ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ın AYM nin
kuruluşunun 52. yıldönümü münasebetiyle 25 Nisan günü yaptığı konuşma Hükümet e
karşı tam bir manifesto özelliği taşıyordu. Devlet protokolünün hazır bulunduğu
bir atmosferde yapılan bu konuşma özellikle Hükümet üzerinde tam bir soğuk duş
etkisi yaptı. Konuşma sonrası apar topar mikrofonların karşısına çıkan
AKP liler siyasî içerikli konuştuğu gerekçesiyle Sayın Kılıç ı topa tuttular.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 11. 6. 2013 günü Akabe
Vakfı nda yaptığı konuşmada, Biri bizi silkelesin diyerek şunları söylemişti:
Mevki, makam peşinde miyiz, birilerinin bizi sarsması lâzım. Birilerinin
yüzümüze bakarak; `Yanlış yapıyorsun, Rabbimizin bize gösterdiği budur demesi
lâzım. Bize kalırsa, biz bundan uzağız. Çünkü bütün kafamız, fikrimiz o anki
olayı çözmekle meşgul. Hâlbuki bunun bir öncesi olduğu gibi, bir sonrası da
olacaktır. Ahiret, hesap günü var ve mutlaka hesaba çekileceğiz.
Sayın Arınç, birileri nin kendilerini sarsacak şekilde
uyarmasını istiyordu. Son konuşmasıyla Sayın Kılıç, işte o biri leri oldu.
Sayın Arınç ın söz konusu talebi ortada dururken AKP yöneticilerinin bu kadar
tedirgin olmasının sebebi ne ola ki
Siz, Millî Görüş içinde yetiştikten sonra, makam ve mevki
elde etmek için geçmişinizi inkâr ettiniz! Millî Görüş elbisesini çıkardık
(Milliyet, 17. 5. 2003) dediniz. Sayın Kılıç da sizin temel yanlışlığınızı
hatırlattı: Bizler, âdil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin
mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir
karakterin sahibi olamayız.
AKP DEKİ İKİLEM
AKP nin ilginç bir özelliği var. Kendilerinin yaptığı
yanlışlığı içlerine sindirirken, başkalarının yanlışlığına hiç mi hiç tahammül
edemiyorlar. Meselâ; son geçirdiğimiz yerel seçimde farklı bir konu üzerinden
korku tünelleri oluşturarak güvenlik güçleri ve yargının görevini de üstlenen
bir seçim kampanyası yürüttüler. Yani, Sayın Kılıç ı Hukuk dışı alana
girmek le itham ediyorlar ama kendileri de seçimlerde yerel konular ve siyaset
kurumunun dışında kalan bir alana girmekten çekinmiyorlar. Hatta Sayın Başbakan
kavga, hakaret, saldırganlık ve savaş dilini kullanarak farklı bir konu
üzerinden halkı yönlendirmeye çalışıyor. Yani, Türkiye de yöneticilerin yetkisi
dışına çıkmasını siz öğrettiniz!
Çete suçlaması yaptılar; hâlbuki onu bulup çıkarmak
güvenlik güçlerinin göreviydi. Suçlar icat ettiler; onu yargı karar vermesi
gerekiyordu. Hukuk devleti olmanın gereği buydu. Arkadan hançerlendik diyerek
mağduriyet edebiyatı ile oy avcılığına giriştiler.
Kavgaya tutuştukları grupla karşılıklı çıkar çerçevesinde
12 sene kucak kucağa oldular. Ne istediniz de vermedik sözü bunun ispatı.
Cebrail parti kursa desteklemem sözü ve 28 Şubat ta
darbecilerle birlikte hareket ettikleri gibi suçlamalar o grubun AKP
kurulmadan önceki yanlışlarıydı. Ama kendilerine destek verirken söz konusu
grubun bu ve benzeri bütün yanlışlıklarını görmezden geldiler. Ancak, menfaat
ilişkisi bittikten sonra söz konusu yanlışları ifade etmeye başladılar.
Her şeyi söylediler; fakat o grubun ayırt edici özelliği
olan, Dinler arası diyalog ve Ilımlı İslâm yanlışlıklarından hiç kapak
kaldırmadılar. Hâlbuki onların inancımıza zarar veren asıl yanlışlıkları bu
noktadaydı.
AKP, her şeyi kendine yontan yanlışlığını başka alanlarda
da gösterdi. Meselâ; kendi partilerinden istifa edenlere, Bir kimse hangi
partinin amblemi altında seçime girmişse, öyle devam etmeli; ya da
milletvekilliğinden istifa etmeli diyerek dürüstlüğe davet ederken; başka
partilerden transfer ettikleri milletvekili ve belediye başkanları konusunda
aynı hassasiyeti göstermediler.
NİÇİN GOCUNUYORSUNUZ
AYM Başkanı nın konuşmalarından Cumhurbaşkanı dışındaki
AKP lilerin rahatsız olduğunu gördük. Sayın Kılıç, yapılan hukukî yanlışlıkları
bir bir sıralarken sizi ölçülere uymaya davet etmişti. Niçin, Biz bu
yanlışlıkları yapmadık diyemiyorsunuz da konuyu başka taraflara çekiyorsunuz
Sayın Kılıç şöyle demişti: Hukuk devletinin odağında,
iktidar gücünün keyfî davranışlarının sınırlandırılması vardır ; Hukuk
devletinde mahkemeler emir ve talimatla çalışmadığı gibi; dostluk veya
düşmanlıkla da yönlendirilemez. Hükümet, Hayır, bize böyle bir suçlama
yapamazsınız diyebiliyor mu
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Kılıç ın üslûbunun yüksek
mahkemenin üslûbuna yakışmadığı nı söyledi. Peki, Başbakan ın aylarca kavga,
hakaret, saldırganlık ve savaş dilini kullanması devlet adamlığı üslûbuna
yakıştı mı
Sayın Bülent Arınç, Başbakanımızın, Hükümetimizin Haşim
Kılıç eliyle dövülmesine, örselenmesine tahammül edemeyiz derken; Meclis
Başkanı Cemil Çiçek de, Biz oraya azarlanmak, haşlanmak, tokat yemek için
gitmedik diyor. Bunlar, işin ucu AKP ye dokununca gösterilen tepkilerdir.
Biz, AKP yöneticilerinin gösterdikleri bu hassasiyeti
herkes için göstermelerini arzu ederdik. Meselâ; üç aylık seçim propagandası
döneminde TRT kanallarından AKP ye yüzde 89,5 oranında yararlandırılması;
Türkiye ye belediyeciliği öğreten Millî Görüş ün temsilcisi Saadet Partisi ne
üç ayda bir cümlelik bile yer verilmemesi karşısında, Hayır, hayır! Ben bir
insanım. Benim vicdanım bu derece haksızlığı kaldırmaz diyerek yeri göğü
inletmelerini beklerdik. Çünkü hukuk, kanunlar ve adalet herkes içindir.
TAZİYE: Ömrünü Millî Görüş davasına adamış, Denizli de İl
Başkanlığı ve çeşitli alanlarda hizmetler vermiş merhum Talat Baydil in
muhtereme refikaları sâlihât-ı nisvândan RAHİME HANIM Hakk a yürümüştür.
Kendisine Allah tan rahmet; akraba, dost ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz
ederim.