Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın vefatının

sene-i devriyesinin haftasına girmiş bulunuyoruz. Erbakan Hocamızın bu ülkenin

siyasal sosyolojisindeki karşılığını anlayabilmek için, Cumhuriyet tarihi

sürecine ve özellikle CHP nin hâkim zihniyetini insanlarımızın üzerine zulüm

olarak yağdırdığı yıllardaki tahribat izlerine bakmak gerekir. Özellikle din ve

vicdan hürriyeti noktasındaki baskıların insanlarımızdaki mağduriyetlerini, bir

lokma ekmeğe muhtaç bırakılan milletimize yapılan baskıları hatırlamak gerekir.

Bu ülkede bir zamanlar dinin öğretilmesi, İslam ın genç nesillere aktarılması

kopkoyu bir karanlık zihniyetin militarizme yaslanan boyutuyla tamamen

yasaklanacak düzeye gelmişti. Namaz kılmak fişlenmek anlamına geliyordu Allah-ü

Ekber nidaları minarelerimizden silinmiş, Tanrı Uludur nidasına

dönüştürülmüştü. Demokrat Parti döneminde, Allah-ü Ekber sedaları yeniden bu milletin

kulaklarıyla buluşturuldu, ama siyasal pratikte Müslümanların siyasal gönül iklimini

yeşertecek nitelikte iktidar arzusunu ortaya koyacak vasıflarda bir lider gelmemişti.

1969 yılında önce Konya dan bağımsız milletvekili seçilen, ardından Milli Nizam

tecrübesiyle siyasete şekil veren Prof. Dr. Necmettin Erbakan ın bu mazlum

millet için ortaya koyduğu çabayı, bu sosyolojik analizin ardından okumak ve

anlamak gerekir. Erbakan Hoca, Türkiye de yıllar yılı ezilen, sömürülen, oyları

devşirilen, dini inançları iç ve hiç edilen Müslüman kimlikli topluma,

siyasetin tüm inceliklerini öğretmiş, İktidar olup kendi kendilerini

yönetebilme iradesini sergileyebilmelerinin kanallarını açmıştır. Prof. Dr.

Cevat Akşit diyor ki, Süleyman Demirel, Size namaz kılmayan diyen mi vaaaaa!

diyordu ve sadece bu söylemiyle oyları topluyordu. Ama idareye ise dini

diyaneti bilmeyen, Müslümanları ezenler geliyordu. Erbakan ise, Biz Başbakan olacağız,

Cumhurbaşkanı olacağız diye yola çıktı, Başbakan Yardımcılığı yaptı,

Başbakanlık makamına kadar yükseldi. Açtığı çığırdan yürüyenler,

inanamayacakları makamlara ulaştı. Müslüman kimliğini taşıyan, -gerçi

kimliğimizden bu haneyi de kaldırdılar ya- herkesin Erbakan Hoca ya vefa borcu

vardır. Çünkü siyasetin rengi, siyasetin şekli, siyaset yapabilmenin felsefesi,

Erbakan Hoca nın demokrasi tarihimize vurduğu damga ve attığı imza ile

değişmiştir. Bu ülkenin çehresini değiştirecek, ekonominin, emperyal yönetim

yapısının çarklarını bozacak işleri hayata geçiren Erbakan Hocamızın işbaşında

olduğu Refah-Yol döneminde 28 Şubat süreciyle alaşağı edilmesi süreci bile,

Hocamızın bağımsız, bağlantısız bir iradeyle bu ülkeyi yönetme iradesini

göstermesi, Siyonizm e ve emperyalizme rest çekmesinin bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.

Bugün, demokrasi fatihi gibi ortalıkta dolaşanların hiç birisinin 28 Şubat

sürecinde sesinin soluğunun bile çıkmamış olması, iş işten geçtikten sonra ise

yine kendilerine devletin köşe başlarında, musluğun başına geçip çarklarını

döndürmeye devam etmelerini ise bu aziz milletin idrakine havale ediyoruz. Bu

süreçte, iki partisi arka arkaya kapatılan Milli Görüş Lideri Prof. Dr.

Necmettin Erbakan ın siyasi karizması ve siyasi dehası olmasaydı, bu ülkenin

sosyolojik kırılma noktası olan bu zulüm tablosu nasıl geçiştirilirdi acaba

Hiç düşündünüz mü

Erbakan Hocamızın bu ülkenin dağında taşında, her metrekaresinde

hizmet izi vardır Ağır sanayi hamlesi idealiyle vurduğu kazmalarla yükselen sanayi

değerleri vardır. Önce ahlâk ve maneviyat diyerek genç neslin yüreğine kazıdığı

iklim vardır. D-8 lerle İslam birliğini ve dirliğini oluşturabilmek için her Müslüman ın

gönlüne yazdığı izi vardır.

Erbakan Hocamız, milletine âşık bir liderdir Hayatı boyunca

da bu millete hizmet etme aşkıyla gecesini gündüzüne katmış ve ömrü boyunca dur

durak bilmeden çalışmıştır.

Allah (C.C.) O nu rahmetiyle kuşatsın Bu davanın her

ferdine feraset, basiret, dirayet ve gayret nasip eylesin