Her işimizde, her an, her yerde, her şeyde; ferd, toplum ve devlet olarak Allah Teala'ya, yardımına muhtacız. Nefesimizi de, O'nun (cc) yardımıyla alıp verebiliyoruz. Nefessiz, yardımsız ne yapabiliriz ki? Yardım da, ancak O'ndan ve O'nunladır. O'na rağmen yardım olmaz. O dilemedikçe, kendimize bile, yarar veya zarar veremeyiz. O'nun yardımını kimse engelleyemez. O'na rağmen, kimse kimseye yardım edemez. O halde, O'na yönelmek, sığınmak ihtiyacındayız. En güvenli sığınak Rahman'ın velayetidir. (Ankebut/41) Yoksa, ABD, AB, NATO vb. değildir. Yardım yollarını, sebep ve vesilelerini de bildirmiştir. Bunlar iman, dua ve salih amellerdir. Dua; kalp, dil/söz ve kesp/salih amellerle yapılır. Ancak sadece Allah'a (cc) kulluk/itaat ederek, O'nun yoluna girerek, O'ndan yardım istemeliyiz. Başka/batıl yollarda yardım alamayız... (Fatiha/5-7) İman ederek, salih amellerde bulunanların/muttakilerin dualarını kabul buyurur... (Bakara/186) Kendi yolunda cihad edenlere/dini İslam’a yardım edenlere, yardım eder. (Muhammed/7) Müstakim/dosdoğru (yolda) olanlara yardım eder. (İnanç, ahlak, hukukta) Zalimlere meyledenlere de yardım etmez. (Hud/112-113) Kur'an’dan yüz çevirdiğimiz için darda, sıkıntılarda, zilletteyiz. (Nahl/112, Taha/123-124, Mücadele/5, 20) Tevbelerle, istiğfarlarla Kur’an'a/İslam’a tekrar dönmek zorundayız. Yoksa yaşadığımız bu zillet azabımız devam eder; hem dünyada hem de ahirette...

Bütün ihtiyaçlarımızı karşılayacak güçte, zenginlikte olan Rabbimiz'in adalet ve izzet yoluna, kapısına neden yönelmiyoruz da, tağutların, zalimlerin batıl yollarında, kapılarında çözümler ve izzet aramak şaşkınlığında inat ediyoruz?! Aradığımız; adalet, merhamet, barış, güvenlik, huzur, refah, saadet... sadece İslam’da iken neden, ondan kaçıyoruz, nereye, ne zamana kadar? (Tekvir/26) Yoksa, inanmıyor muyuz, hafazanallah?

Gazze'nin de, Sumud filosunun da yardıma muhtaç olduğu biliniyor. Ne yazık ki, "vahşete" tanıklık edenlerin de adalet, insaniyet ve İslamiyet kimlikleri/değerleri adına bu zulme karşı durmanın da ihtiyaç olduğu bilinemiyor.

Bu ihtiyacın farkında/bilincinde olmak çok önemli. Çünkü bu konudaki gafletimiz, aymazlığımız; bizi taşıdığımız “insanlık” ve “İslamlık” kimlik ve şerefimizin kaybedilmesi zilletine düşürür...

“Zalime (engel olarak) de, mazluma da yardım edin.” “Ne zulmedin ne de zulme rıza gösterin.” “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olan, hizmet edenlerdir.” (S.A.V)

“Zulme göz yumanlar, haklarını da şereflerini de kaybeder.” Hz. Ali (r.h)

“İslâm öncelikle zulme başkaldırıdır, adalettir.” Prof. Dr. Teoman Duralı

Kim olursa olsun “zalime karşı, mazluma yardım etmek” hem insanlık hem de Müslümanlık kimliğimizin gereğidir. Öyleyse haydi yardımlaşmaya… İnsanlık ve Müslümanlıkta yarışmaya, vesselam...