Yönünü Kâbe’ye dönüp tekbir, tehlil, tahmîd ve salat-ü selam

getirirler, dua ederlar. Sa’y yapmaya niyet ederler. Niyetini;

“ALLAHümme innî urîdu sayel-umreti, feyessirhu lî ve

te-kabbelhu minnî.

ALLAH’ım! Umre sa’yi yapmak istiyorum. Bunu bana kolaylaştır

ve kabul eyle.” diyerek yapması müstehaptır. Usulüne göre umre sa’yini

yaparlar.

Sa’yini yedi şavt olarak Safa’da başlayıp Merve’de bitirir.

Sa’y yaparken rivayet edilen veya bildikleri duaları okurlar, sessizce tekbir,

tehlil, tesbîh ve tahmîd getirirler veya Kur’ân-ı Kerim okurlar. Her şavtta

yeşil ışıklı sütunlar arasında “hervele” yaparlar. Kadınlar, “hervele”

yapmazlar. Sa’yi tamamlayınca Merve tepesinde dua ederler.

Sa’yin tamamlanmasından sonra, berberde veya evde veya

otelde saç tıraşı olup veya saçını kısaltıp ihramdan çıkarlar. Böylece umre

tamamlanmış olur.

Muhterem okuyucu;

İşte kısaca arz ettiğimiz Umre, kişinin maddi ve manevi

hayatını gözden geçirmesi, günahlardan arınması, manevî dünyasını geliştirmesi

ve ruhî bir yenilenme gerçekleştirebilmesi için çok büyük, çok önemli bir

fırsattır.

Tüm dünyevî kayıtları ve kaygıları bir kenara bırakıp her

şeyi arkasına atarak kefen misali bir giysi içerisinde Yüce Rabbimizin

huzurunda olmanın zevkine erebilmektir. Cenab-ı Hakk’a ve O’nun gösterdiği

dosdoğru yola yönelmektir, manevî hayatın azığı takvayı kuşanmaktır.

İşte bu manevi iklimi yaşamak, mukaddes mekânları ziyaret

etmek ve İslam tarihini yeniden okumak, kişinin kendini, yolunu, hayat yolculuğundaki

yerini ve sonuçta Rabb’ini tanıması için bu fırsat ve umre ziyaretine ayrılan

zaman dilimini çok iyi değerlendirmek gerekir.

Bu nedenle, daha işin başında iken kendimizi, niyetimizi ve

kalbimizi başka işlerle meşgul etmeden, “sadece umre ve ibadet yapma” niyet ve

arzusuyla hazırlamamız, başından sonuna kadar bu yolculukta ibadet bilincini

muhafaza etmemiz gerekir. Sadece ve sadece umre ibadetine yoğunlaşmalıyız.

Çünkü manevî dünyasında yeni bir pencere açmak, hayatında

olum-lu bir gelişme meydana getirmek amacıyla çıktığı bu kutsal yolculukta

kişinin gayesine ulaşabilmesi için, zihnen, kalben, fikren yoğunlaşarak umre

yapması gerekir. Böylece yanlış yöneliş, duygu, düşünce ve günahlardan

arınacak, temizlenecek ve hayatında yepyeni, tertemiz bir sayfa açmış olarak bu

yolculuktan dönecektir.

Fakat bu bilinç kaybedilirse yapılan yolculuk anlamını

yitirir ve manevî açıdan içi boşaltılmış bir seyahate dönüşür. Umre yolculuğuna

çıkanlar bağlamında düşünüldüğünde, şeytanın en çok uğraştığı hususlardan biri,

bu mübarek yolculuğu sıradan bir yolculuk hâline dönüştürmek ve bu kutsal

yolculuğun içini boşaltmaktır. İçi boşaltılmış bir tür umre yolculuğundan ALLAH

Teâlâ’ya sığınmak gerekir. Bu bakımdan umre yolculuğunun, tertemiz bir milada

dönüştürülmesi hedeflenmelidir. Basit birtakım meselelere takılıp kalıp umre

yolculuğunu anlamsız hâle getirmemeye özen göstermelidir. İbadeti

anlamsızlaştıran bu tür bir yolculuğun umrenin işlevini yansıtması düşünülemez.

Tıpkı namaz kıldığı hâlde namazından gafil olanlar ve kıldığı

namazı, kendilerini kötülüklerden alıkoyamayanlar gibi. İşte bu sebeple, umre

yolculuğumuzun içi boşaltılmış kuru, kupkuru bir seyahat olarak kalmaması ve

yalnızca kutsal topraklarda karşılaşılan birtakım olaylarla anılan ve yaşanan

hatıraları anlatılan kuru bir seyahate dönüşmemesi için, bu randevumuzun

hayatımızda yeni ve temiz bir sayfa açma sözleşmesine dönüşmesi gerekir.