Sivil toplum, yasal süreci kadar kurumsal süreci de

birlikte yürütülmesi gereken bir unsurdur. Tek kanatlı kuş uçmayacağı gibi,

kurumsallaşamayan derneklere mevzuatın vereceği bir şey de olmayacaktır.

Yasalar sadece kırtasiye yükünü değil, kurumsal yükü de omuzlamaya destek

olmalıdır. 10. kalkınma planı, aslında tespitleriyle ne olması gerektiğini

ortaya koymuştur. 2014 yılında 10. kalkınma planı devreye girecek. Plan, sivil

toplum için yapılan durum analizi kapsamında incelendiğinde sürecin çok yavaş

ilerlediği görülüyor.

Toplumsal bütünleşme ve yardımlaşmada önemli rol oynayan,

kalkınma sürecine tüm kesimleri dâhil ederek katılımcı süreçleri güçlendiren

STK lara yönelik önemli idari ve yasal düzenlemeler yapılmış, dernek ve

vakıfları ilgilendiren mevzuat iyileştirilerek uygulamada görülen aksaklıklar

giderilmiş olsa da son on yılda sadece bu noktada başarı gösterilmesi yeterli

değildir. STK ların, yerel ve ulusal düzeydeki ihtiyaç ve sorunlara hizmet ve

çözüm sunabilme potansiyellerini, sosyal ve ekonomik hayatta daha fazla rol

alma kapasitelerini kim arttıracaktır

STK lara yönelik bütüncül bir politika oluşturabilmenin

yolu kamu-STK işbirlikleri kadar, özel sektör-STK ve üniversite-STK

işbirliklerinin arttırılmasına bağlıdır. Bu işbirliğini tetikleyecek nokta ise,

STK lara kamu yararı ve vergi muafiyeti çerçevesinde vergisel ayrıcalıklar sağlamak

olmalıdır. Sadece iktisadi işletme kavramının geliştirilmesi bile yeterli

olacaktır. Çünkü sivil topluma sadece kamu kaynağı aktarılmak sorun çözmeye

yetmiyor, kaynak kullandırılmaya yönelik projeler de sürdürülebilir

kılınamıyor. Sorun, yetişmiş insan kaynağında yatmaktadır. Eğer bir derneği

ödüllendirmek başarısını kutlamak istiyorsanız, onun insan kaynağını

desteklemelisiniz.

STK ların kurumsal kapasitelerini güçlendirmek, önce

kaynaktan değil, önce vasıflı insandan geçer. Bu vasfı derneğe katmak adına

gerçek ve tüzel kişilerin yapacakları mali desteklere yönelik vergisel

teşvikler gözden geçirilmesi birinci önceliktir. Bu adım atılmadan, STK ların

kalkınma sürecine daha fazla katkı yapabilmelerini beklemek ham hayaldir. Çünkü

STK ların belirli bir faaliyet ve programlarının olması, bu faaliyetleri

yaparken hesap verebilir ve şeffaf olması, insan kaynağı ve teknolojik altyapı

yetersizliklerinin giderilmesiyle başarılabilir.

Her ilden seçilmiş kırk derneğin yönetimini asiste edecek

uzman kişilerin istihdamı sağlanmadan yol alınamaz. Güçlü, çeşitli, çoğulcu,

sürdürülebilir bir sivil toplumu oluşturmak bu asist i yapmaya bağlıdır. Ancak

bu sayede uygun ortam oluşacak, sosyal ve ekonomik kalkınma süreçlerine

toplumun tüm kesimlerinin daha etkin katılımı sağlanacaktır.

İnsanımızın, gerçekleşmesi zaman alan derin bir

psikolojik değişime olan isteği tetiklenmelidir. Böylelikle güçlü kapasitelerle

geçici krizlerden daha hızlı kurtulmak mümkün olacaktır. Unutulmamalıdır ki,

kalkınma planlarında yer alan hedefler, birlikte çalıştığınız yapılar ve

kuruluşların hedefleri ile uyuştuğu zaman başarı elde edebilir. Çünkü,

ülkelerin gerçek zenginliği insanlarıdır.