Günümüz için şaşırtıcı bulunsa da, geçmişte Ramazan

hazırlıkları sadece ev temizlemekle ve erzak taşımakla sınırlı değildi.

Geçtiğimiz asırlarda Ramazan gelmeden önce halkın bu

kutsal ayı rahat ve huzurlu bir şekilde geçirmesi için hükûmet tarafından

birtakım tenbihnameler neşredilirdi. Ramazan günlerinde ve gecelerinde bu aya

hürmeten evlerin, sokakların ve dükkânların temizliğine normal günlerden daha

ziyade itina gösterilmesi, padişahın şehri ziyaretlerinde nasıl davranılacağı,

seyir yerlerine hangi gün kimin gidebileceği, kadınların arabalı arabasız

gezintilerde uyması gereken kurallar ve sosyal hayatın düzenini bozacak

hareketlerden ve tavırlardan kaçınılması bu tenbihnamelerle açık bir şekilde

halka duyurulurdu. Bu tenbihnameler, eski hayatın nasıl bir kayıt ve nizam

altına alındığının ayrıca önemli bir göstergesidir.

Sultan II. Mahmud, Sultan Abdülmecid ve Sultan II.

Abdülhamid dönemlerine ait tenbihnamelerde, toplumun huzuru için yapılması

gerekenler ihtar edilmiştir.

1847 tarihli bir tenbihnamenin kadınlarla ilgili kısmı,

günümüz için yeterince ironi yüklüdür:

Çarşı içinde ve sair mahallerde taife-i nisa bir şey

almak için tuhafçı vesair dükkân ve mağazaların içine girmeleri memnu

olduğundan kadınlar alışveriş edecekleri dükkânların dışarısında durup alacağı

şeyi alalar. Bunun hilâfına hareket görülürse hem kadınlar ve hem de

dükkâncılar tedip olunur.

Bir de Boğaziçi ve İstanbul ve Üsküdar seyir yerlerinde

kadın erkek karma karış oturup hilâf-ı edep şeyler vukuu istihbar olunduğundan

bu uygunsuzluğun men i için her cinse mahsus seyir günleri tayin ve tahsis

olunmuştur. Şöyle ki Boğaziçi nde kadınlar Cuma günlerinde yalnız Küçüksu ve

Göksu ya gidip başka hiçbir seyir yerlerine gitmeleri memnudur ve cuma günüyle

Pazar günlerinden maada kadınların sair Boğaziçi seyir yerlerine gitmeleri caiz

olup fakat erkek bulunduğu halde gayet edibane ve erkekler dahi yoluyla hareket

edeler ve Cuma günü dahi erkeklerin zikrolunan Göksu ve Küçüksu ya gitmeleri

yasak olup sair seyir yerlerine gidebilirler ve Üsküdar taraflarının seyirleri

pazartesi ve Perşembe günlerinde yalnız taife-i nisaya mahsus olup erkek

gitmesi memnudur ve bu iki günden başka dahi kadınların bu Üsküdar seyir

yerlerine gitmeleri caiz değildir. İstanbul tarafında dahi Cuma günlerinde

Kâğıthane kadınlara ve Çırpıcı ve Veliefendi çayırları erkeklere mahsus olup

bir takımının gününde öbürünün gitmesi memnudur ve umumen pazar günlerinde

kadınların seyir yerlerine gitmeleri men olunmuştur. Boğaziçi nde Kalender nâm

mahalde ve Maslak dedikleri yerde sair seyir yerleri gibi her cinse ayrı

mahaller olmadığından ve buralara ehl-i İslam kadınlarının her ne günde olursa

olsun azimetleri caiz olmayacağından eğer hilâfında hareket görülürse

haklarında tedibat-ı şedide icra olunacaktır. Ramazan-ı şerifte kadınlar

sokakta ve eyyâm-ı sairede seyir yerlerinde onbirden sonraya kalmayıp vaktiyle

yerlerine avdet edeler. (Bkz. Takvim-i Vekayi, nr.247,sene 1263(1847) akt.

Özlem Olgun (Haz.), Ramazan Kitabı, Kitabevi, İstanbul 2001, s. 9-20)

Bugünde toplumumuzun hiç olmazsa o bir aylık sürede,

Ramazan ayı hürmetine bari daha adab ve edebi kuşanmaları hususunda bir fermana

ne kadar ihtiyaç bulunmakta

Son olarak,

- Hoş geldin, safa geldin,

- Ya şehr-i Ramazan!

Ramazan ayının bütün İslâm dünyası ve insanlık âlemine

hayırlara vesile olması dileğiyle