Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan Haliç AVM’nin açılışında ilk kez “yalnız olduğu” vurgusunu yaptı. Her ne kadar bunu bir meseleye (Faiz meselesi) matuf söylemiş olsa da Sayın Cumhurbaşkanı’nın memleket için cesaretle koyulduğu birçok meselede aynı durumda olduğunu anlamak hiç zor değil.
Özellikle FETÖ ile mücadele meselesinde Cumhurbaşkanının yalnızlığı daha bir kendisini gösteriyor.
Evet, gezi olaylarında olduğu gibi Fethullah Gülen Cemaati ve paralel yapının tasallutunu bertaraf etme noktasında Erdoğan bir başına bırakılmıştır.
Cumhurun başının bu konuda en yılmaz bekçisi cumhurun bizzat kendisinden başkası değildir.
Faiz ve döviz konusunda da durum bundan farklı değildir. Halk yastığının altındakileri ekonomiye tahvil ediyor. Kolay zaman birlikteliğinden bahsetmiyorum. Rahat süreçlerde herkes siyasi erke yaslanır ve onun yalancı emziğini kemirerek tüketir. Fakat zor zamanlarda risk almaya göze alamadıkları için n’olur ne olmaz diyen bir güruhun her zeminde itidal ve tedbir adına köşeye sinmeyi denemesi çok bildik bir reflekstir. Cumhurbaşkanının “yalnızım” dediği durumu cumhurun kendisi kim bilir ne kadar yaşıyordur şu sıralar.
Gittikçe muhteviyatından kopmuş kalabalıklar içerisinde debelenip duruyoruz. Yanımızda yöremizdekiler bütün saf tutuşlarına rağmen güven vermiyor.
Namaz kılan insanların içerisinde kendisi de musalli olan biri neden yalnızlık çekip yabancılık hissetsin?
Bunun bir açıklaması olmalı. İlkeleriniz, düsturlarınız ve doğrularınız inanan insanlar nezdinde hiçbir değer taşımıyorsa gidecek bir kapınız kalmamış demektir. En zor zamanınızda sizi yalnız bırakıp satan kardeş bildiklerinizin tavırlarından öğrendiğiniz hayat bilgisini kitaplardan okumanız mümkün değil.
İlkeleri olan her insan yalnızdır artık.
Adalet duygunuz varsa etrafınız birden boşalıyor, zulme temayül gösteriyorsanız cüretinizi alkışlayan taraftarlarınız çepçevre kuşatıyor dört bir yanınızı.
Hainler kalabalıklarla kapatır yüzlerini.
Çakallar sürüleriyle dolaşarak dağa taşa korku salarlar. Günü kurtarmak derdinde olan eyyamcılar en hızlı şekilde kurarlar cemaatlerini. Hakikatin izini sürenler, yolun oğlu olanlar ise her daim yalnız ve her zaman tek başınadırlar. Kendi yükünü taşıma kudretine sahip olanlar için yalnızlık gam değil. Şahsiyeti gövdesine ve gönlüne yük teşkil edenler ağırlıklarını kalabalıklara yıkarlar. Şehvet derecesinde alkış tutkusu vardır içlerinde.
Cumhurbaşkanına “yalnız değilsin” diyenler ancak bu yalnızlığı tatmış olanlar olabilirler. Yalnızlığın semtinden geçmemiş, kalabalıklara sırtını yaslamış kişilerin vereceği destek yalnızlığı daha bir kışkırtmaktan başka bir işe yaramaz.
Doğru söyleyenler yalnızdır, zira dokuz köyden kovulmaları bu yüzdendir; onlara sahip çıkacak bir kişi bile çıkmamıştır. Dostlarınızın zenginlikleri ve imkânları arttıkça dostlukları azalıyorsa yalnızlaşıyorsunuz demektir. Kelimelerinize dokunma cesareti olan insanların sayısında biz azalma baş göstermişse yine yalnızsınız demektir.
Yalnız kalmak şahsiyeti kuvvetlendirir, zor zamanlara karşı insanı mukavemetli kılar. Bir tür Allah’a yaklaşma biçimidir yalnızlık, kıymetini bilene.
Kalabalıklarda ilk kaybettiğimiz şey, sesimiz, nefesimiz ve kelimelerimizdir. Yalnızca yalnızlar yalnızlığın türküsünü çağırabilir. Gerisi hariçten gazel okumaktır.