Bismillâhirrahmânirrahîm;
SÖMÜRGECİLER, özellikle Çanakkale ve Kût-ul Amâre yenilgilerinden sonra, Müslümanları savaş meydanlarında yenemeyeceklerini iyice anladılar. Başka usuller denemeye giriştiler. İslâm’ın içeriğini boşaltma, kültürümüzü yok etme, ekini ve nesli bozma gibi yöntemler bunlar arasında. Müslümanları güçlü ve dinamik tutan aile kurumunu çökertme planları yaptılar. Sağlam aile yapımızı bozarlarsa Türkiye’yi çökerteceklerini düşündüler.
Değerlerinin kıymetini bilmeyen Türkiye toplumu 2 asırdır Avrupa sevdasıyla(!) yanıp tutuşuyor. İktidarların AB uğruna vermeyecekleri taviz yok. Kadın tacizleri ve aile içi şiddetin konuşulduğu bir atmosferde, Avrupa Konseyi Türkiye’ye, “Kadına Yönelik Şiddet; Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair” bir sözleşme dayattı. Hükümet bunu AB’ye tam üyelik hazırlığı olarak gördü.
Konu kamuoyunda tartışmaya açılmadı. Başbakanlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı halkı aydınlatmadı. Meclis’te milletvekillerinden bir itiraz duymadık. Nasıl bir oldu-bittiye getirildiyse bu vahim proje İstanbul Sözleşmesi adıyla 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi.
Aile içi şiddetin önlenmesi işin bahanesiydi. İstanbul Sözleşmesi’nin hemen ardından eşcinsellerin önünü açan LGBTİ Derneği’nin kurulmasına izin verildi. Hatta erkek erkeğe iki kişinin yaptığı evlilik TV’lerde haber oldu.
Ne oluyordu? Dünyaya öncülük yapmış bir ülke nereye götürülmek isteniyordu? Aile yapımızı dinamitlemek için yapılan bu rezillikler Türkiye’de nasıl yer bulabiliyordu? Ülkeyi tehdit edebilecek ölçüde büyük bir tehlike ne kadar da hızlı bir el çabukluğuyla yürürlüğe girmişti?
EĞİTİME EL ATTILAR
SÖZ konusu sapkınlık Millî Eğitim Bakanlığı kullanılarak yürütüldü. 2014 - 2016 yıllarında Orta Öğretim Genel Müdürlüğü organizesiyle 10 ayrı ilde, liselerin 11. ve 12. sınıf öğrencilerine “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi (ETCEP)” başlığıyla seminer konusu olarak sunuldu. “Yeniden Yazmaya Var mısın?” sloganıyla gençler tahrik edildi.
Projenin etkisiyle, o günlerde ODTÜ’de tuvaletler, soyunma odaları kız erkek müşterek olsun, talepleri seslendirildi.
Uygulamalar kamuoyunda büyük tepkilerin oluşmasına yol açtı. Bu sebeple Millî Eğitim Bakanlığı, projenin uygulamasını durdurdu.
Daha sonra, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi Türk Tabipler Birliği (TTB) kanalıyla yürütülmeye çalışıldı. Kendi personeline, bazı kurumların çalışanlarına, toplumun farklı kesimlerine konferans ve seminerler verdiler. Yine tepkiler oluştu. Bu yüzden proje askıya alınmak zorunda kaldı.
İstanbul Sözleşmesi’nde Roma ve Cenevre anlaşmaları esas alınmış; kararlar AİHM ve BM içtihatları ölçü kabul edilerek hazırlanmıştır.
Sözleşmenin 12/1. maddesinde “Kadın ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı önyargıların, törelerin, geleneklerin ve diğer uygulamaların kökünün kazınmasını amaçladığı” anlatılmaktadır. Buradaki “diğer uygulamalar”dan maksadın İslâm dininin kuralları olduğu bellidir.
Proje, Türkiye’nin insanlığa örnek olan sağlam aile yapısını yıkmayı, İslâm’ın aile anlayışını devre dışı bırakmayı amaçlamaktadır. Vahim süreç bir an önce durdurulmalı; İstanbul Sözleşmesi iptal edilmelidir. Türkiye, kendi eliyle geleceğini tehlikeye atma yanlışından kurtarılmalıdır.
