Bir olayı dünü, bugünü ve yarınıyla değerlendirmedikçe onun iç yüzünü anlayamayız. Kur’an ıstılahında buna siyak-sibak (başlangıç ve sonuç ilişkisi) da denir. Bugün yaşanan olaylar Siyonizm’in İslam’ı yok etme planlarının sonucudur. Bunun startı 1897’de Theodor Herzl’in başkanlığında yapılan Basel toplantısında verilmiştir.
Olayların bilinen, görünen yanlarına ilaveten bir de perde arkası vardır. Siyonistler 2 dünya savaşını İslam’ı yok etmek amacıyla tezgâhladılar. Müslümanların en güçsüz olduğu dönemde yapılan Çanakkale Savaşları’nda Batılıların hezimete uğramaları, onları savaş dışında yöntemler aramaya itti.
Emperyalizmin yeni planı “böl, parçala, hükmet” şeklinde oldu. Müslümanları parçalara ayırarak onları birbirlerine düşman etmeyi amaçladılar. Çatışma halindeki Müslümanları gördükçe kıs kıs güldüler.
Müslümanlar bu oyunu bozmak zorunda! Bunun yolu da yabancılaşmayı terk etmek, kendi kaynaklarımızdan beslenmektir. Yani Kitap ve Sünnet’i ölçü almak: “Şüphesiz, insanlar öğüt alsınlar diye bu Kur’an’da her türlü misali verdik.” (Zümer, 27)
İslam’ın öngördüğü yöntemlerle mücadele etmeliyiz: “Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle davet et.” (Nahl, 125) “(Ey Musa) Firavun azdı, ona yumuşak söz söyle.” (Taha, 43)
Sağ-sol, etnik grup ve bölge farklılığı, mezhepçilik yapmak, eski-yeni, Müslüman-demokrat, paralelci-hükümet yanlısı gibi ayrımcılıkların hepsi bize Batılıların enjekte ettiği oyunlardan ibarettir. Bu sebeple ayrılık unsurlarının tamamını ortadan kaldırmak zorundayız. Müslüman adını alma şerefi bize yeter.
KUKLADAN ÖNCE KUKLACIYI GÖR
İnsanların çoğu yüzeysel düşünüyor. Aklı gözünde. Perde arkasını fark edemiyor. Olayların yalnız görünen yüzüne bakarak anlık değerlendirmeler yapmak yeterli olmuyor.
Halk; PKK ve türevleri, DAEŞ gibi terör örgütlerinin tehlikesini biliyor, “kahrolsunlar” diyerek tepki gösteriyor. Çünkü bu örgütler yakıyor, yıkıyor, cana kastediyor. Peki, ya bu örgütlere güç ve destek veren perde arkasındaki emperyalist odaklar! Onlara karşı da aynı tepkiyi göstermek gerekmez mi İşte, işin burası bilgi, şuur ve feraset gerektiriyor.
Maşayı suçla, onu kullananı görme! Kuklayla mücadele et, fakat kuklacıyı dikkate alma! 31 senedir terörün Türkiye’de varlığını sürdürmesi bu sebepten! Malcolm X der ki: “Kukla ile değil, kuklacı ile uğraş.” Kuklacı yoksa kukla da olmayacaktır. Bu noktada aydınların halkı uyarma sorumluluğu vardır.
Terör örgütleri küresel emperyalist güçlerin taşeronluğunu yapıyorlar. Her şey açık değil mi Hiçbir terör örgütünün silah fabrikası, 5 m. derinliğe mayın döşeyecek iş makinesi, büyük devletlere kafa tutacak imkânı yok. Bir yerlerden güç ve destek aldıkları o kadar açık ki!
ABD’nin 12 bin km. ilerideki okyanus ötesinden Güneydoğu Anadolu’ya müdahale etmesi sebepsiz mi Ne işi var ABD’nin bu bölgede Hükümetimizin “müttefik” (!) diyerek ABD gibi emperyalist güçlerle istihbarat paylaşımına girişmesi büyük gaflettir. Bu yöntemle terörü sona erdiremezsiniz!
Bölge ülkelerinin hali ortada ve Türkiye ateş çemberindeyken, “Bana ne Amerika’dan” diyebilen Erbakan’ca bir duruş gerekli!
BU OYUNU BOZMALIYIZ
ABD, 2001 yılında İslam dünyasındaki son hamlesini yapmak üzere Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) başlattı. Zamanın Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice Türkiye’nin de içinde bulunduğu 22 İslam ülkesinin haritasını değiştireceklerini ilan etti. Kendilerine has gerekçelerle BOP eş başkanlığı yapanlar hiç de bu ülkenin faydasına hareket etmiyorlar. Bu yanlıştan vakit geçirmeden dönmelidirler.
ABD’li yetkililer asıl maksatlarını itiraf etmeye başladılar. ABD Savunma İstihbarat Ajansı Koordinatörü Korgeneral Vincent R. Stewart, “Irak ve Suriye, savaş ve mezhepsel çatışmalar nedeniyle kalıcı olarak parçalanacaktır” derken; CIA Başkanı John Brennan ise, “Ortadoğu’nun 10 yıl içinde büyük değişimler geçireceğini” söylüyor.
Bu gelişmeler, Türkiye için de hazırlanan akıbetin deşifresi değil midir Bu vahşi oyun mutlaka bozulmalıdır. 1. Dünya Savaşı’ndaki işgalcilerimizin yüze gülen aldatıcı sözlerine aldanmamalıyız.
İç çatışmanın bir ülkeye düşüreceği acı akıbet, bugün Suriye’de yaşanarak görülüyor. 17 milyonluk Suriye’nin yarıdan fazlası mülteci durumda! 6 dil bilen Suriyeli mülteci doktor İzmir’de ancak inşaat işçiliğinde çalışabiliyor. Suriye’de kalanlar ise cehennemi bir hayatın içindedirler.
Türkiye, kendi geleceğini kendi belirlemeli, bunu emperyalist çetelere bırakmamalıdır. Farklı kavimler Selçuklu ve Osmanlı döneminde bin yıl bir arada kardeşçe yaşadı, aynı idealler peşinde koştu. Bu kardeşliği bozmak isteyenlerin tuzaklarına düşmemeliyiz.