Kazanılmış bir hak, yaşamak. Varlığımızı anlamlı kılan nedir? Her gün hayır için neler yapabildikse. Her gün kendimize ait neleri koruyabildikse. İnsan kendinde bulunan duyguları tüketebilir. Yaşanan duygular gibi hiç yaşanmayan duygular da tükenebiliyor.

Yazarak iki duygumu tükettiğimi fark ettim. Kırmızı Konfeti ile çocukluğumun mızmızlanmasını, Telaş Çoktu Ama Ben Az ile kalbimde yer edinecek aşk duygusunu. Yazarak hepsini tükettim. Kalan hayatımda bu iki duygunun yeri yok artık.

Erkenden hayata başlayanların aile kurma hevesi kalmıyor. Evin babası gibi evin anası gibi henüz de genç bir insanken hayata böyle başlayan devamında aile kurmaktan soğumuş oluyor. Anne olmadan annelikten baba olmadan babalıktan soğumak.

Bütün bunlar üzerine düşündükçe bana hayret veriyor. Yaşadığım anın iyi halleriyle doluyum. Öte hayatlar bana soğuk geliyor. Bunun bir diğer adı halinden hoşnut olmak. Yaşadığın hayatı kabullenmek ve beğenmek.

Düşünün. Yoksul ama yüzü hep gülüyor, yalnız ama mutlu. İçinde bulunduğu durumun bilincinde. İyi halinin farkında. Şükrünün neticesi ona mutluluk olarak dönüş yapıyor.

Musallat olan duygulara dikkat edin. Bir duygu insana musallat oldu mu onu kendisine benzetmeden bırakmaz. Sosyal medyada süregelen tartışma dili gibi. Artık bir hayat felsefesine dönüşen kavga dili zamanla sahibini esir almış onu huysuz aksi sevimsiz bir kişiye dönüştürmüştür. Ya da

bulunduğu iyi anları fotoğraflayıp hava atanları düşünün. Kendi kalitesini kitlelere rezerve etmeyi huy edinen kişi reel hayatta da etrafına ilgi arayan bakışlar ile bakmaktadır.

Fikir üretmek için zahmete katlanamayacak çocukları düşünün. Minik ekranlar onlar için epey fikir üretirken onlar beyinlerini köreltmekle meşguller.

Hayatta herkes bir yitiğin ardından gider. Farkında olmasa da o yitiği bulmak için yaşar. Ve bunun peşinde aslında yitiğinin olmadığını tam da tersine büsbütün olduğunu hayretle idrak eder. İşte o fark ediş günü bütün kuru gürültülerin bütün yersiz kavgaların boşu boşuna olduğunu

dehşetle anlar.

İnsan sahip olduklarını anlamak için onları kaybetmek zorunda kalabilir. Bunu kaybetmeden anlamanın yegane yolu ise şükür yoludur. Şükredenin nimeti artarken feraseti de artar.

Sığ sularda derinlik aramak akla nasıl aykırı ise ruh dünyası alt üst olanlardan medet ummak da o derece akla aykırıdır.

Mutlu olmanın ne kadar da kolay olduğunu içinde bulunduğumuz anların güzelliklerine bakarak anlayabiliriz. Herkesin kendi hayatı kendisi için mükemmeldir. Anne olan için annelik, yalnız olan için yalnızlık.

Hayatımızın biricik mutluluğunu keşfedip onun peşinden gidelim. İçinde bulunduğumuz güzelliği kaybetmeden kavrayalım. Sonra sevinelim sevinebildiğimiz kadar. Allah bizi ne kadar da çok seviyor!