ÇÖZÜM KENDİ İÇİMİZDE
TOPLULUK olan yerde problem bitmez. Türkiye, sosyal ve kültürel problemlerini kendi şartları içinde çözümler aramalıdır. Her işimize burnunu sokan AB’ye haddi bildirilmeli; özellikle aile ve sosyal konulardaki müdahalesi önlenmelidir. Bunlar milletimize özgü özelliklerdir. Bu konudaki kararları bu ülkede yaşayanlar vermeli; mahremiyetimize leke sürülmemelidir. İstanbul Sözleşmesi Batı’nın toplum yapısı ve hayat anlayışıyla şekillenmiştir. Türkiye toplumu Batı’dan farklıdır. Huzur ve barışımız için bazı konularda Batılılarla işbirliği yapılabilir; fakat kimliğimizden taviz veremeyiz. Biz, Batı’dakinden daha özgün, insanî değerlerle iç içe, manevî zenginliği olan bir aile ve toplum anlayışına sahibiz. İstanbul Sözleşmesi esas alınarak, “Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair” 6284 sayılı kanun 30 Eylül 2014’te yürürlüğe girdi. Kanunlar yabancı etkilerden arındırılmalı; yüzde yüz toplum yapımıza uygunluğu sağlanmalıdır. TBMM, “İstanbul Sözleşmesi”ni yeniden ele almalı, Türkiye’yi bu büyük yanlışlıktan kurtarmalıdır. Yanlış uygulamaların toplum yapımızı çürüttüğü, bizi biz olmaktan çıkarma noktasına getirdiği hepimizce bilinmektedir. En son, Cumhurbaşkanı Beştepe’deki “Aile Şurası”nda şu yakınmalarda bulunmuştu: “Nikâh akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmaların adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız.” (02.05.2019) Bunlar hepimizin yaşadığı acı gerçekler! İktidar yakınmaz; icraat yapar. Bizim Cumhurbaşkanı ve TBMM’den istediğimiz, Türkiye’nin savaşsız teslim alınmak istendiği “Zina Yasası” ve “İstanbul Sözleşmesi”nin yürürlükten kaldırılmasıdır.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(12)Allah'ın bir kulu - Artık çok kotu bir döneme giriş yapıyoruz değerli kardeşlerim.Yuzyillardir büyük bir titizlik ve ustalıkla yürütülen büyük bir planın artık yavaş yavaş uygalamaya başladıklarını görüyoruz.İlk başlarda insanların yavaş yavaş beyinlerini yıkadılar şimdi artık bunların çok normalmiş gibi gösterildi ve artik çekinmeden yapıyorlar çünkü artık yıllarca emek vererek beyinlerini yıkadığı o Z kuşağı artık büyümeye başladı ve onlara güveniyorlar.Bugun arkadaşlarıma bunlarla ilgili bir şey söyleyince hemen itiraz ediyorlar ve benim geri kafali olduğumu söylüyorlar yani durum vahimm Allah yardımcımız olsun
Tarafsız - milletimiz sazan gibi avrupa birliğnin dayattığı şeyden haberleri yok hemen kabul edelim devametsin diyorlar cinayetin şiddetin her türlüsü kötü erkekiçinde kadın içinde bu olmasada ona göre yasalar çıksın daha iyi şu at gözlüğünü çıkarın artık sosyal medya nın kobayfareleri gibisiniz çok güzel kullanıyorlar sizi
Anonim - Ben cinsiyetiz bir toplumda yaşamak istemiyorum. Ben öldürülmek, taciz ve ya tecavüzde edilmek istemiyorum . Bizim istediğim şey sadece suçlu olanlar serbest kalmasin. 2020 de su an 400 kadın öldürülmüş. Belki seneye ben , annem, kardeşlerim, halam ,teyzem de bu rakamlarin içinde olma ihtimalimiz var . Ölmek istemiyorum , hepimizin hayalleri var . Bir erkek veya kadin tavize, tecavüze, şiddete maruz kalmamalı, geleceğimizi bunlarin mahvetmesine izin verilmemeli . Katiller dışarıda elini kolunu sallayarak geziyor !!!
Ben türk toplumunda kadin görünümlü erkekleride, erkek görünümlü kadınları istemem. Karşıma çıkınca abla ?! abi ?! ne diyecegimi bilmiyorum. LGBT denilen şey in turkiyede kutladıkları bir "onur " ayı olmamalı . Müslüman bir ülke miyiz gerçekten? Yoksa müslüman bir ülke olarak mı görünüyoruz ?
