MAALESEF üretmeyi sevmiyoruz. Tüketmek, Akdenizli
dalgacılığımıza (aynen Yunanistan gibi) daha çok uyuyor. Bilgi, teknoloji ve
katma değeri yüksek bir mal üretmiyoruz, ancak parasını fazlasıyla ödeyip gayet
güzel tüketiyoruz. Hiçbir manada dişe dokunur bir üretim yapmadığımız gibi lafa
gelince dünyalar kurup, aleme nizamat vermekten de geri durmuyoruz.
Koskoca imparatorluğumuzu, dünyanın gidişatına ayak
uyduramamanın yanı sıra genel manada bir üretimsizliğe kurban ettiğimiz halde;
konuşmayı, nutuk atmayı ve dahi tüketmeyi hala çok seviyoruz. Üretmekte değil
gözümüz, sadece ve sadece tüketmekte
İşin garabet yönü, tüketme potansiyelimiz ve tükettiğimiz
ürünlerin çeşitlenmesine bakarak kendimizi gelişmiş saymamız. Parasını ödeyerek
aldığımız mallara bakarak zenginleştiğimizi sanıyoruz. Halbuki, üretip satanlar
ceplerini dolduruyor, biz ise bilinçsizce ve hababam borçlanarak bir tüketme
psikopatlığına sürükleniyoruz. Tüketerek varolduğumuzu sanıyoruz. Halbuki,
küresel kapitalizmi ayakta tutan şirketlerin sürekli büyümesinin anahtarı, yeni
pazarlara ve yeni müşterilere mal satabilmekten geçiyor. 20-30 sene önce
olmayan malları satın alırken bunu düşünmüyoruz ve ne kadar da zenginleştik
rüyaları görüyoruz.
Teknolojik ürünleri ve trendleri bizim kadar takip eden
bir toplum zor bulunur. Bir dünya paraya satın aldığımız akıllı telefonlar
ceplerimizde, dağ bayır ayırt etmeden her yerden internetteyiz artık! Her
yerden facebook a girebiliyor, her yerden twit atabiliyor, her yerden oyun oynayabiliyoruz.
Hiçbir şey üretmiyoruz ama tüketmekte bizden iyisi yok!
Üretmekle işi olmayan Türkiye, dünyadaki popüler
trendleri, yani popüler kültürün tüketimlerini ise çok yakından takip ediyor.
Modern zamanın yeni iletişim metodu olan sosyal medya; kitap ve gazete
okumayan, TV den bile haber izlemeyen, dünyadaki gelişmelerden zerre haberi
olmayan toplumumuzun yeni gözdesi. Aslında, bilgilenme ve iletişim anlamında
büyük bir nimete dönüşme şansı var, ancak bizler eğlence ve zaman öldürme
amaçlı kullanıyoruz. Yani tüketme kısmında sosyal medyada çok iyiyiz!
Buraya kadarkiler, toplumun genel eğilimine bir eleştiri
mahiyetinde. Sosyal medyanın Türkiye de neden bu kadar popüler olduğunu bir
yere kadar tüketmek le açıklamak mümkün. Ancak bir de, toplumun tepki ve
kendini ifade edebilme mecrası olarak değerlendirmek lazım sosyal medyayı.
Toplumun belli bir kesimi için sosyal medya, yegane ifade mecrası durumunda.
Siyasetin kirli bir dile ve üslupla, saldırganlık düzeyi sürekli artan eylem ve
söylemleri, kutuplaşmayı ve düşmanlığı attırıyor ve toplumun stresi birikiyor.
Önceleri en basitinden toplumsal hicivle, siyasi mizahla bir şekilde ifade
imkanı bulan ve atılan bu stres, artık içten içe bir patlamaya dönüşüyor.
Toplumsal tepki, sosyal medyada kendine bir çatlak buluyor ve oradan çıkıyor.
En ufak bir eleştiriyeve farklı bir görüşe bile yer bırakılmayan gazeteler, TV ler insanların
ilgisini çekmeyince, toplumun iyi kötü bilinçli kesimleri sosyal medyayı bir
çıkış olarak görüyor. Farklı ve muhalif görüşler, siyasi iktidar düşman saysa
da olacak ve olmak durumunda. Aykırı sesleri bastırmak yerine dinlemeyi tercih
etmediklerinden, sosyal medyaya sığınıyor insanlar. Belki de ondan bu kadar
sosyaldir Türkiye