Biraz gecikmeli de olsa kenarda bekleyen Amerika seyahat
notlarını paylaşalım.
Kişisel bilgisayarınızda çalışırken aniden ekranınıza,
yanıp sönen kutucukta Müjde green kart başvuru hakkı elde ettiniz yazar.
Amerika ya vizesiz kabul anlamına gelen yeşil (green)
kart sahibi olmak büyük hayaldir(!) sanki.
Dünyanın süper sömürgecisi, emperyalizmin ana
kucağı, Guantanamo nun ev sahibi,
gittiği her yerde kan kusturan, gözyaşı döktüren, işgal ve ölüm götüren
Amerika dan söz ediyoruz.
New York uçuşu için İstanbul da havaalanından itibaren
işkence başlar. Kontuar görevlisi sizi gözüyle iyice süzdükten sonra işleminiz
yapar. Biniş kapısına geldiğinizde siyah renk takım elbiseli, güneş gözlüklü
adamlar tepeden tırnağa inceleme yapar, çeşitli sorular sorar. Bugün
tanımadığınız herhangi bir kimseyle görüşmeniz oldu mu Yanınızda tanıdığınız
da olsa herhangi bir kimseye ait emanet eşya var mı Bagaj çantanız ve el
valizlerinizi sıkıca kontrol eder. Uçağa binerken tekrar dedektörle arama
yapılır, sonra uçağa binersiniz. Bütün bu eziyetlerin kulağa sıcak gelecek
cinsten bahanesi de hazırdır.
Atlantik ötesi uçuş güvenliği
***
Yarım günü aşkın süren uçuş sonrası Kennedy Havaalanı na
inişte, uzun sayılabilecek kuyrukta epey zaman beklersiniz.
Sıkı bir aramadan sonra ülkeye giriş yaparsınız. Tahkir
ve tezlil kokan bu kontrolden amaç üzüm yemek değil; bağcıyı dövmektir.
Geçmişte -siyasi ilişkilerdeki gerginlik durumuna göre-
siyasilerimize de aşağısından kemer bozuk para kontrolü cinsinden sıkı arama
yapılmıştı.
Girişteki bu muamelenin aksine çıkışta pasaportunuza
mühür bile basmazlar. Çünkü onlara göre dünya sadece Amerika dır.
Amerika da güvenlikten söz açılmışken tamamlayalım.
Herhangi bir kurum ve kuruluşu ziyaret ettiğinizde bina girişinde görevli memur
resminizi çeker. Alelacele bastığı barkotlu ziyaretçi kartına vesikalık
fotoğrafınız yapışmıştır. Çıkışta da -foto hariç- neredeyse giriş gibi aynı
işlemler tekrar edilir. Burada da amaç farklı değildir.
***
İki yüz yıllık geçmişi olan bu karma millet, çılgınlık
derecesinde psikolojik bir vaka olarak alışveriş hastalığına tutulmuşlar.
Şehrin çok dışında inşa edilmiş olan alışveriş merkezleri
(AVM) önündeki kuyruğu gören bedava dağıtım yapılıyor zanneder.
Mağazanın güvenlik görevlisi, içeriden 10 müşteri
çıktığında güneş altında kuyrukta sıra bekleyen yeni 10 kişinin içeri girişine
izin veriyor. Fiyatlar mı, o da müşterileri gibi uçuk ve astronomik.
Amerika geniş yollar da, lüks otomobiller de tek
başına seyahat eden tüketiciler ülkesi. Seyir halindeki şoförler, bir eli
direksiyonda, diğer elinde tablet ya da cep telefonuyla, ya sosyal medyada ya
da oyun programlarında.
Gözün alabildiğine geniş çim sahaların olduğu ülkede,
çimlerin üzerinde yürüyen insan ve oynayan çocuk bulmak mümkün değil.