KUR AN VE İLİM seminer çalışmalarımız devam ediyor

Önceki üç yazımız bu seminer çalışmamızdan derlendi. Bugünkü bu yazımızla

konuyu tamamlamış oluyoruz.

***

Eğer biz inanıyorsak, gerçekten inanıyorsak, Allah ne

diyorsa onu yapmalıyız.

Böyle yaparsak şöyle derler, şöyle yaparsak şöyle

derler diyerek çekinmeyeceğiz.

Çekinenlerin ve görevlerini yapmayanların durumu apaçık

ortada değil mi ..

Sermaye işte bu sayede ve bu tereddütlerden dolayı

dünyayı sömürmektedir.

Tekel sömürü sermayesi basını ve yayını yani medyayı ele

geçirmiş; o zalimlerin dillerine düşerim, basının diline düşerim diyerek

herkes korku içindedir.

Onun için kimse görevini yerine getirmemekte, adil

davranmamaktadır.

Bundan dolayı da zulmün her türlüsü ve zalim düzen

devam etmektedir.

Bunun tek ilacı vardır.

Mümin olanlar Allah ın ne dediğine bakarlar, medyanın ne

dediğine kulak vermezler, it ürür kervan yürür derler.

İtham edenler ispat edemedikleri takdirde kendileri o

suçu işlemiş gibi olurlar.

Kur an ın buradaki bu meselede havf kelimesini değil

haşyet kelimesini getirmiş olması bütün bu olayları açıkça ifade etmektedir.

Müşrikleri tehcir etmemek, saldıranları öldürmemek, kısas

cezasını kaldırmak, faizi ve zinayı serbest bırakma gibi olaylar hep haşyetten

ileri gelmektedir, havftan ileri gelmektedir.

Çağımızın en büyük âfetlerinden biri de basın yayın yani

medyadır. Basın yayın topluluğun gözü ve kulağıdır. Onlar görür ve bize

gösterir, onlar duyar ve bize duyururlar. Onların çarpık olması topluluğu

uçuruma götürür.

Yapılacak iş onları cezalandırmak ve haberleri yasaklamak

değildir.

Yapılacak iş sağlam gözlere ve sağlam kulaklarla onların

yerlerine oturmak, ondan sonra da yalancılara kulak vermemektir. Resmi

görevlilerin haberlerine inanmaktır. Onlardan haşyet etmemektir. Allah tan

haşyet etmenin manası budur, mümin olma böyle tarif edilmiştir.

Bu dünyaya imtihanı kazanıp cennete gitmek için geldik,

sınıfı geçmek için geldik. Allah rızası için, barış için, insanlığın emniyeti

için olanlar, sorgusuz yargısız cennete gideceklerdir. Onun için onlar kıyamet

gününü beklemeden cennettedirler.

İman etmek demek, malla canla Allah ın emirlerine uymak

demektir.

Küfretmek demek, iman edenlere karşı cephe kurma

demektir.

Sömürü sermayesi dünyayı yönetmek için tek düze kanunları

her ülkeye yaymaktadır. Maddi yardımları vaat ederek durmadan ürettiği zulüm

kanunlarını uluslara yaymaktadır. Böylece insanlığı tek düze bir topluluk

hâline getirme sevdasındadır.

Oysa Allah içtihat ve icma sistemleri ile bucak

seviyesinde şeriatlar oluşturulmasını istemektedir. İdam cezasının verilip

verilmemesini insanlık değil bucaklar karar verir, yapacaklarsa faizi onlar

mübah yapabilir.

Dünyayı yönetme yetkisi müminlere verilmiştir.

Âhirette de en yüksek dereceler onlar içindir.

Mü min olmak çok kolaydır ama çok da zordur. (12 ve 13.

sayfalardan derlenmiştir.)

***

Biz Adil Düzen , Adil Ekonomik Düzen çalışanları

olarak, 729. haftadan beri seminer çalışmamızı sürdürüyoruz... Geçen hafta 730.

seminerimizi de yaptık ve şimdi de bundan sonraki haftaların hazırlıklarını

yapıyoruz 47 yıl öncesinde başlayan ve özellikle son 15-20 yılda KUR AN VE

İLİM seminerleri adı altında daha da derinleşen bu çalışmalarımızla -olması

gereken seviyede- maalesef sadece Necmettin Erbakan Hocamız ilgilendi ve bütün

dünyaya duyurdu. Ey çağımızdaki ZALİM DÜZEN de hayat süren güzel insanlar; siz

de ADİL (EKONOMİK) DÜZEN ile ilgilenmeyi hiç düşünmez misiniz ..