Çakallardan biri bir gün koşarak nefes nefese Aslanın

inine gelir.

Ağam der, Bu ormanda kral seni tanırdık, kendini kral

ilan eden biri beni kovaladı, senin eline düştüm. Ne olur beni kurtar.

Aslan Nasıl bir şey o

Çakal Uzun boylu az kısarak, gür sakallı az köserek.

Aslan dışarı çıkar etrafı kolaçan eder, gür sakallı az

köserek birini arar, bulamaz geri döner.

Bir de bakar ki ne görsün yeni doğan yavrularını çakal

yemiş ve kaçmış.

Derken bir gürültü duyar.

Çakal, yukardan bir kayayı yuvarlar ve inin kapısına

kayayı dayar ve kaçar.

Çakallardan biri de bir gün varyemezin bürosuna uğrar ve

durumun çok kötüye gittiğini, birilerinin gelip bu mallarda fakirlerin kırkta

bir hakkı olduğunu söylüyorlar. Bunların gelişini engellememiz lazım diyerek

bir masraf çıkarır ve adamın iflasını sağlar.

İran Şahına da bu çakallardan biri varıp, Mollalar

gelecek, senin paraları güvenli bir yere taşıyalım demişler ve Amerikan

bankalarına yatırmışlardı.

Mollalar iktidara geldi., Şah, gurbette garip kaldı.

Ekmeğe muhtaç oldu, paralarını istediğinde Amerika, O paralar İran

devletinindi dedi.

İran devleti paraları isteyince, Bu paraları Şah

yatırdı. dedi.

Şahın oğlu isteyince Paralar İran devletinin deyiverdi.

Ormanların tellallığını yapan eşeğe, çakallardan biri

gelir ve Gür sakallı az köserek biri senin sesi kısmak istiyor. Sesin

kısılmaması gerekir diyerek eşeği kuyruk altından yağlıyor ve ince ayar bir

yağla sesi tamamen kesiveriyor. (Arkası yağlanan horoz ötemez, eşek anıramaz)

Çakal, ele karışmaz tavaya bulaşmaz tiplerden bir grubun

yanına varıyor ve Gür sakallı az köserek birileri geliyor, sizi korumamız

gerekir diyor.

-Yahu biz onları bin yıldır tanırız, kılımıza zarar

gelmedi, dedelerimizden dinledik, mallarımızı malları gibi korumuşlar

demelerine rağmen çakal, mahallenin gözüne yerleşiyor ve o geldikten sonra her

gece bir cenaze çıkmaya başlıyor.

Çakal, düz damlı evinde yaşayan birinin yanına varıyor ve

Senin de devletin neden olmasın diyor ve evden dağa çıkarıyor. Kırk yıl dağda

yaşayan adam ölüm döşeğinde soruyor Çakal a Ne zaman

Çakal- Mağaraya alıştın. Torunun olmazsa onun torununda

olur deyiveriyor.

Adam gibi adamları tuzağa düşürüp işini bitirdikten sonra

çakallar devrinde,

Aslanı kediye boğdururlarmış.

Balı sineğe yedirirlermiş.