Pensilvanya ile ilgili yazı yazmamaya karar vermiştim ama gelişmeler karşısında kafamda oluşan bazı sorulara cevap aramadan da edemiyorum. Medyaya her gün bir işadamına geçmişte komplo kurulduğu, bu komplo sonucu kendilerini hapiste buldukları şeklinde haberler yansıyor. Komplonun sebebi ise önceleri istenen yardımları yaptıkları ama daha sonra rakamlar büyüyüp altından kalkılamaz hale gelince komplo ile karşı karşıya kaldıkları bizzat işadamlarının ağzından dile getiriliyor. Hemen belirteyim ki bu haberlerin doğru olmaması dileğimdir. Bunların biri bile doğru ise sahipsiz bir memlekette yaşadığımızı ispata yeterlidir. Çünkü belli ki istenen paraları birtakım işadamları kendilerini vermek zorunda hissetmişler. Belki başlangıçta bu paralar hayır işlerinde kullanılsın diye gönüllü verilmiş, ama isteklerin arkası kesilmeyince ve güçleri aşan rakamlar istenmeye başlayınca direnmek zorunda kalmışlar, direnince de kendilerini cezaevinde bulmuşlar. Gazetelere yansıyan haberler bu yönde. Meseleyi gazetelere yansıyan şekli ile doğru kabul edersek, bugün bülbül gibi şakıyan, uğradıkları komployu bütün detaylarına kadar anlatanlar o günlerde bu cesareti niçin gösterememiş Bugün kendilerinden zorla para istendiğini, vermeyince komplo ile tehdit edildiklerini, hatta bu komplo sonucu cezaevine düştüklerini, milyonlarca dolar zarara uğradıklarını açıklayanlar acaba o günlerde kendilerini dinleyecek bir muhatap mı bulamamışlardı Bu gün yapılan açıklamalar geçmişte ilgililere iletilebilseydi belki işler böylesine dallanıp budaklanmayacak, işin önü yıllar önce kesilmiş olacaktı. O günler dertlerini anlatmaya çalıştılar da muhatap bulamamış ya da buldular da dertlerine çare olunmamış ise o zaman ortaya başka suçlularda çıkıyor demektir. Devlet her türlü haksızlığı önlemek, ülkede adaleti tesis etmek için vardır. Eğer devlet organları bunu sağlayamamış, ülke bir örgüt ya da grubun elinde kalmışsa o zaman sorun çok daha vahim demektir.

Bu arada Başbakan Erdoğan da 12 yıl birlikte hareket ettiği ama bugün mücadeleye soyunduğu Pensilvanya’dan söz ederken öyle cümleler kuruyor ki böylesine güçlü bir örgütün bu gücü nereden aldığını sormak ve bu sorunun cevabını hiç olmazsa bugünlerde millet olarak bulmak durumundayız. Mesela, Başbakan’ın 25 Mart tarihli gazetelerde yer alan şu cümlesi karşısında irkilmemek mümkün değil: “Pesilvanya, CHP, MHP, BDP ve bir kısım medyayı kiraladı. Bazı işveren çevrelerinin şantajla elini kolunu bağladı.”

Başbakan’ın çizdiği tabloya bakıp da böylesine geniş bir çevreyi hangi yolla olursa olsun kontrolü altına almayı başaran yapının bu gücü nereden ya da kimden aldığını araştırmak gerekmez mi Özellikle de Başbakan Erdoğan’ın böylesine güç yüklediği bir örgüt hususunda toplumu bilgilendirmesi, gücün kaynağını açıklaması gerekmez mi Olayın sadece milletten toplanan yardım paraları ile izah edilmesi bana fazlaca inandırıcı gelmiyor. Belli ki, paralel yapı içeride ve dışarıdaki örgütlenmede iç ve dış desteğe sahiptir. Bu gücü sadece örgütlenmedeki başarı ile izah etmek bana yeterli gelmiyor. Birtakım çevreleri şantajla kontrolü altına aldığını söylemek ve ardından da, “Ne yaparsanız yapın ininize gireceğiz” şeklinde tehdit savurmak kanaatimce sağlıklı bir yaklaşım değildir. Aslında 17 Aralık operasyonunun ardından yargı ve emniyette ciddi bir örgütlenme gerçekleştirildiği görüntüsü ortaya çıktı. Ancak, bu örgütlenmenin iktidar sahiplerinden birtakım hesaplar uğruna destek almadan gerçekleştirilmesi mümkün olmadığı gibi, yurt dışındaki yapılanma hususunda da ciddi bir dış desteğe ihtiyaç vardır. Bu dış desteğin adını koymak ve topluma açıklamak görevi iktidara aittir. Bazı gazetelerin CIA-MOSSAD bağlantılarına gönderme yapmaları yeterli değildir. Bu destekler netlik kazanmadan Pensilvanya’nın gücü konusunda yapılan açıklamalar abartılmış olacaktır.