İsrail in Gazze ye yönelik katliamı her gündeme geldiğinde
yüreklerimiz yanıyor, buna bir son vermenin gerekli olduğunu tartışıyoruz.
Meydanlara dökülüyor, İsrail in kuruluşuna destek verenlerden bu zalimi
dizginlemesini istiyor ve bekliyoruz. Hâlbuki onlar İsrail i bölgemizin kalbine
bir hançer gibi saplayanlar. Başta ABD olmak üzere haçlı zihniyetinin bugünkü
temsilcileri. Bugün, İsrail in Filistin den Müslümanları öldürerek ya da
kaçırarak kökünü kazıma projesinin ilk adımı olduğunu bilmeyenin kaldığını
sanmıyorum. Buna rağmen İsrail in Gazze ya da diğer Filistin şehirlerine her
saldırısının ardından en çok tekrarlanan soru; İsrail i kim durduracak
oluyor. Böylece İsrail in durdurulması hususunda özelde Müslüman olarak her
birimize, genelde İslam kardeşliğinin bir sonucu olarak İslam dünyasına düştüğü
gerçeğini görmezden geliyoruz. Bir bakıma üzerimize düşen sorumluluktan topu
taca atarak İslam düşmanlarından Filistinli kardeşlerimize yönelik katliamı
önlemelerini, İsrail e dur demelerini bekliyoruz. Bu ne yaman bir çelişki.
Çünkü İsrail e karşı Filistinlilerin yürüttüğü direniş
sadece onların görevi ve sorumluluğu değildir. Filistin e sahip çıkmak `Ben
Müslüman ım diyen herkesin görevidir. Bu bakımdan, İsrail i kim durduracak
sorusundan çok bu soruya inancımız gereği vermemiz gereken cevap önemlidir. Bu
cevap özelde Ben varım ardından da İslam dünyası olarak Biz varız
olmalıdır. Elbette bu cevabı vermek İsrail i durdurmaya yetmez. Söz eyleme
dönüşmeden zalimleri durdurmak mümkün değildir.
Ali Nur Kutlu nun ifadesi ile Filistin direnişi evimizden
başlar. Başlamalıdır da Çünkü İsrail i kim durduracak sorusuna verilecek Ben
varım cevabının hayata geçirilmesi öncelikle evimizden başlayacaktır. Bu
duyarlılık sonra mahallemize, ülkemize, İslam dünyasına yayıldığı takdirde
İsrail durdurulabilecektir. Aksi halde istediğimiz kadar meydanlara dökülelim,
nefretimizi ve öfkemizi en yüksek sesle dile getirelim bunların İsrail in
üzerinde fazla bir etkisi olmayacaktır. Olmadığını da kuruluşundan bu yana
gösteriyor. Onlar kendilerinden başkasını insandan saymadıkları için,
Müslümanları öldürmekle kutsal bir görev yaptıklarına inanıyor olabilirler.
Her fırsatta BM yi harekete geçmeye çağırmanın da hiçbir
anlamı olmadığını artık görelim ve İslam dünyası olarak BM denen örgütün
Müslümanların acısını dindirmek gibi bir görevi olmadığını bilelim. Bilelim ki
ikide bir BM nerede, BM niçin harekete geçmiyor gibi anlamsız ve boş laflar
etmeyelim. İsrail in kuruluşunu sağlayan BM nin, Filistinlilerin acılarını
dindirmek, zulmü önlemek gibi bir görevi bulunmuyor. Kısacası kâfirlerden
Müslümanların destek ve yardım beklemesi, işin özüne ve tarihi gerçeklere ters
düşüyor. Dünyanın her yerinde Müslümanlara karşı yürütülen zulüm ve
katliamlarda Küfür tek millettir hükmü yürüyor. Yani, dinleri ve ırkları
farklı da olsa kâfirler birlikte hareket ediyor, birbirlerine destek
veriyorlar. Biz ise Müslümanlara yönelik her saldırıda kâfirlerin insafına
sığınıyor, onlardan merhamet bekliyoruz. Unutmayalım ki, Filistin ya da
dünyanın bir başka köşesinde Müslümanlar kâfirlere karşı direnirken ölürse
şehit olurlar, ya bizim halimiz ne olacak Haksızlık karşısında susmak dilsiz
şeytan olmak ise, bunca katliam, kan ve gözyaşı karşısında sadece meydanlarda
protesto gösterileri ile görevimizi yapmış olur muyuz
Dilerim Allah indinde oluruz. Çünkü bu da bir tepkidir.
Ancak, haksızlığı ve zulmü durdurmak için bir adım daha ileri gitmemiz
gerekiyor.
İsrail i kim durduracak diye sormak yerine, ayağa kalkmak
zorundayız.