CUMHURBAŞKANI Erdoğan ın Davutoğlu nu hükümeti kurmakla
görevlendirmesi ya da Leyla Zana nın milletvekili yeminini aslına uygun
yapmamış olması ABD Dışişleri Bakanı Kerry nin açıklaması yanında ikinci üçüncü
planda kaldı. Kerry nin açıklamasının özünü, Türkiye ile ABD nin ortak
operasyon yapacağı oluşturuyordu. Muhaliflerin karadan, ABD ile Türkiye nin
havadan operasyon yapacağı vurgulanıyordu. Meseleye medyaya yansıyan bu şekli
ile baktığınızda söylenmiş yeni söz ve yeni bir hareket tarzı olmadığı açıkça
görülüyor. Çünkü Türkiye zaten ABD ve koalisyon ortakları ile birlikte hava
operasyonlarına bir süreden beri katılıyor. Bunun yanında İncirlik ve
Diyarbakır üsleri ABD ve koalisyon ortaklarının uçaklarına açılmış, buralardan
kalkan uçaklar tespit edilmiş mevzileri vuruyorlar. Böyle olunca Kerry nin
açıklaması neden uzayın yeniden keşfini andıran bir önem kazandı anlamak zor.
Bilinen ve sürdürülmekte olan bir ortak hareketin yeni
bir gelişme gibi takdim edilmesi ve medyanın böyle algılaması akla çeşitli
soruları getiriyor. Akla gelen ilk soru; medyaya yansıyan açıklamanın bir perde
arkası mı var Yani, söylenen ile varılan mutabakat ve söylenmek istenen
arasındaki fark özellikle gizleniyor mu
Kaldı ki, Kerry nin medyaya yansıyan açıklamasında
Türkiye-Suriye sınırında IŞİD in erişiminin bulunduğu 98 kilometrelik alan için
Türkiye ve ABD nin ortak operasyon düzenleyeceği vurgulanıyor. Meseleye bu yönü
ile bakıldığında yıllardan beri Türkiye nin dile getirdiği güvenli bölge oluşturulması
yönünde bir mutabakat mı sağlandı sorusu akla geliyor. Ancak, Başkan Obama
Antalya da yaptığı açıklamalarda uçuşa yasak ve güvenli bölge oluşturulmasına
olumlu bakmadığını açık bir şekilde dile getirmişti. Öyle ise Türkiye-ABD ortak
operasyonunun hedefi güvenli bölge oluşturmak değil. Kaldı ki, Kerry bir ortak
hareketten bahsederken karadan devreye girecekleri ılımlı muhalifler ve
Türkmenler olarak sıralıyor. Peki, bu ABD-Türkiye ortak operasyonunda ABD,
PYD ye hangi rolü veriyor ya da vermek istiyor Bu sorunun cevabı ortada yok.
PYD lideri Salih Müslim in Fransa nın başkentinde anma toplantısında boy
göstermesi en azında Fransa tarafından PYD nin terör örgütü olarak görülmediği
anlamına gelmez mi Ayrıca ABD nin bugüne kadar PYD yi Suriye de kara gücü
olarak gördüğü de unutulmamalıdır.
Akla gelen bir başka soru ise, Suriye nin kuzey sınırının
IŞİD in elinde bulunan yüzde 25 lik bölümünü kapatmak için ortak hareketin
gündeme gelmesinin sonucu nereye varacak Suriye nin kuzeyinde IŞİD in devre
dışı bırakıldığı alanlar bugüne kadar PYD nin eline geçti, PYD ye teslim
edildi. Görünen o ki, Kuzey Suriye de IŞİD belli bir bölgede temizlenecek ama
orası uçuşa yasak güvenli bölge haline getirilmeyecek. Peki, Türkmenlere mi
teslim edilecek, yoksa ılımlı muhalifler derken ÖSO mu kastediliyor Bunlar
açığa çıkartılmadan Türkiye nin ABD ile ortak operasyon yapmasının Türkiye nin
çıkarları ile paralellik arz etmediğini söylemek yanlış olmaz. Çünkü Türkiye
bölgemizdeki terör örgütleri dendiğinde IŞİD, PYD ve PKK arasında fark
görmüyor. Bu yaklaşımın yanlış olduğunu söylemek de mümkün değil. ABD
Türkiye nin hassasiyetini dikkate almadan ortak bir operasyona Türkiye yi ikna
etmiş ise bu ne karşılığında sağlanmıştır Kaldı ki eğer açıklanmayan bir husus
var ise bunda da ABD ye ve koalisyon ortaklarına Türkiye nin inanmasını
gerektirecek bir yön yoktur. Çünkü dün olduğu gibi bugün de ABD ve AB ülkeleri
PKK ve PYD yi terör örgütü olarak görmüyor, desteklerini sürdürüyor. Böyle
olunca da Türkiye, ABD ve koalisyon ortaklarına göre konuya farklı bir
pencerelerden bakıyor. Böyle olunca net bir şekilde tanımlanmamış bir ortak
harekete Türkiye nin katılması başımıza yeni bir çorap örebilir. Kuzey Irak ta
yeni bir oluşuma Türkiye yıllarca karşı çıkmış, böyle bir gelişmeyi kırmızıçizgimiz
olarak nitelendirmişti ama Irak ın işgali ile orada yeni bir oluşum
gerçekleşti. Hem de Suriye deki gelişmelerin zeminini hazırlayan bir oluşum.