Müslüman imha/yok etmekle değil; ihya etmekle sorumludur.

İçinde bulunduğu parti, STK, oluşum hangisi olursa olsun; ıslah ve ihyadan yana

olmak durumundadır. Çünkü onların ahirete imanları bunu beraberinde getirir.

Islah ve ihya için şimdiki deyimle bir vizyon ve ufuk sahibi olmak; İslami

deyim ile ise feraset sahibi olmak şarttır. Feraset: Düşüncede tutarlı olmak,

bir şeyde düşünerek davranmak ve basiretli hareket etmek, bir şeyin gerçek

mahiyetini görebilmektir.

Islah (onarmak/iyileştirmek) ve ihya etmenin potansiyel

muhatabı; insan ve çevredir. Ama öncelikle insan ki en yakından başlayıp yerel

ve küresel anlamda tüm insanlardır. İnandığımız değerler yani bizi Müslüman

kılan değerler bizden bunu istiyor. Ancak tarih boyunca insana ve çevreye karşı

olan bu sorumluluğu kuşanmanın önünde birçok engel olmuştur.

Bu engellerin başında; ırkçılık, mevki makam tutkunluğu,

para ve şöhret ya da kayıp etme korkusu gelmektedir. Akıllı bir insan Türkiye

dâhil, tüm İslam coğrafyasında sorunların ana kaynağını bu sayılanlar

oluşturduğunu görecektir.

İslami değerler fitne ve fesattan uzak, ahlak ve adalet

merkezli bir duruşu bağlılarından istemektedir. Velev ki bu duruşun karşısında

baba ve anne dâhil en yakınları da olsa; Kur an ayetleri Ey inananlar!

Babalarınızı, kardeşlerinizi küfrü imana tercih ediyorlarsa dost edinmeyin. Sizden

onları kim dost edinirse doğrusu kendine yazık etmiş olurlar. De ki:

Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz

mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce

Allah tan, Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise,

Allah ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık kimseleri doğru yola

eriştirmez.

 Bu gerçeklerden

hareketle ahiret gününe inandığını söyleyen ve ben Müslümanlardanım diyen

kimselerin; pasif veya aktif içinde bulundukları oluşumları gözden geçirmeleri

gerekmektedir. Özellikle ülkenin ve ümmetin geleceğini yakından ilgilendiren

bir zaman diliminde; bu sorumluluk daha da öne çıkmaktadır.

Türkiye örneğinden hareket edecek olursak; HDP içerisinde

ahirete inandığını söyleyen ve bu anlamda bireysel davranışlarını sergileyen

vekil/parti mensubu insanların varlığı söz konusudur. HDP PKK nın siyasi

uzantısında varlığını sürdüren bir parti. PKK nın ideolojisi kendi tüzük ve

ifade biçimlerinde görüldüğü üzere; Ahiretle ilgisi olmayan yani dinden uzak

bir ideolojidir. HDP aynı zamanda Marksist Leninist tüm oluşumları ve ahlaki

olmayan tüm yapılanmaları (eşcinseller gibi) bünyesinde taşıyan bir

yapılanmadır. HDP bir Hılful-Fudul da değildir.

Nasıl olur da hedefinde ulusçu ve seküler devlet bulunan

ve asla ümmetin derdini kendisine konu yapmayan bir organize içinde yer

alabilir; ahirete, tarihe ve çevreye karşı sorumlu bir insan. Sorumlu/inançlı

bir kimsenin ıslah, ihya ve değiştirmek gibi bir rolü olmalıdır; değişen ve az

bir pahaya kutsal değerlerini satan değil.

Bu çağrı ya da tebliğ herhangi bir siyasi oluşuma değil;

hakka ve hakikate bir çağrıdır. Feraset yani sorumluluk!