Dört özgürlük üzerinde, yani insanların, ticari malların,
paranın ve iş gücünün serbestçe dolaşımı üzerinde kesin bir mutabakata
varılmış. İsteyen Kıbrıslı Rum, adanın istediği bölgesine özgürce
yerleşebilecekmiş, iş kurabilecekmiş, yerleştiği bölgede yeterli oy alabilirse
o devletin (Rumlar eyalet demeyi tercih ediyorlar) meclisine girebilecekmiş, hatta
bakan bile olabilecekmiş. Hayalin bu kadarına da pes doğrusu! Kıbrıs Türk
Kurucu Devleti Meclisinde Rum milletvekili ve Kıbrıs Türk Kurucu Devleti
Hükümetinde de Rum Bakan, örneğin Rum Savunma Bakanı olacakmış. Buna
Kantara nın keçileri bile güler.
Rumları temsilen müzakereler katılan ve isteklerini dile
getiren, arada yalan beyanlar da veren Anastasiadis in hayal gücünün sınırı
yok. Kendilerini adanın mutlak hâkimi sanıyorlar ve biz Kıbrıslı Türklere nefes
almayı bile lütfetmek gücüne sahip olmayı hedefliyorlar.
Anastasiadis e göre müzakerelerde çıbanbaşı olan
sorunların üçte ikisi çözülmüş ve üzerinde mutabakata varılmış, geriye kalan
üçte bir ise basit konulardan oluşuyormuş, çözüm an meselesiymiş.
Çözüm an meselesi olmasına an meselesi ama niye 2018 den
evvel de çözüme ulaşılamazmış pek de anlayamıyorum. Anastasiadis zaten bilinen
bir alkolik. Güne viskiyle başlar, aralarda kahve veya çay yerine viski içer.
Öğleyin tarzını değiştirir ve yemekte kırmızı Limasol şarabı içer. Öğleden
sonra biraz kestirdikten sonra çalışmaya gene viski ile başlar. Akşam tercihi
Kıbrıs konyağıdır. Kışın sıcak sıcak ya VSOP e içer ya da 31. Çoğu zaman
dalgadadır Anastasiadis.
Bu nedenle de hem müzakerelerin çözüme çok yaklaştığını
söyler, hem de 2018 den evvel çözüm olmaz der. Kayıp şahısların KKTC deki
askeri bölgelerde aranması için talepte bulunur, Kıbrıslı Türklerin bir bizim
askeri kampta, bir sizin askeri kampta kazı yapalım önerisi karşısında da
yaygarayı basar, Kıbrıslı Türkleri AB ye ve BM ye şikayet etmekle tehdit eder.
1977 yılında Denktaş ile Makarios arasında
gerçekleştirilen I. Doruk Anlaşması nda, üzerinde mutabakata varılan ve son 39
senedir BM nin Kıbrıs müktesebatının temelini oluşturan iki Kurucu Devletten
(Eyaletten) oluşacak Federal Devlet kavramını kendi kafasına göre değiştirmiş
Anastasiadis. Dalgadaki kafası, dünya devletler tarihindeki örneklerde olduğu
gibi iki Kurucu Devletin (eyaletlerin) yeni bir Federal devleti oluşturacağına,
önce Federal Devletin hayata geçeceğini sonra da bu Federal devletin iki kurucu
devleti veya bölgeyi veya da eyaleti sonradan oluşturacağını söylemekte.
Kıbrıslı Türkler ellerinde tuttukları toprakları kesin
olarak iade edecekler ama biraz oyalanmaları ve sevinmeleri için de bu iade
süresi 8760 saat gibi binlerle telaffuz edilebilen çok uzun bir zaman dilimi
olacak.
Ve en önemlisi de dönüşümlü başkanlığı asla kabul
etmediğimiz için Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman, Kıbrıslı Rumların çoğunluğunu
oluşturduğu yeni devletin Cumhurbaşkanı olamayacak. Bu bizim kırmızıdan da
öteye, kırmızı değil kızıl çizgimiz dir diyor Anastasiadis.
Türkiye nin Garantörlüğünün kaldırılması ve Türk
askerinin tümden adadan ayrılması konusu ise Anastasiadis in cebindeymiş. Adeta
çantada keklikmiş bu konu ve daha şimdiden halletmiş. Müzakereler biter bitmez,
AB nin baskısı ve düzenbazlığı sayesinde Türkiye, Kıbrıslı Türklerin kurucusu
ve ortağı olduğu 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti üzerindeki Garantörlüğünden
vazgeçecekmiş, hem de Türk Silahlı Kuvvetleri, yeni devlet ilan edilir edilmez
pılısını pırtısını toplayıp gidecekmiş, yerine de 1964 yılında yaptıkları gibi
kruvaziye gemilerle, karı koca kıyafetinde ve rolünde Yunan askerleri
gelecekmiş, kimseye çaktırmadan...