Günümüzde ne kadar batılılaşmalıyız tartışması yapan ve

birbirini izleyen zihniyetlerin dün çözüm olarak sundukları şeylerin bugün

sorun olması biz e olan uzaklıklarındandır. Bu uzaklığı isimlendirmenin adı

her dönem değişmiştir. Kültür, uygarlık ve kimlik gibi renkli kavramlar, bu

ötekileştirmeyi renklendirmekten başka bir işe yaramamış olması da bunun bir

göstergesidir. Bu yüzden de biz i tanımayanların yaptığı tek şey:

ötekileştirmek olmuştur.

Ötekileştirmeye son vermek için önce biz i yeniden

keşfetmeliyiz. Bu keşif yolculuğunda biz , siz in karşıtlığı değildir. Biz i

belirginleştiren en önemli özellik; orta (vasat) ümmet olma ve bunun modelini

kurarken doğu-batı ayrımını değil, zarar-fayda ayrımını esas almaktır. Bu

yönüyle biz, sahip olmaya değil, emanet i sahibine teslim etmeye

odaklanırız. Bu noktada, bu topraklarda 1000 yıllık tarihsel / kültürel /

içtimai geleneği iktisadî model olarak benimser ama aynı zamanda dönüştürürüz.

Asıl pastanın büyük olduğu gerçeği, görebilenler için

gözler önüne serilmiştir. Görece refahı yakalayacak bir hayat tarzı sunmak

yerine büyük resmin görülmesini sağlayan ve sisteme midesinden bağlı olanları

bağımlı olmaktan kurtaran yeni bir iktisadî siyaset tasavvuru , 1969 yılında

başlatılan Milli Görüş hareketiyle ortaya konmuştur. Bu hareket Anadolu dan

başlasa da Japonya için de milli bir görüştür. Bu görüş, devlet şiddetini

benimsemediği için defalarca kapatılmış, 28 Şubat ı yaşamıştır. Yine de üreten

adamın geçimliğini bozmak pahasına dayatılan kentleşmeyi, yaşanabilir şehir

anlayışıyla dönüştürmüştür.

Üstelik bu hareket, İslamcılık iddiasında bulunmadan,

bir batılılaşma ideolojisine kurban edilmeden, kalkınmanın ve ilerlemenin

gerçek çerçevesini çizmiştir. Hem söylemleri (önce ahlak ve maneviyat, yeni bir

dünya) hem de eylemleri (Adil Ekonomik Düzen, D-8) ile sömürgeci anlayış

karşısında çaresiz kalmamış, bilakis sömürüsüne onay vermeyecek yeni bir

zihniyeti beslemiştir. Batılı endüstriyel toplumun kıyamete kadar

yürüyemeyeceği, teknolojisiyle çökmeye yüz tuttuğu bir dönemde savunma değil

mücadele (cihad) anlayışını söylemden eyleme dönüştürmek ancak biz im

yapacağımız bir işti ve yapıldı.

Ancak, her iyi ve güzel şeyin bir kötü kopyası ve taklidi

yapıldığı gibi, bu anlayış da kopyası yapılarak perdelenmeye çalışılmıştır.

Oyunun son perdesi aralandığında gerçekle sahte ortaya çıkacaktır. Şimdi bize

düşen bu mirası kopyalarından ve kuklalarından arındırarak yola devam etmektir.

Çünkü; akıl ve inanç sahibi insanlar, kınayanın kınamasından korkmadan hak

bildikleri yolda her zaman yürürler. Temel esasları güncel metodlara

dönüştürmek, bu açıdan bizi biz yapan en temel değerdir.

Bunun içindir ki; bati ideolojilerinin uzantısı olmak

yerine kendi olmak derdini taşırız. Bunun için de kendi sanayi kalkınmasına,

kendi teknolojik yapılanmasına, kendine göre bir modernleşmeye yönelik

fikirlerimiz, görüşlerimiz, metodlarımız ve çabalarımız vardır. Biz ce; bir

ülkede işçi / köylü / zanaatkar / emekçileri önceleyen kentleşmeye dirençli

tezlerle muhalefet edilmesi yerine, emek / alınteri / adalet ve hakça bölüşüm

içeren fikir ve pratiği dengeleyen bir odak çalışma olmalıdır. Ancak bu

çalışmalar milli olabilir ve kutuplaşmayı besleyen fraksiyonlara karşı

bütünleştirici bir adres, güvenilir bir liman kalabilir.