ALAEDDİN Bey, Osmanlı Devleti nin kurucusu Osman Gazi nin

oğludur. Annesi Şeyh Edebali nin kızı Mal (Malhun) Hatun dur. Doğum yeri ve

tarihi kesin bilinmemektedir. Miladi 1333 tarihinden sonra vefat etmiştir.

Mezarı Bursa da babası Osman Gazi nin türbesindedir.

Dedesi Şeyh Edebali den ve onun etrafındaki hocalardan

dünyevi ve uhrevi ilimleri öğrendi.

 Osman Bey büyük

oğlu Alaeddin in ilim adamı olarak yetişmesini, küçük oğlu Orhan ın ise lider

ve gaza adamı olarak öne çıkmasını istemiş ve bu yönde adımlar atmıştı.  

Osman Bey in vefatı üzerine, oğlu Orhan Bey onun yerine

geçecek, Alaeddin Bey ise başvezirliğe getirilecektir. 

Tarihlerin kaydettiğine göre Orhan Gazi, başveziri

Alaeddin  Ağabeyisi ne hep Başağam diye

hitap ederdi. Başağa sözü daha sonraki yıllarda pratik olarak paşa kelimesine

dönüşmüştür. Osmanlı da paşa ünvanı buradan gelmiştir. 

Orhan Gazi, beyliğin idaresini eline alınca, Alaeddin

Paşa onun en büyük yardımcısı oldu. Nizam ve kanunlar ortaya koyup, devletin

sağlam temeller üzerine kurulmasına çalıştı. Asker ocağına nizam ve intizam

getirdi, yaya ve müsellem birliklerin kurulmasını temin etti.

Yeniçeri ocağının temellerini de o attı. Nitekim birçok

tarihçi yeniçeri ocağının kuruluşunu onun başvezir olduğu tarih olan 1326

olarak kaydeder. Alaeddin Paşa, Orhan Gazi, Çandarlı Kara Halil ve diğer

tecrübeli kumandanlar ile ilim adımları, bu konu ile ilgili fikir ürettiler ve

neticede Yeniçeri Ocağı böyle kuruldu. Denilebilir ki, dünyada ilk profesyonel

askerlik ocağı Yeniçeri Ocağı dır. İşleri askerlik olan bu ocağın, ne büyük

fetihlere imza attığını bilmeyenimiz yoktur. Yeniçeri Ocağı nı Alaeddin Paşa

kurmuştur ama, asıl nizamname ve kanunlarını Muradı Hüdavendigar yapmış ve

tarihteki yerini almak üzere hizmete sokmuştur.

Tarihçilerin dediğine göre, Yeniçeri Ocağı kurulduğu

zaman Orhan Gazi, büyük insan ve ışığı ta uzaklardan fark edilen, keramet

sahibi Hacı Bektaşı Veli ye gider. Bu yeni ocağı ona anlatır ve şunu ister:

-Efendim, gece gündüz cihad etmeye gayret ederiz. Lakin

elimizin altında hazır bekleyen, her an talimli asker gerek. Böyle bir ocak

kurduk. Dualarınızla himmet buyurunuz da bu askerlerimiz zaferden zafere

koşsunlar.

Hacı Bektaşı Veli orada hazır bulunan bir erin başına

elini koyarak:

-Yüzleri ak, kılıçları keskin olsun!

Diye duada bulunur.

Yine rivayete göre Hacı Bektaşı Veli, Orhan Gazi ye

sorar:

-Bu yeni asker ocağındaki askerlere ne isim verdiniz

Orhan Gazi:

-Herhangi bir isim vermedik efendim!

Diye cevap verir. Hacı Bektaşı Veli:

-Bunlara Beni Çeri  (yani asker oğulları) ismi yakışır.

Diye isim vermiştir. Ancak bunu teleffuz ederken Yeni

Çeri (yani, yeni asker) şeklinde söylemiş olduğundan bu ocağın ismi Yeniçeri

olarak şöhret bulmuştur. 

Orhan Bey zamanında temelleri atılan Yeniçeri Ocağı bir

çok parlak zaferler kazanmış bir ocaktır.

Vatanseverliği ile, insaniyetliği ile, kul hakkına önem

verişi ile, cihad ruhu taşıması ile, İlayı Kelimetullah ı birinci gaye edinmiş

asker olarak yetiştirilip kendini ispat eden bu ocak, kısa sürede nice başarılara

imzasını atmıştı.

Ama duraklama devrine giren Osmanlı, bu dönemde ve

gerileme döneminde bozulmuş olan bu ocaktan dolayı büyük sorunlar da

yaşamıştır. Yeniçeri Ocağı 1826 tarihinde, yani kuruluşunun 500. Yılında

2.Mahmud Han döneminde kaldırılmıştır.

 Başvezir Alaeddin

Paşa, Orhan Bey in iradesi ile hazinenin başına getirilmiştir. Harama helale

riayet eden bir kişi olan Alaeddin Paşa, hazineye çeki düzen vererek gaza ve

cihadın helal paralarla yapılmasına önem verir.

Alaeddin Paşa aldığı tedbirler ve yaptığı icraatlarla

devletleşme mefhumuyla ilgilenir ve beyliğin yavaş yavaş aşiret usül ve

kaidelerinden sıyrılıp bir devlet düzenine geçmesini sağlar. 

Osmanlı yı yüzyıllarca ayakta tutacak olan nizamın

temelleri böylece atılmış oluyordu. İlk para basımı da onun düzenlemesi ile

olmuştur. Orhan Gazi adına bastırdığı sikkelerin üzerine yazdırdığı şu dua

cümlesi çok önemlidir:

Allah, Osman oğlu Orhan ın mülkünü dâim etsin.  

Alaeddin Paşa nın devletin iç işlerini düzene sokması,

Orhan Gazi nin de fetihlerle uğraşarak yeni yerler kazanması Osmanlı yı

gittikçe güçlendiriyordu. Sınırlar içinde kalan halk; mal emniyeti, can

emniyeti, ırz ve namus emniyeti yönünden kurulmuş bu müesseseler sayesinde çok

rahat bir hayat yaşıyor, vergi adaleti, ganimet taksimi, ticaretin rahatça

yapılabilmesi ve zirai uğraşıların hürriyet içinde yapılması dolayısıyla

müreffeh bir hayat yaşıyordu.

Halbuki Osmanlı nın henüz fethetmediği yörelerde Bizans

tekfurları, halkı canından bezdiriyorlardı. Can, mal, ırz ve namus emniyeti

yoktu. Adaletsiz vergiler, emniyetsiz ticari faaliyetler, ağır vergilerin

konulduğu zirai faaliyetler sebebiyle halkın huzursuzluğu had safhada idi.

Bu durum zulüm altında inleyen bu ahalinin Osmanlı

Beyliğindeki halka gıpta ile bakmasını sağlıyor, böylece de fetihler bu ölçüde

kolaylaşıyordu. 

Alaeddin Paşa yı anlatmaya devam edeceğiz.