Aptallık Savaşçısı - şakire çay yooook ne diyon amca sen bi saçmalamasan
Mehmet Kaya - Bu nafaka adı altında uç dör Ay evli kalıp ömür boyu para alıyorlar ben bunun mağdıruyum 40 yıl çalıştım emeli oldum 4 Ay evli kaldım bana ömür boyu aylık 500 lira nafaka alıyorlar bu Adeletmi sayın cumur başkanımız merhametli dır buna dur demeli saygılar
Tarafsız - melek hanımşimdi dediğiniz ne mana kötüye kötüyle örnek vererekkendinizi haklı çıkarma çabasından vazgeçin mehmet bey şiddetmi uygladı kötü birşeymi yaptı nerden biliyorsunuzda kıyaslıyorsunuz böyle dediğiniz yanlış okadar para her ayvermek zorunda değil
Melek - sen para ödediğin için mağdursun. mağdur değilsin demiyorum diyemem mağdursun fakat diğer tarafta işkencelerle, psikolojik fiziksel şiddete mağdur kalarak, göz göre göre ölen insanlar var...
Uğur - YAZIKLAR OLSUN!! BU SÖZLEŞME İPTAL EDİLMELİDİR!!!
Muzaffer - Akp, tayyip erdoğan içimizde ki truva atıdır. Chp bunlardan evladır. Bu pisliği zorla bizlere yedirmeye çalışıyorlar, bu seneyle birlikte 3. Oldu, gördüğüm toplumsal cinsiyet eşitliği seminerim. Her sene bir hafta bu pisliği memurlara yedirmeye çalışıyorlar. İstemesende zorla yicen diyorlar. Semineri veren aynen şunu diyor : erkek çocuklara neden pembe elbiseler giydirmiyoruz, neden erkek çocuklara oyuncak olarak bebek almıyoruz. Kaya çilingiroğlu nun eşi başka adamla yatınca hiç problem olmuyor, bizler neden problem ediyoruz... Bu pislikleri anlatıyorlar seminerlerinde.
abdullah - daha ne duruyorlar. iş işten geçmeden aile düzeni yeniden sağlanmalı. islam referans alınmalı, kokmuş batı değil.
Müslüman - La demeyenin imanı geçerli olmaz.
Şeyhmüslüm - Bu yapılanları CHP yapsaydı. Sözde hoca hacı ve dindarlar kiyameti koparırlardı. Ama iktidar nimetleri hatırı için sessiz kalındı. Vurgun soygun dünya nimetleri daha ağır bastı. Halende bu iktidarın bir dini iktidar olduğuna inanan ve iniyormuş gibi görünen müslümanım diyen saflara ne demeli bilmiyorum. Bunların islama ve müslümanlara verdiği zararı T:C. tarihi boyunca hiçbir iktidar veremedi. Çünkü bunlar müslümanların dürüstlük adil hak hukuk adalet ilkelerini kirlettiler. Çok yazık.
Çağlayanlar - Efendim tespitlerinize büyük oranda katılıyorum. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi okumuş bir meslek ilim ve hüner sahibi hanımların rızkını kazanması (bekar hanımlar için özellikle çalışmak elzem, rızkı veren elbet ALLAH bunu unutmadan yazılmıştır bu çalışmanın zaruret olma hali) istihdam da kendine yer bulabilmesi gayesinin çok dışına çıkmıştır.
Artık sokağa çıktığınızda 25 hatta 30 yaş altı gençlerde erkeklerin dişi gibi feminen davranış ve giysiler kadınların da erkek gibi maskülen giyim ve davranışlarda olduğunu üzülerek görüyorsunuz.
Sırf anne yemek yapmaz, baba da yapar, sırf anne evi temizlemez baba da temizler anlayışı yerleştirilecek derken ortaya büyük bir sorun yumağı yanlışlar kütlesi oluştu; bizim çocukluğumuzun hayat bilgisi kitaplarında ki aile içi yaşantıyı yansıtan rol dağılımını gösteren resimler kötülenip feminizmin dayattığı batı da hatalı yanları çoktan görülmüş toplumsal cinsiyet eşitliğine sığınıldı sonuç sıfır, aileler mutsuz, sosyal medya denen saçmalık eşleri çocukları esir almış, eşler arası sadakat o pak olma hali sarsılmış, okuyan düşünen ebeveyn ve çocuk sayısı çok düşük. Zinanın suç olmaktan çıkarılması iktidarın AB kriteri diye yaptığı özenti uzantısı yanlışlardan, hasılı aile çoktan çöktü. Aile Mahkemelerinin olduğu koridorlarda bir dolaşmak yeterli.
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.