Cenab-ı Hakk, Kur an-ı Kerim de bize iki sözümüzü ve

va dimizi hatırlatır. Bunlardan biri:

* Allah (c.c) ile yaptığımız antlaşmadır.

* Diğeri de, insanlarla yaptığımız akitleşmedir.

Allah ile yaptığımız antlaşma, O na asla ortak koşmamak

ve emirlerine uyup yasaklarından uzak durmak hususundadır.

Allah ile kul arasındaki sözleşmeyi karşılıklı haklar

ifadesiyle ele alan Peygamberimizin bir hadisi şöyledir:

Efendimiz aleyhisselâm, Muaz bin Cebel e:

Ey Muaz! Allah ın kullar üzerinde, kulların da Allah

üzerinde ne hakkı vardır diye sorduğunda Muaz (r.a.) ın.

Allah ve Rasûlü daha iyi bilir, demesi üzerine

Peygamberimiz şu cevabı vermişti:

Allah ın kulları üzerindeki hakkı, onların sâdece

Kendisine kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O na ortak koşmamalarıdır. Kulların da

Allah üzerindeki hakkı, Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azâb

etmemesidir. (Buhari, Cihad 46; Müslim, İman 48-49) buyurdu.

Peygamberimiz Efendimiz, kulun Allah ile olan

antlaşmasına sık sık temasla şöyle duâ ederdi:

Allah ım! Gücüm yettiği kadar ahdime ve vâdime sadakat

gösteriyorum. (Buhari, Deavat: 16)

Muhterem Müslümanlar!

Allah ile yaptığımız antlaşmanın mahiyetini ve

sonuçlarını bize hatırlatan âyet-i kerimeler vardır. Bunlardan birkaç tanesinin

mealini arz edeyim:

* Verdiğiniz sözü, yaptığınız antlaşmayı yerine getirin.

Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir. (İsra Suresi, Âyet: 34)

* Antlaşma yaptığınızda verdiğiniz sözü yerine getirin.

(Nahl Suresi, Âyet: 91)

* Ey iman edenler! Akitlerin gereğini yerine getiriniz.

(Maide Suresi, Âyet: 1)

* Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size

va dettiklerimi vereyim. (Bakara Suresi, ayet: 40)

* Ey âdemoğulları! Size, şeytana tapmayın, çünkü o sizin

apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi Ve Bana kulluk ediniz, doğru yol budur,

demedim mi (Yasin Suresi, ayet: 60-61) ayetleri bize yaptığımız antlaşmaların

mahiyetini ve sorumluluklarımızı hatırlatır.

Muhterem Müslümanlar!

İnsanlarla yaptığımız antlaşma ve akitleşmeler, bir arada

yaşamanın gereği olarak yapılan alım, satım, borçlanma, kira, şirket, hibe

vesaire gibi işlemlerdir.

Antlaşma ve akitleşmenin bağlayıcı özelliği vardır.

Verdiği sözde durmayan insanlar Cenab-ı Hakk ın huzurunda hem bu sebeple hem de

kul haklarını çiğnemeleri sebebiyle ilâhî cezaya mahkûm olurlar. Buna dikkat

çeken Rabbimiz Kur an da buyurur ki:

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin

söylüyorsunuz Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur

ve kabahattir. (Saf Suresi, ayet: 2-3)

Sözünde durmak imanın gereğidir. Yalancılık, sözünde

durmamak imanla zıttır.

Konuşma özelliği sadece insanda vardır. Bu sebeple insan

doğruları konuşmalıdır. Doğruyu söylemeyen, verdiği sözü tutmayan şeytanın

özelliklerini benimseyerek ona yaklaşmış olur. Sözünde durmayan imanından fire

vermiş olur.

Peygamberimizin şu hadisini asla unutmayalım. Buyurur ki:

Münafığın alâmeti üçtür:

1- Konuşunca yalan söyler.

2- Söz verince sözünde durmaz.

3- Kendisine bir şey emanet edilince hıyanet eder.

(Buhari, İman: 24. Müslim. İman 107-108)

Her Müslümanın bu vasıfları üzerinde taşımaması

gerekir...  Sözlerine sadakat Müslüman

olmanın gereğidir...