Tarihin en sallapati, en densiz, en hadsiz, en ukala ABD Başkanı Donald Trump, önceki günlerde “Yüzyılın Barış Planı” diyerek dünyanın gözünün içine baka baka Siyonizm’in kuklası olduklarının belgesi niteliğinde bir paçavra anlaşma planını, arkasına Netanyahu’yu da aldığı bir toplantıyla açıkladı.
Ortadoğu’nun terörist devleti İsrail’in Filistin’i tamamen boğmak, yok etmek, haritadan silmekten başka bir amacı olmayan ve Kudüs’ü tamamen İsrail’in başkenti olarak tanıyan bu anlaşma, aslında Siyonizm’in “Arz-ı Mev’ud” hesaplarına hizmet etmekten başka bir şeyi ortaya koymuyordu. Anlaşmanın bir maddesine göre, “Filistin toprakları” kelimenin tam anlamıyla resmen satılığa çıkartılıyordu. Yıllardır Filistin topraklarında zulüm uygulayan, Müslümanlara işkence eden, askerlerine taş atan çocuklara hakiki mermilerle saldırarak canlarına kasteden İsrail, bu planla hem kendisine güvenli bir liman buluyor hem de daha sonra yapacağı işgallere de zemin hazırlamış oluyordu.
“Ve mekeru ve mekerallah… Vallahu hayrul makirin”… Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır… Şüphesiz, bu planla dünyayla, İslam âlemiyle dalga geçenlerin kurdukları tuzaklar başlarında paralanacak, Allah (c.c) Müslümanlara ilk kıble olarak tayin ettiği mukaddes topraklardaki İslam’ın gölgesini sonsuza kadar hakim kılacaktır.
Trump’ın tüm İslam âlemiyle dalga geçer gibi açıkladığı bu barış planına en sert tepkiyi yine Türkiye gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İsrail’in gözü doymuyor. Bu planla işgal edilen Filistin’in ilhakı amaçlanıyor. Bu Filistin ve Kudüs’ü gasp etmektir. Asla tanımıyor ve kabul etmiyoruz” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise, “Bu kadar gaflet içinde bulunan, bu kadar yüzsüz davranan bir Cumhurbaşkanı’na ne Amerika rastladı ne de biz gördük. Fiilen Filistin’i ortadan kaldıran ama tatbikatta varmış gibi gösteren bir anlayışla 50 sayfalık bir rapor hazırlanmış. Getirmişler ‘barış ancak böyle gelir, bunu kabul edin, etmezseniz zaten yok olacaksınız.’ Bir devlet toprağıyla bellidir. Toprağı olmayan, hayali bir ülke kuruyorlar adeta. Kudüs, İsrail’in bölünmez bir başkenti olarak tarif ediliyor. Kudüs’ün içinde bir bölge de Filistin’in başkenti olarak kabul edilecek. Hiç utanmadan, haya duymadan böyle bir teklifi getirebiliyorlar” tepkisini gösterdi.
İslam ülkeleri arasında bu teklifi benimseyenler bulunduğunu vurgulayan Karamollaoğlu, hükümetin buna karşı sergilediği tavrın yetersiz olduğunu savundu. Karamollaoğlu, “Amerika’nın cüssesi bizden büyük ama İsrail de sadece ve sadece güçten anlar.” diye konuştu. Kuşkusuz bu gelişmeler Ortadoğu’nun şımarık, hadsiz, terörist devleti İsrail’in dize getirilmesi yönünde çok daha aktif, çok daha dinamik diplomasi yöntemleri geliştirilmesi gerektiğinin de önemini ortaya koymuş bulunuyor.
İslam ülkelerinin bayraktarlığını yapması gereken Türkiye, Birleşmiş Milletler nezdinde bu planı yırtıp çöpe atacak, İsrail’in hamiliğini yapan Amerika’ya da haddini bildirecek bir çabayı ortaya koymalıdır diye düşünüyoruz.
Ne diyordu Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Feraset, basiret, dirayet”… Hocamızın iktidarında bizlere miras bıraktığı D-8 bugün tüm gücüyle ve cesametiyle yoluna devam etmiş olsaydı, acaba yüzsüz ABD ve şımarık İsrail, bu hadsizliklerine böylesine kolay bir biçimde devam edebilir miydi?
Erbakan Hocamızın dediği gibi, “Siyonist İsrail, laftan değil, sadece güçten anlar.”