Müslüman bir delikanlı ile Hıristiyan bir kız evlenmek

isterler. İki tarafın ailesi de razı olmaz. Bir gün bana geldiler ve uzun

macerayı dinledikten sonra, “Aslı bir olan, papazlar tarafından parçalanan bu

dini birleştirin. Oğlum, ya sen Hıristiyan ol, veya kızım, sen Müslüman ol”

dedim.

Kız, “İlk defa böyle bir teklifi sen getiriyorsun.

Çalıştığımız kumarhanede, kumar oynayanlar bile bana şehadeti öğretiyorlar. Sen

karar ver hangimiz din değiştirsin ” dediğinde, ben ona, “Bu delikanlı bir

Müslüman olarak Hz. İsa’nın peygamber olduğuna, İncil’in Allah kelamı olduğuna

iman eder. Bu nasıl Hıristiyan olsun, bu ancak Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’i inkâr

ederek kâfir olabilir. Sen ise Müslüman olursan hiç kaybın olmadığı gibi kârın

olacak. Hz. İsa’ya olan imanın daha doğru bir şekilde devam edecek ilave olarak

Hz. İsa’yı gönderen Allah (C.C.) Hz. Muhammed’i göndermiştir, İncil’i gönderen

Allah (C.C.) Kur’an’ı göndermiştir diyeceksin ve aslı bir olan dini

birleştireceksin” demiştim ve kabul etmişti.

Mevlana, Müslümanların 1400 seneden beri yatsı namazından

sonra okuduğu Bakara Suresi’nin 285’nci ayetindeki, “Biz peygamberler arasında

ayırım yapmayız!” ayetini esas alarak:

“Bir yere şekil ve suret itibariyle ayrı ayrı on kandil

getirseniz!

Fakat onların nuruna bakıp dikkat edersen, şüphe yok ki hiç

birinin aydınlığını ayırt edemezsin” (Mevlana, Mesnevi, Tahir-ül-Mevlevi

tercümesi, beyit no: 675–676)

“Eğer sen yüz tane elma ve yüz tane ayvayı sayıp da

rendeleyecek ve sıkacak olursan, yüz kalmaz bir olur.” (T.M. 677)

“Yârin, yaran ile birleşmesi hoştur. Sen de mana ayağından

yakala ki suret serkeştir/asidir” (T.M. 678)

“Yahudiler arasında zalim, İsa düşmanı ve Hıristiyan öldüren

bir hükümdar vardı. O şaşı hükümdar, Allah yolunda iki dost olan Musa ile

İsa’yı birbirinden ayrı gördü. Peygamberlik zamanı ve nöbeti İsa’nındı Musa

devri geçmişti. Öyle olmakla beraber, O, Musa’nın, Musa’da onun ruhu gibiydi.”

(T.M. 321–323)

“Usta, şaşı çırağına, içeriye gir, raftaki şişeyi dışarı

çıkar’ dedi.

Şaşı çırak: O iki şişeden hangisini getireyim ’ dedi

Şaşı çırak: Usta, beni azarlama’ deyince ustası; O iki

şişeden birini kır’ emrini verdi.

Çırak, şişelerden birini kırınca ikisi de gözünün önünden

kayboldu. İnsan meyil ve gazap nedeniyle şaşı olur. Biri iki görür.” (T.M.

324–329)

“Hâkim, içinden rüşvet almaya karar verince zalim ile

zavallı mazlumu nasıl ayırt edebilir.” (T.M. 322)

“Yahudi hükümdar, çıfıtlık kini ile o kadar şaşı oldu ki,

aman ya Rabbi sana sığındık. Ben, Musa dininin koruyucusu ve yardımcısıyım diye

yüz binlerce mazlum mü’min öldürdü.” (T.M. 333–334)

“Bu fitne esnasında o [Ahmet’e (S.A.V.) iman eden]

Hıristiyanlar fitneden ve kargaşalıktan kurtuldular.” (T.M. 725)

“Hıristiyanlardan diğer bir güruh Ahmet (S.A.V.)’in adına

saygı duymazlardı.” (T.M. 728)

Hâlbuki: Kur’an’ın ifadesine göre Hz. İsa, Ahmet isimli bir

peygamberi müjdelemişti (Saf Suresi, ayet: 6)

“Beyanı doğru olmayan çeşitli (İncil) tomarlarının etkisiyle

onların (Hıristiyanların) dini de, hükmü de bozuldu” (T.M. 730)

İşte şimdi düzelme zamanı, Müslümanlar, Hz. Musa ya da Hz.

İsa ya da Hz. Muhammed’e de, Tevrat’a da, İncil’de Kur’ana’da iman ederler.

Hükmü geçmiş kitapların tahrif edilmesi, içlerindeki doğruların

Kur’an’da olması, yanlışlara da insanların ihtiyacının olmaması nedeniyle

Kur’an ve Hazreti Muhammed’de birleşilmesi gerektiğini anlatır.

Çünkü hepsi aynı kaynaktan gelir. Kaplar ayrıysa da kaynak

aynı. Kaynakta birleşip, kapların içindekini de bir görelim. Şaşılığı

bırakalım.