Gerek günlük yaşamımda gerekse terapi desteği vererek
psikolojik danışmanlık yaptığım kişilerde karşılaştığım bir durumu paylaşmak
istiyorum sizlerle bugün. Umarım ilginizi çeker.
Ben insanlardan çok fazla olumsuz etkileniyorum Mehtap
Hanım...
Çevremdeki insanlar beni olumsuz etkiliyor. şeklinde
cümleler duymak, terapi seanslarımın kaçınılmazıdır. Herkes birilerinin
kendisini olumsuz etkilediğinden yakınıyor. Üstelik çalışan çalışmayan, kadın
erkek, işçi, memur veya üst düzey yönetici, fark etmeksizin aynı şikâyet.
İşin ilginç yanı herkes buna benzer durumdan şikâyet
ediyor; ancak bu durumu değiştirmek için en ufak girişimde bulunmuyor.
Düşünüyorum da, birilerinin sürekli beni olumsuz etkilediğini düşünseydim,
yakınmaktan öte harekete geçiren yöntemler uygulardım. Ve terapilerde buna benzer
yöntemler öğreniyorum danışanlarıma.
İşin sırrı şu: Ayna nöronlarımız var bizim. Ya biz
karşımızdakine benzeriz ya da karşımızdaki bize.
Yani ya o beni etkileyecek ya da ben onu! Bu ilkeyi
yakalayamayan kişiler hayatı yaşamaz adeta savaşırlar.
Savaşmadan yaşamanın yolu; içimizle dışımızı birbirine
uygun hale getirmekten geçiyor. Özümde iyi insanım, bakmayın böyle bağırıp
çağırdığıma. davranış modeli, insan hayatını zorluyor bence. Çünkü insanlar
bildiğiniz savaşa giriyor, yani karşısındaki aslında iyi mi kötü mü
anlayamıyor. Onun dışarıdan gösterdiği dengesiz tavırlarına göre mi karar
versin, yoksa farklı zamanlarda takındığı iyi niyetli tavırlarına mı Demek
istiyorum ki; birbirimizin kafasını karıştırıp duruyoruz. Biz yapmazsak bu
hatayı, muhataplarımız yapmış oluyor.
İnsanın içindekiyle dışındaki dengeli olunca su gibi
olur, arı ve duru.
Her insan mutlu olmak ister
Sevilmek, ön planda olmak ister. Tanınmamız ve kabul
edilmemiz için kendimizi olduğumuz gibi yansıtmamız gerekir. Bir öyle bir böyle
davrandığımızda muhatabımız bizi anlayamaz. Düşünün ki aslında çok iyi bir
insansınız; ancak çok aksi bir görüntünüz var. Dışarıdan bakılınca aksi
yönünüze göre mi karar versinler, içinizdeki iyiyi keşfetmek için çabalasınlar
mı Veya içinizde bir iyi olduğunu anlayabilecekler mi
Günlük yaşamımızın bir parçası haline gelen dengesiz
davranış şekillerimiz ve kendimizi doğru olarak ifade edemememiz, iletişim
çatışmalarına neden oluyor, aramızda olanlar hayatı paylaşmak olmaktan çıkıyor
ve savaş alanına dönüyor.
Duygularımız, tercihlerimizi belirliyor. Oysa aklımızın
ve düşünce gücümüzün elini bırakmayan duyguların bizi yönlendirmesi gerekir.
Sadece duygularıyla hareket eden, günün gelip geçici etkileriyle geleceğini
belirlemeye çalışan kişilerin mutlu olmadıklarını görüyorum. Duygularla hareket
eden kişi herkes tarafından kolaylıkla yönlendirilir. Kendi seçimi zannettiği
tercihlerin çoğunda ileriki yıllarında pişmanlık yaşar. Aklının ikna olduğu,
kalbinin onayladığı seçimler uzun vadede insanları daha çok mutlu eder. Böylece
savaşa dönmeyen, yaşam sevinciyle dolu ömürler sizinle olur.
Birilerinin tavır ve davranışlarından çok etkilendiğinizi
düşünüyorsanız, kendi seçim ve tercihleriniz hakkında yeterince iç görü sahibi
olamadığınızı bilmelisiniz. Genellikle nevrotik ve mükemmeliyetçi yapılanması
olan kişilerin yaşadığı bir zorluktur bu. Birileri beni beğenecek mi, her
söylediğim onaylanacak mı, düşüncelerim kabul görecek mi, insanlar hakkımda
olumlu şeyler hissedecekler mi vb düşünme modeli, kişiyi başka kişilerin bakış
açılarına karşı zafiyet içinde bırakır. Kendileri gibi olmayı değil,
kendilerinden beklenen kişi gibi olmayı yaşarlar. Bir süre sonra
sıkıldıklarında yaşadıklarını değil, adeta hayatla savaştıklarını fark ederler.
Savaşmak zordur
Yaşayıp gitmek kolaydır.
Olanı yaşamak, olduğu kadarıyla yetinmeye çalışmak, daha
iyisi için çabalamak elbet; ama kendimizi kendi zihnimizde demoralize etmeden
geliştirmek iyidir.
Her sabah uyandığında aynada ilk kendisine gülümseyen
kişi olmak ne kadar kıymetlidir.
Olmayanlar için üzülerek gün yaşamak yerine, olanla
yuvarlanıp gidebilmek örneğin.
Birilerinin sizi etkileyip etkilemediğine kafa yoran
bünyeniz, kendi iç isteklerini görmeye çalışsa ne iyi olur aslında.
Çevrenizdeki herkese benzemek yerine, içinizdeki kimseye benzemeyen yanınıza
gülümseseniz Birileri sizi etkilerken, diğer yandan başka birilerini de sizin
etkilediğinizi görebilseniz
Birilerine benzemek veya kimseye benzememek değil ki
mesele. Kişi vardır benzemek isteriz bazı yanlarına, kişi vardır o bize
benzemeye çalışır. Önemli olan kendimiz kadar olduğumuzu fark edebilmek ve bizi
biz yapan yanlarımızı, olabilecek en hoş şekillerde geliştirmeye gayret
etmektir.
O meşhur eser.... Benzemez kimse sana, tavrına hayran
olayım...
Hepimizde hayran olunacak bir taraf mutlaka vardır.
Sevgiler..