Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Zulüm ile abat olanın ahiri (dünya ve ahireti) berbat olur…”
Zulüm ile başlayıp devam edenlerin sonu berbat olur…
İsrail ve yandaşı ABD gibilerin sonu berbat olacak…
Tarihteki zalimlerin sonu hep berbat olmuştur…
“Yahudi Siyonist Sermaye işte bu plan üzerinde faaliyettedir...” dedik, önceki yazımızın en sonunda. O planın özünü tekrar hatırlayalı: Plan gereği Irak, Suriye ve İran’a saldırılacak, sonunda Türkiye’ye de saldırılacak ve bunlar parçalanacak, böylece Ortadoğu’da İsrail’den daha büyük bir devlet bırakılmayacak. Bu küçük devletçikler silahtan tecrit edilecek ve İsrail himayesinde Ortadoğu Devletler Birliği yani BOP kurulacak. Ortadoğu’nun tabii kaynakları İsrail’in emrine girecek, Siyonist İsrail hakimiyeti dünya üzerine tesis edilecek.
Bu plân, bütün dünyayı ayağa kaldırıp Siyonist Sermaye’ye karşı birleştirecek...
Avrupa karşı çıkacak çünkü boğazı sıkılıyor, adeta hayat hakkı tanınmıyor...
Rusya karşı çıkacak çünkü Sibirya kaynakları elden gidiyor ve hapsoluyor...
Çin’in ve onunla beraber hareket eden ülkelerin hoşuna gitmeyecek...
Türkiye ve İran zaten topun ağzındalar; onlar da varlıklarını sürdürmek için karşı...
Amerika’da (ABD) iç değişme olacak ve Yahudi aleyhtarı bir iktidar gelecek...
Bu gelişmelerin sonucunda Siyonist İsrail yalnız kalacak ve korku içine girecek...
Dünya bu duruma müdahale ederek Yahudilerinin güvenliğini sağlamaya -mesela Türkiye gibi- o zaman “Adil Düzen”i benimseyen devleti görevli görecek; Birleşmiş Milletler adına barışı sağlamak için Türkiye veya başka İslâm ülkelerinin barış orduları buraya girecek…
İsra Sûresi’nin ilgili ayetleri ve özellikle 104’üncü ayet bunu teyit eder mahiyettedir.
104’üncü ayeti tekrar hatırlayalım: “Vekulnâ min ba’dihi libenî isrâ-île-skunû-l-arda fe-iżâ câe va’du-l-âḣirati ci/nâ bikum lefîfân” / “Ve onun arkasından İsrail’in çocuklarına yerde yerleşin. Son söz geldiğinde sizi birliğe getireceğiz diye söyledik.”
“Va’du’l-âḣirati” yani “ahiretin va’di” ya da “son söz…”
“Va’d” ileride böyle olacaktır, demektir. “Ecel” ile “va’d” arasındaki fark şudur. “Ecel” olayın tarihe bağlanmasıdır, o günün gelmesi ile olayın olması demektir. “Va’d” ise gününü belirtmeden bir olayın olacağını haber vermektir. Ecel ile haber arasındaki diğer bir fark, va’din bir iyiliği veya kötülüğü içermesidir. “Va’d” kelimesi “aded” kelimesi ile akrabadır. “Aded” saymak demektir. “Udve” yaka demektir. “Addetmek” demek, çoklukları bir yakadan diğer yakaya ayırmak demektir. “Avdet” de geri dönme demektir. “İ’dad etmek” demek hazırlamak demektir. “Ahiretin va’di” dediğimizde, sonun gelmesi demektir. “Sonun günü geldiğinde, sonun eceli geldiğinde” şeklinde anlamamız gerekir. Allah bir vaatte bulunmuştur, bu iyilik şeklindeki vaat olur, kötülük şeklindeki vaat olur...
“Vekadaynâ ilâ benî isrâîle fî’l-kitâbi letufsidunne fî’l-ardi merrateyni veleta’lunne ‘uluvven kebîrân / Ve kitapta İsrail oğullarına iki defa fesat çıkaracaksınız ve çok büyük bir şekilde büyüyeceksiniz diye yazdık.” [İsra (17), 4] denmektedir.
İşte bu ifade vaattir. Yani Allah böyle bir oluşu takdir etmiştir. İnsanlığın evrimi için bu tür bir oluşa ihtiyaç vardı. Birinci fesat Babillilerin Filistin’i istila etmesinden önceki fesattır. Bu fesada ve sürgüne gerek vardı. Bu sayede Mezopotamya Uygarlığı ikinci kez İbranilerce öğrenilmişti. Bundan sonraki ayette bunlar ilk geldiğinde denmektedir.
