Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim, hesap gününün hâkimi,
kullarına İslam ı bir nizam olarak gönderen Allah (c.c) a hamd ederim. Salât ve
selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ya, âline ve sahabelerine,
O na uyanlara, O nun yolundan giden müminlere olsun.
İnsanlar, yaratan, yaşatan, yöneten, adil bir düzenin
esaslarını kullarına bildiren Allah (c.c) a karşı ilahlık iddiasında bulunursa
belasını bulur. Çünkü Allah tan başka ilah yoktur. Şeriat hukuk demektir.
Allah ın şeriatı İslam dır. İslam beşer yapısı değil; Allah ın yapısıdır.
İslam a bağlanan toplumlar kurtulur. İslam dan ayrılan toplumlar helak olur. Bu
gerçeği akıl, ilim, tarih ve coğrafya ispat eder. İlk katil Kabil, Nuh (a.s) un
kavmi, Nemrut, Ad ve Semud Kavmi, Medyen
halkı, Lut Kavmi, Firavun ve Hanedanı Allah ın ilahlığını kabul etmemişler,
gönderdiği İslam düzenine uymamışlar, kendi düzenlerini kendileri kurmuşlar,
yeryüzünde fesat ve bozgunculuk yapmışlar, bunun neticesinde mülkün tek sahibi
olan Allah, onları helak etmiştir. Çünkü mutlak güç sahibi olan Allah tır.
Allah (c.c) buyuruyor. Ali İmran 26: (Resulüm!) De ki: Mülkün gerçek sahibi
olan Allah ım! Sen mülkü dilediğine verirsin ve mülkü dilediğinden geri
alırsın. Dilediğini yüceltir, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin
elindedir. Gerçekten sen her şeye kadirsin. Allah, yeryüzünde salih kullarını
varis kılar. Yeryüzünde Allah ın bir lütfu olarak sorumluluk yüklenmiş şuurlu
toplulukların temel görevi, İslam nizamını yaşamak ve yaşatmaktır. Tarihte
ilahi ahkâmı yürütmeleri ve yeryüzünde adil bir düzen kurmaları için sorumluluk
yüklenmiş topluluklardan birisi de İsrail oğullarıdır. Allah (c.c) buyuruyor.
Bakara 83-84: Vaktiyle biz, İsrail oğullarından: Yalnızca Allah a kulluk
edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik
edeceksiniz diye söz almış ve İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın,
zekâtı verin diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp
gittiniz. (Ey İsrail oğulları!) Birbirinizin kanını dökmeyeceğinize,
birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Her şeyi
görerek sonunda bunları kabul etmiştiniz.
MUSA (A.S) VE BENİ İSRAİL
İsrailoğulları Hz. Yusuf (a.s) zamanından, Hz. Musa (a.s)
zamanına kadar yaklaşık beş yüz yıl Mısır da yaşadılar. 70 aile olarak
geldikleri Mısır da çoğaldılar ve yarım milyondan fazla bir nüfusa ulaştılar.
Bir dönem huzur içinde yaşadıkları Mısır da inkârcı Firavunlar döneminde zulme
uğradılar, horlandılar. Bugünkü Mısır Sisi yönetiminin, Müslüman Kardeşlere
yaptığını, O günlerde Firavunlar yönetimi, İsrail oğullarına yapıyordu. Allah,
onlara Hz. Musa (a.s) yı gönderdi ve onları Mısır dan çıkardı ve Firavun un
zulmünden kurtardı.
Orta doğuda ve Mısırda gerçekleşen olayların doğru
okunması Musa(a.s) ile İsrail oğullarının kıssasını, doğru okumaya bağlıdır.
Allah ın bir lütfu olarak Musa(a.s) nın asasını denize
vurduğu yerde, her bir boy için açılmış olan on iki kanaldan Sina ya geçen
İsrail oğulları, Firavun ve milyonluk ordusunun denizde boğularak helak
olduğunu gözleri ile gördüler. Bu olaydan sonra Musa(a.s), Yuşa b. Nun ile
Kalib b.Yufenna (a.s) komutasında on ikişer bin kişilik iki orduyu Firavunun
ülkesi Mısır a gönderdi. Allah (c.c), Mısır ın ulularını, başkanlarını,
komutanlarını ve askerlerini denizde boğmuş, arkada kadınlar, çocuklar ve
ihtiyarlardan başka kimse¬ler kalmamış, şehirler bomboş hale gelmişti. Bu iki
ordu Mısır ın bütün şehirlerini dolaştılar, buldukları malları ve hazineleri
ganimet olarak topladılar. Mısır a yeni bir yönetici atadılar ve Musa(a.s) nın
yanına geri döndüler. Artık İsrail oğulları için yeni bir dönem başlamıştı.
