Bir dönemden sonra yeniden aday olan belediye başkanlarına dayak...
Nasıl yani! Yanlış duymadınız;
Doğu Anadolu’nun şirin mi şirin bir kentinin şirin mi şirin bir ilçesindeki bir uygulamadan söz ediyorum...
Uygulama kısaca şöyle:
Kahramanımız, bir siyasi partiden belediye başkanı seçilir...
Koltuğuna oturur... İcraatlarını ifa eder... Hizmet verir. Halk da sever... Fena da icraatlar yapmaz, hani!
Ve beklendiği üzere yeni bir seçim zamanı gelir...
Fakat koltuk çok tatlıdır... Gitmek istemez. Makamı terki diyar etmek zor, hem de çok zor gelir...
Peki, ne yapmak lazım, bu durumda?
Bizim bu belediye başkanımız, aynı partiden, yeniden aday olmak üzere müracaat eder...
İşte bu şirin mi şirin kentin, şirin mi şirin bir ilçesindeki uygulama tam da bu aşamada devreye girer;
İlçenin delikanlıları, yeniden belediye başkanlığına aday olan bu ismin aracının önünü keserek evire çevire bir güzel döverler...
O da adaylıktan vazgeçer...
Peki, belediye başkanı yeniden aday olduğunda dayak yiyeceğinden habersiz mi? Yooo! Çok iyi biliyor, kötekleri yiyeceğini! Zira bu uygulama, yıllardan bu yana ilçede devam edegelen bir gelenektir!
Ben de buradan şimdiki belediye başkanına şöyle seslenmek istiyorum;
- A mübarek! Dayak yemeden şu işten vazgeçsen, ya!
***
Sevgili okurlar; yukarıdaki anekdot “hayâli” olmayıp vâkidir ve gerçek hayattan alınmıştır... Ve bu kural, halen de yürürlüktedir. İli, ilçesi aynıyla mevcuttur...

ERBAKAN HOCA’NIN TAVRI
Dün, 30 Ağustos’tu...
1980 askeri darbesinden hemen önceki bir 30 Ağustos yıldönümü idi...
Dönemin Genelkurmay Başkanı, Orgeneral Kenan Evren, “Anıtkabir” tartışmalarına ilişkin olarak gazetecilere şunları söyledi;
“Sayın Erbakan açıklamalıdır; 30 Ağustos’a karşı mıdır, yanında mıdır?”
Milli Görüş Lideri, Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın bu soruya verdiği cevap tam anlamıyla ‘tarihi’dir;
“Biz, 30 Ağustos’un ne yanındayız ne de karşısındayız. Biz, 30 Ağustos’un tam ortasındayız...”
MİSYONERLER AZERBAYCAN’DA DA FAALİYETTE!
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve merkezi Viyana’da bulunan S.O.S Kinderdorf International Çocuk Köyleri Vakfı’nın, Azerbaycan’a da el attığını biliyor muydunuz?
* Müslüman ülkelerde kurduğu çocuk köyleriyle dikkatleri üzerine çeken vakıf, Azerbaycan’da iki çocuk kampı açılması için bundan yaklaşık 5 yıl önce izin aldı.
* Baku’nün Hatai ilçesi ve Hızı kentinde kurulacak çocuk kampları için S.O.S. yetkilileri, Azeri makamları ile anlaşma yaptı.
* Bu çerçevede Hatai ilçesinde çocuk köyü yapılması için 5 dönüm toprak ayrıldı.
* Ayrıca, faaliyetlerin hayata geçirilmesine engel olunmaması maksadıyla S.O.S. yetkilileri, ülkede saygın bir yeri olan Azerbaycan Kadınlar Cemiyet’inden destek aldı.
* S.O.S. Vakfı, Karabağ’da şehit olan ailelerin ve göçmen kamplarında kötü şartlar altında yaşayan kimsesiz çocukları hedef seçtiklerini açıkladı.
* 1997’de, Azerbaycan Çocuk Fonu ile 10 yıl geçerli bir anlaşma yaparak Azerbaycan’ın Lenkeran kenti ve işgalden kurtarılarak yeniden yapılandırılan Goradıs kasabasında çocuk kampı kurmak için başvuruda bulunan S.O.S. Vakfı’nın faaliyeti şüpheli görülerek durdurulmuştu.
* Azerbaycan’da saygın bir yeri olan Azerbaycan Kadınlar Cemiyeti’ni yanına çekmeyi başardı.
* S.O.S yetkililerinin, çocuk köylerinde görevlendireceği Azeri bakıcıları, Hıristiyanlığı benimsemiş Azeri vatandaşların içinden seçmesi tepkilere yol açmıştı.
* S.O.S’un bu tavrına tepki gösteren 37 sivil toplum örgütünün üyesi olduğu Azerbaycan Gençlik Teşkilatı Milli Konseyi Dini Araştırmalar Merkezi, 7 yıldır ülkede 5 milyon Azeri vatandaşının Hıristiyanlığı benimsediğini açıkladı.
* Aynı dönemde 250 Azeri vatandaşına papazlık diploması verildi...
* Azerbaycan’da, misyoner teşkilat olduğunu gizlemeyen 11, gizleyen 38 yabancı misyoner örgüt bulunuyordu. Azerbaycan güvenlik birimlerinin yanı sıra Azeri gençlerinin de mücadele etmesi sonucu 20’si durduruldu. Resmen faaliyet gösteren bazıları da yeraltına çekildi...
(Bu bilgileri, 4 Aralık 2013 tarihli Yeni Şafak gazetesinin ‘Misyonerler Azerbaycan’da’ başlıklı haberinden derledim. Kurgu bana aittir...)
* Merak ediyorum, misyonerlerin dost ve kardeş ülke Azerbaycan’da şu aşamada faaliyetleri nedir?
MESAJ PANOSU
“Cansuyu ‘Umut’ oldu, Çad’a yağdı” başlıklı yazınızı okudum.
ÇAD’a benim de bir ziyaretim oldu.
Orada Türkiye’ye karşı bir sempati var. Ancak, çok ihmal etmişiz. Fransa, sömürmeye halen devam ediyor, bölgeyi. Dünyada en güvendikleri ülke Türkiye. Çad ile eğitim işbirliği yapmıştık. Elektrik sektöründe eleman yetiştirdik. Halen görüşmelerimiz devam ediyor. Bilgi alışverişi yapıyoruz. Her türlü kaynak var, ancak üretim yok. Türkiye için aslında çok önemli bir yer...
(MUSTAFA TAŞDEMİR)