“Fe-iżâ câe va’du ûlâhumâ / Bunlardan birincisinin va’di gelince.” [İsra (17), 5] Yani birincisinin günü gelince, zamanı gelince denmekte ve İsrailoğullarının uğrayacakları kötülükler anlatılmaktadır. Sonra bunlardan ikincisinden bahsederken “Uhrahuma” demeyip “Va’dul âhireti” denmekte, harf-i tarifle kullanmaktadır. “Uhra” dense diğeri demek olur. O zaman ondan sonra da benzer vaatlerin geleceği ihtimal dahilinde olur.
(Devamı var; kaldığımız yerden devam edeceğiz…)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(6)Vatandaş - Sayın yazar ben ilahiyat okumadım. Ama 104 ün hükmü başka. orada açık açık ahiret diyor. konunun 104 ile bir ilgisi yok.İsra suresi 8. ayeti kaçırıyorsunuz. İsra 8. ayet konuyu gayet basit anlatıyor. " Ama eğer yine fesatçılığa dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. " Burada sayıdan bahsetmiyor. vurgu yaptığı "fesatçılığa dönmek". kaç defa fesatçılığa dönerseniz o kadar sizi cezalandırırım. Bu dünyadaki cezalandırma nasıl? O da önceki ayette yani 7 de . "düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik. (7). Buradaki konu "bu kitap" tevrat (bozulmamış tevrattan bahsediyorum) mı yoksa kuranı kerim mi? her halükarda 8. ayet konuya noktayı koyuyor.
Vatandaş - Konu basit. Kuranı Kerimi çetrefilleştirmeye gerek yok. Kuranı Kerim apaçık! "Biz kitapta" diyor. Bu kitap eğer tevrat ise Allahın vaadi gerçekleşmiş. Zira o iki güçlenmesi ve batması gerçekleşmiş. Çünkü tevrat o iki güçlenme ve batıştan önce inmiş. Yani olay Nabukatnezar ve Titus zamanında gerçekleşmiş. Eğer "Biz kitapta" o kitap Kuranı Kerim mi? Kuranı Kerim ise ikincisinin ilerideki bir zamanda gerçekleşeceği söyleniyor. Kaldı ki 108. ayette bu konu apaçık. Üç, dört, beş sayı bildirmiyor. 108. ayet ne diyor? " Umulur ki rabbiniz size acır. Ama eğer yine fesatçılığa dönerseniz biz de cezayı tekrarlarız. Biz cehennemi kâfirler için ebedî bir ceza yeri yaptık. (108)"
Vatandaş - Ayetlerin önünü arkasını kesmeden bakalım: "Biz kitapta İsrâiloğulları’na şöyle bildirmiştik: “Yeryüzünde mutlaka iki defa fesat çıkaracak, çok böbürleneceksiniz.” 4 Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşıp köşe bucak her tarafı aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaad idi.5 Bir zaman sonra onlara karşı size tekrar üstünlük verdik, servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; adamlarınızın sayısını daha da çoğalttık. 6 Eğer iyilik ederseniz kendiniz için iyilik etmiş olursunuz; kötülük ederseniz yine kendinize edersiniz. Nihayet ikinci cezalandırma vakti gelince, düşmanlarınız onurunuzu çiğnesinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yakıp yıksınlar istedik. 7." "Biz kitapta" diyor. Buradaki kitap hangi kitap?
Vatandaş - Kuranı Kerimi bu kadar çetrefilleştirmeye, şifreleştirmeye ve ayetleri oraya buraya çekmeye gerek var mı? Yahudiler tevratı niye bozdu? Bu kafa ile elimizden gelse biz de Kuranı Kerimi bozacağız! Kuranı Kerim kendisine ne diyor? Apaçık ve anlaşılır bir kitap. Diyanetin meali ne diyor? "Arkasından da İsrâiloğulları’na, “Yurdunuzda oturun! Âhiret vakti gelince hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz!” dedik. 104). Ahiret vakti yani öbür dünya. Diyanet meali yanlış ise başka bir çeviride ne diyor? Ahiret vakti ne demek? Uydurma mesih inancına yol aralamaya gerek yok. Mesih gelecek ise bunu Kuranı Kerim açık açık yazardı. Hadis mi diyorsunuz? Mesih hadisi ne zaman (hangi yılda) yazıya dökülmüş? Peygamberimize atfedilen binlerce hadis uydurulmuş. Kuranı Kerime aykırı olan bütün hadisler uydurmadır.
Vatandaş - Biz sürekli ölelim yani.Kökümüz kuruyuncaya kadar. Nasrettin hoca eşeğinin yemini her gün azaltıyormuş. bir gün eşek açlıktan ölmüş. hoca da : bahar gelecekti çayır çimen bitecekti... İsrail ne zaman durdurulacak? bir tarih var mı? bahar ne zaman? bir sene? iki sene? beş sene? 10 sene? 50 sene? 100 sene? 200 sene? 500 sene? 2000 sene?
True Legend - En iyisimi seni söyleyelimde milli gazeteye seni yazar olarak alsınlar yazık sana
Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.