PUT İSTİYORLAR
İsrail oğulları kurtuluştan sonra inek heykeline tapan
bir kavimle karşılaştılar. Bu iş hoşlarına gitti ve Musa (a.s) dan kendileri
için de böyle bir buzağıdan ilah istediler. Kur an bize bu olayı şöyle haber
vermektedir. Allah (c.c) buyuruyor. Araf 138-141: İsrail oğullarını denizden
geçirdik, orada kendilerine mahsus birtakım putlara tapan bir kavme rastladılar.
Bunun üzerine: Ey Musa, onların ilahı gibi bize de bir ilah yap, dediler. Musa:
Gerçekten siz cahil bir toplumsunuz dedi. Şüphesiz bunların içinde bulundukları
(din) yıkılmıştır, yapmakta oldukları da batıldır. Musa dedi ki: Allah sizi
âlemlere üstün kılmışken, ben size Allah tan başka bir ilah mı arayayım
Hatırlayın ki, size işkencenin en kötüsünü yapan Firavun un adamlarından sizi
kurtardık. Onlar oğullarınızı öldürüyorlar, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı.
İşte bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardır. Musa(a.s) nın
uyarısı üzerine, İsrail oğulları bu isteklerinden vazgeçtiler.
ŞERİAT İSTEĞİ
Musa(a.s) İsrail oğullarına, Mısırda iken Allah ın
vaadine da¬yanarak, her şeyi anlatan ve içine alan bir Kitap getirmeyi vaat
etmişti. Allah, Firavunu ve milyonluk ordusunu helak edip İsrail oğullarını
düşmanlarından kurtarıp huzur ve barışa kavuşturduğu zaman, İsrail oğul¬ları
Musa(a.s) dan vaat edilen Kitabı ve Şeriatı istediler. Musa(a.s), Allah a dua
ve niyazda bulundu. Allah, Musa(a.s) ya, Tur dağına gelmesini, kendisine ibadet
ve niyazda bulunmasını, vahyetti. Musa(a.s), Tur dağına giderken yerine Harun
(a.s)u vekil bıraktı. Onlara Tur da otuz gece kaldıktan sonra dö¬neceğini
söyledi. Allah on gece daha kalmasını istedi ve orada kırk gece kaldı.
Musa(a.s) Tur dağına çıktı. Allah (c.c) O nunla konuştu. İsrail oğullarına
Kitap ve şeriat verdi.
ALTINDAN BUZAĞI VE SAMİRİ
Musa (a.s) ın Tur dağına çıkmasını fırsat bilen Samiri
harekete geçer. Samiri öküze tapan putperest birisiydi. Musa (a.s) peygamber
olunca ona iman eder gözüktü. Dışı başka içi başka münafık bir adamdı. Musa
(a.s), Tur dağında otuz geceyi tamamlamış ancak dönmemişti. Samiri otuz gün
dolduktan sonra, İsrail oğulları arasında dolaştı. Onların buzağıya tapma
eğiliminde olduklarını bildiği için onlardan, Firavun hanedanından emaneten
aldıkları ve helak olmaları üzerine kendilerine kalan süs eşyalarını istedi.
Getirdiler ve O na verdiler. Samiri de bu ziynetlerden böğüren bir erkek buzağı
heykeli yaptı. Onlara: İşte sizin İlahınız ve Musa nın İlahı budur, onu burada
unuttu ve aramağa gitti dedi. Harun (a.s) ile birlikte bulunan on iki bin
kişinin dışında bütün İsrail oğulları, bir benzeri daha görülmeyen bir sevgi
ile buzağıya tap¬mağa başladılar.
Harun (a.s) un bütün ikazlarına rağmen buzağıya tapmaya
devam ettiler. Allah, Musa (a.s) ya onların saptıklarını ve buzağıya
taptıklarını haber verdi. Musa (a.s) kızgın ve tasalı olarak kavmine döndü.
