ile büyümüş, 2. Cihan harbinin yoksulluğunu
da en çok onlar yaşamıştır.
Toplumsal Tarih Dergisi nde, T. Esin, 1.Cihan Savaşı nda
Anadolu; Tehcir, Açlık Ve Propaganda isimli makalesinde, 1914 teki büyük
savaşta ortalığı kasıp kavuran kıtlıkla tehcir ilişkisini sorgulamış.1912-1922
arasındaki Müslüman ölümlerini gösteren harita, en yoğun ölümlerin Güneydoğu da
olduğunu bildirmektedir. Bitlis ve Van civarı açlık ölümlerinde zirve yaparken,
büyük acıda ikinciliği Diyarbakır, Erzurum, Konya almış, Sivas, Elazığ,
Kastamonu, Aydın acıda üçüncülüğü yaşamıştır.
Bu açlık ölümlerinde toprak kaybı, kuraklık, sel, dolu,
çekirge, salgın hastalıklar hububata zarar verirken bir de ordunun iaşe
ihtiyacının köylü tarafından karşılanması ve tehcirlerle çalışkan bir ahalinin
elinden çiftinin çubuğunun alınmasını da eklerseniz acı tabloyu oluşturan
nedenler sıralanabilir. Tehcirin kurbanları, tehcire maruz kalanlarla sınırlı
değildir, Müslümanlar da çok acı çekmiştir. Kadın ayaklanmalarının da açığa
çıkardığı gibi, açlık Anadolu nun makûs kaderi olmuştur.
Üretken sınıf askere alınmıştı, savaş çok uzun sürmüştü,
işgücü, üretimden çekilmişti. Darlık, kıtlık, tarımsal üretimdeki düşüş, iaşe
krizi, açlığı doğurmuştu. Hububatta,
zeytinde, tütünde, incirde, üzümde, pamukta, fındıkta, zeytinyağındaki eksilme,
savaş esnasında toprağı ekecek insan gücünün eksilmesindendi. Zahire azalmış,
Dâhiliye ve Harbiye arasında yazışmalar olmuş, askerin erzakından kısıntıya
gidilmesi istenmiştir. Erdek in binlerce dönüm bağı, bostanı, zeytinlikleri,
amele bulunamaması yüzünden çapalanamamış, zeytinler toplanamayıp ağaçlarda
çürümüştür. Hububat olmayınca hayvanların yeminde, samanda da sıkıntı yaşanmış.
Kıtlık sonucu ordunun erzakı da üçte bir azaltılmıştı. İlçelerden 15 günlük unumuz kaldı telgrafları
çekilmiştir. Sivil halk ve ordu açtır. Sivas, orduya önemli miktarda zahire
aktardığı için bir hayli nüfus telef olmuş idi . Kimi yerlerin düşman
tarafından işgali ile erzak sevkiyatı da yapılamamaktaydı.
İmparatorluktaki bereketsizlik, 1914 de ekilen hububatı
1915 de kaldıracak kimse kalmamış olmasındandı. İhtiyaç içindeki Aydın a
hükümet, dört vagon buğday, iki vagon un gönderebilmişti . Ki 40 dirhem ekmek
dağıtılabilmiştir. Yarınsa meçhuldür. İzmir de halka vesika ile ekmek
satılmıştır. İzmir de bir sürü kadın evvela hükümet konağına gelerek feryad
ettikten sonra çarşıda yağmakârlığa başlar, polis tarafından birkaçı tevfik
edilmiş ve diğerleri dağılmıştır . Bursa valisi, dört gündür vesika ekmeği
çıkarılamamaktadır. Tohumlukların bile çiftçinin elinden alınma olayları
yaşanmıştır. Bugün Bursa açtır. Mudanya da bazı fukara 15 gündür ot ile
beslenmektedir Safranbolu ahalisinin iaşe zahairini vermeye muhalefet
ettikleri , köylerden toplanan kadınlar, çoluk çocuklarıyla birlikte üçyüz
kadar halk, jandarmaya hücum edip taşlarla iki jandarmayı yaralar. Jandarma da
ateş eder, iki kadın ve bir küçük kız vefat eder, iki kadın da yaralanır.
İzmir, Bursa, Safranbolu ki; buralar iktisadi hayatın
müreffeh bölgeleri, burada bile halk isyanlarda ise, Güneydoğu da açlık feci
idi, zaten en fazla da ölüm orada olmuştu. Dergide açlıktan ölen çocuğunu
gömmeye götüren Kürt ün fotoğrafını; ekmek atan haneler, evlerine asıp
geçmişten utanmalıdır.