BENDENİZİ  elbette

tenkit edebilirsiniz. Lakin tenkit perdesi altında lütfen gıybet, iftira ve

hakaret etmeyiniz. Tenkitleriniz gerekçeli ve olumlu olmalı. Yaşlı olduğum için

bunak veya dinozor derseniz ayıp etmiş olursunuz. Tenkidin türleri vardır:

Kibarcası ve kabacası. Haklı olanı, olmayanı. Size kabaca ve haksız yere tenkit

etmek yakışmaz.

Düşüncelerimi, görüşlerimi, teklif ve temennilerimi

çürütebileceğinizi sanmıyorum. Demagoji, safsata, çarpıtma yaparsanız, o başka.

Kaç sene oldu, çok galiz, çok yakışıksız, çok haksız, çok

seviyesiz bir üslupla saldırmıştınız. Size cevap vermemiştim. Sonra ne oldu.

Siz rezil oldunuz, büyük darbeler yediniz, zarara uğradınız. Ben size bir şey

yapmadım. Siz tokat ve sille yediniz.

Lütfen tenkit ederken âdil olunuz, insaflı olunuz,

hakkaniyetli olunuz.

Unutmayınız, benim gibi bir Müslümana düşmanlık ve zulm

ederseniz, Büyüklerimize hürmet etmeyen, küçüklerimize şefkat beslemeyen

bizden değildir hadisi sizi çarpar, zamanı gelince tokat yiyebilirsiniz.

***

YİRMİ yaşında üniversiteli bir gence: Size beş konuda

öğüt vermiş, bazı tavsiyelerde bulunmuştum. Bugünkü yaşınız, tecrübesizliğiniz

bunları aynelyakin anlamaya, kavramaya yeterli değildir. Söylediklerimi tutar

ve hayata geçirirseniz yararlı çıkarsınız, göz ardı ederseniz zarar edersiniz.

***

GERÇEK ve güçlü bir İslam mektebi (lisesi, koleji) açmak

için neler lazımdır: (1) Para, sermaye lazımdır. Bu bulunabilir. (2) Ehliyetli

ve liyakatli bir müdür lazımdır. Böyle bir zatın bulunması imkansız değildir ama

çok zordur. (3) İdareciler, pedagoglar, rehberler, psikologlar lazımdır.

Hepsinin çok kaliteli ve dış ülkelerde ihtisas yapmış, dünya çapında

eğitimciler olması gerekir. (4) Çok güçlü din, edebiyat, tarih, felsefe

öğretmenleri olması gerekir. Din hocaları yurt dışındaki İslam

üniversitelerinden icazetli olacak. Edebiyat ve tarih hocaları dünya çapında

olacak. Felsefe hocasının İngilizce ciddî kitapları yayınlanmış olacak Böyle

öğretmenler bulunabilir mi (5) İlk sene 150 öğrenci alınacak. İşte en zor iş

bu süper zeki, süper ahlak ve karakter sahibi öğrencileri bulmaktır. Zorun

zoru

***

VATANDAŞ işsiz kalmış, geçimi çok zorlaşmış, ailesine

ekmek parası bulabilmek için seyyar satıcılık, işportacılık yapmaya başlamış.

Kıyıda köşede bir şeyler satacak da, ekmek parası kazanacak Birileri bu

zavallı vatandaşlara çok acımasızca muamele ediyor. Bazen tekerlekli

arabalarına, mallarına el koyuyorlar. Dövülenler oluyor. Hattâ cinayet bile

işlenebiliyor. Bu konuda merhametli ve anlayışlı olunmasını tavsiye ediyorum.

Allah ticareti helal, ribayı haram kılmıştır. Helal ticaret yapanlara gaddar ve

acımasız şekilde, sanki düşmanmış gibi muamele edilmemelidir. Geçen sene, suçu

seyyarlık olan bir zavallıyı bu birileri o kadar dövdüler ki, adamcağız komaya

girdi. Seyyarlarla, işportacılarla mücadele edilirken adaletten, insaftan

ayrılmamak gerekir. Kimsenin âhı kimsede kalmaz. Bazı suçlara göz yummak, bütün

hıncını seyyar satıcılardan, işportacılardan almak adaletsizliktir, eşitlik

prensibine aykırıdır.

***

Fazla bir faydası olacağını sanmıyorum ama yazmaya devam

ediyorum. Faydası olmuyor diye terk edersem, vazifemi yapmamış, vebale girmiş

olurum. Vazife vazifedir, elimde imkan ve fırsat olduğu müddetçe yerine

getirmem gerekir. Yazdıklarımın çoğu, iki kere iki, eder dört kabilinden kesin

bilgilerdir, zaruriyat-ı diniyeden konulardır. İnşaallah bunları ihlasla

yazabiliyorumdur. İnşaallah binde bir kişiye bir şeyler anlatabiliyorumdur.

***

İstanbul un büyük camilerinden birinin dış bahçe

pencerelerine Camii avlusunu ve bahçesini temiz tutunuz diye levhalar

asılmış. Camii değil, cami yazılması gerekirdi. Eğitim ve kültür o kadar düştü

ki, cami ile camii arasındaki farkı bile ayırt edemiyoruz. Diyanet in camilere,

Türkçe imla hatası içeren yazılar asılmasını önlemesi gerekir.

***

Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cemaatin bir

kısmı mâbedi terk ediyor, bir kısmı sünnet ve zuhr-i âhir namazı kılmaya

başlıyor. İşte bu esnada biri Muhterem cemaat camiye yardım, Kur an kursuna

yardım diye bağırarak yardım topluyor. Yakındaki vatandaşlar huzur içinde

namaz kılamıyor. Cami içinde böyle yardım toplamak, cemaati rahatsız etmek çok

sakıncalıdır ve edebe aykırıdır. Kaldı ki, kanunlarımız makbuzsuz hesapsız

kitapsız bağış toplanmasını yasak kılmaktadır. Diyanet bunlara niçin mani olmuyor

Niçin makbuz vererek para toplanmıyor

***

Fakir öğrencilere barınmaları için yurt hizmetleri

vermek, bu yurtlarda akşam yemeği ikram etmek, bazı öğrencilere burs dağıtmak,

ne kadar iyi ve güzel üç hizmettir. Lakin bir genç yurtla, yemekle, bursla kemal

bulmaz, iyi yetişmez, vasıflı Müslüman ve insan olmaz. Burs, yurt, yemek

verdiğimiz öğrencilere, ehliyetli üstadlar tarafından ilim, irfan, edep, genel

kültür dersleri verilmesi zarurettir, farzdır. Üniversite eğitimi genellikle

son derece yetersizdir. Gençlerimize alternatif eğitim verilmelidir. Yurtlarda

kalan öğrenciler mutlaka Osmanlıca okuma ve yazma öğrenmeli, islamî bir sanat

öğrenip ürün vermeli, edebiyat tarih felsefe sanat kültürüne sahip olmalıdır.

En önemlisi: Çok sağlam, çok doğru din ve ahlak kültürü edinmelidir. Aksi

takdirde vasıflı olamazlar, iyi insan iyi Müslüman olarak yetişemezler. Lütfen

onların çorbalarına ilim, irfan, hikmet, genel kültür, İstanbul görgüsü ve

nezaketi, mimarlık ve şehircilik, edebiyat ve sanat, fıkıh ve (Şeriata mutabık)

tarikat ve tasavvuf çeşnileri ilave edelim. Bütün gençlerimize Mecellenin

kavaid-i külliyesini okutup ezberletelim.

17.11.2015