Onları azarladı. Onlar da kendilerini savundular ve ne yaptıysa Samiri yaptı
dediler. Musa (a.s) kardeşi Harun (a.s) dan hesap sordu. Harun (a.s) olayı anlattı. Musa (a.s) Samiriye yöneldi,
onu dinledikten sonra beddua ederek yanından kovdu. Samiri, tecrit edilmiş bir
şekilde helak olup gitti. Böğüren buzağı heykeli de ateşte eritilip toz haline
getirildikten sonra denize atıldı. İsrail oğulları zoraki olarak tevbe ettiler.
Bu olaydan sonra Musa (a.s) İsrail oğullarına,
Beytülmakdis yurduna git¬melerini, oraya yerleşmelerini emretti. Onlar, Musa
(a.s) ya, orada zorba bir toplum var, onlar oradan çıkıncaya kadar biz oraya
gidemeyiz dediler. Musa (a.s) ya: Sen Rabbinle beraber ol ve ikiniz onlarla
harp ediniz. Biz bir yere gitmiyoruz burada oturacağız dediler.
Musa (a.s): Ey Rabbim, ben kendim ve kardeşimden
başkasına söz dinletemiyorum, bu fasık topluluğu sana havale ediyorum dedikten
sonra Tih çölünde kırk yıl ilahi muhasara altında kaldılar. Tih Siyna nın
kırsalıdır. Tih çölüne girenlerden kırk yıl içinde Yuşa b. Nun, Kalib b.Yufenna
dışındakilerin hepsi ölmüşlerdir. Bu kırk yıllık hayatlarında Allah, onlara
bütün nimetleri ihsan etmiştir. Orada sıkıntısız bir ömür sürdüler.
KARUN FİTNESİ
Karun; Musa (a.s) nın amcasının oğlu olup büyük servet
sahibi ve servet azgını idi. Firavun ve Haman gibi Karun da, Musa (a.s) yı
yalancı ve sihirbaz sayarak ret ve tekzip etmiştir. Musa ve Harun (a.s) dan
sonra İsrail oğullarının en bilgilisi ve üstünü idi. Kendisi; İsrail oğulları
arasından seçilip Tur a götürülen ve orada Allah ın Kelamını işiten yetmiş kişi
arasında idi.
Musa (a.s); İsrail oğullarına zekâtı emredince, Karun,
onları topladı ve: Musa size, oruç ve namaz ibadetlerini getirmiş, siz de
bunları yapıyorsunuz. Birde mallarınızın
zekâtını vermeyi emredecek, bunu da kabul edecek misiniz dedi. İsrail oğulları:
Biz ona, mallarımızın zekâtını vermeye yanaşmayacağız dediler. Karun: Benim
bir planım var. İsrail oğullarının fahişesini kiralayıp ona gönderelim. Musa
(a.s) nın kendisiyle zina yaptığı iftirasını atmasını ve bu¬nu toplumda
yaymasını emredelim! dedi. Öyle de yaptılar. Musa (a.s) ya gittiler. Karun,
Musa (a.s) ya: Hırsızın cezası, nedir diye sordu. O da: Eli, kesilmektir!
dedi. Karun: Sen olsan da mı böyledir dedi. O da Evet dedi. Karun: Zina
edenin cezası nedir diye sordu.
Musa (a.s): Taşlanıp öldürülmektir! dedi. Karun: Sen
olsan da böyle midir diye sordu.
O da: Evet dedi. Karun: Sen zina etmişsin! dedi. Musa
(a.s): Yazıklar olsun sana, kiminle etmişim dedi. Karun: Filanca kadınla
dedi. Musa (a.s), hemen o kadını çağırdı: Tevrat ı indiren Allah adına sana soruyorum:
Karun, doğru mu söylüyor dedi. Kadın: Mademki, sen bana Allah adına yemin
verdin. Ben de, Allah için, şahadet ederim ki Sen, bu işten uzaksın ve Allah ın
Resulüsün! Allah düşmanı Karun, sana bu suçu atayım diye beni kiraladı dedi. Bu olay Karun un helak edilmesinin
sebebi oldu. Olan oldu ve Karun helak olup gitti. Zalimlerin sonu yoktur
vesselam.