Türk sineması neden açmazda Kuşkusuz bunun bir çok sebebi var Sinemadan kazandığını sinemaya yatıran, ürettiği filmlerle dünyanın her bölgesinde milyonlarca seyirciye, milyonlarca dolarlık hasılata ulaşan Hollywood, ürettiği her şeyi çapraz pazarlama sistemiyle ve serbest rekabetin acımasız ticari yöntemlerini kullanarak devasa bir sektör olmayı başarmış durumda. Bir zamanlar yılda 200 filmin çekildiği Türk sineması ise, finansman sıkıntısı başta olmak üzere, bir çok problemle boğuşmak zorunda. Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığımız bir yazımızda Türk sinemasının en büyük probleminin prodüktör üretememe sorunu olduğunu ifade etmiştik. Sinemayla ilgilenecek insanın öncelikle ticari kaygı taşımaması, çekilecek filmin "gişe başarısı" endişesi olmadan üretilmesi gerekir. Bugün hiçbir yatırımcının sinemaya para yatırmamasının temelinde, ortaya konulacak ürünün kendini bile amorti edememesi kaygısı yatmaktadır. Kıt kanaat bütçelerle çekilen filmlerin castları ise, piyasada iş yapabilecek, reytingi olan sanatçılarla doldurulmaktadır. Aynı yüzlerin, aynı isimlerin, aynı kadroların seyircinin karşısına çıkmasına yol açan bu kısır döngü, üretilen yapımların da gişe başarı şansını ortadan kaldırmaktadır.
Öte yandan Türk sinemasının son yıllarda yaşadığı en önemli kısırlık, senaryo alanında yaşanmaktadır. Bir zamanlar "zengin kız, fakir oğlan-zengin oğlan-fakir kız" eksenindeki fotokopi senaryolarla günü idare eden sinemamızda, son yıllarda özgün bir eser ortaya konulamamıştır. Sinemadan para kazanmak isteyen yapımcılar, hala ekranlarda dönüp duran filmlerin devamlarını çekerek durumu idare etmeye çalışmaktadırlar. Televizyon ekranlarında binlerce kez izlediğimiz Hababam Sınıfı filmlerinin genç versiyonunu bu gözle değerlendirmek gerekiyor.
Sinema sektöründe yaşanan senaryo kıtlığına en çarpıcı örneği, bugünlerde çekilen iki filmle verebiliriz. Mehmet Ali Erbil in başrolünde oynadığı Keloğlan ve Beyazıt Öztürk ile Haluk Bilginer in oynadığı Karagöz-Hacivat filmleri, Yeşilçam ın tarihten medet umar hale düştüğünün en çarpıcı ispatı. Görünen o ki, Türk sineması da son yıllarda tarihi filmlerle müthiş gişe başarısı sağlayan Hollywwod a bu yapımlarla nisbet yapmaya çalışıyor.
Peki bu filmler Türk sinemasının geleceğine yatırım amacı taşıyor mu Hiç zannetmiyoruz Hemen her platformda, ülkemizde çekilen filmlerimizin uluslararası arenada başarı sağlayamadığından, milyonlarca seyirciye ulaşamadığından şikayet ediyoruz Oysa, sinemanın özgün diliyle çekilen filmlerimize bile gerekli ilgiyi göstermiyoruz Geçtiğimiz yıllarda sinema alanında hiçbir kategoriye konulamayacak Cem Yılmaz ın Gora sı milyonlarca kişiye ulaşırken, sinemanın en itibarlı ödüllerini toplayan Ahmet Uluçay ın Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmi ise maliyetini bile zor kurtardı.
Starımız yok, senaryomuz yok, gerçek filmlerimizin seyircisi yok .
Bu kafayla Türk sineması kurtulur mu
Zor dostum, zor