İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitiren Muhammet Emin Ay kardeşimizin konuşma metninde, 28 Şubat zihniyetini eleştirmesi, İslam inancına, Erbakan Hoca’mıza ve Necip Fazıl Kısakürek’e yer vermesinden rahatsız olan ilgili yetkililer rahatsızlık duymuş olmalı ki engelleme cüretinde bulunmuş.

Özellikle hukuk fakültesi gibi hayatımızın her alanına dokunabilecek bir meslek grubunun yetiştiği koridorlarda hâlâ bu tür dogmatik zihniyetlerin geziyor olması hakikaten endişe verici..
Söz konusu engelleme girişimini Muhammet Emin kardeşimizin sosyal medya hesabından duyurmasının ardından büyük bir tepki yumağı oluştu.
Şüphesiz bu tür girişimlere karşı gösterilecek her türlü tepki kıymetli ancak belirli noktadaki insanların tepki göstermek gibi bir lüksü yok.
Uzun yıllar süren tek başına iktidarın getirdiği mağrurlanmayı kuşanmış insanların üzerinde mağdurluk oldukça sakil duruyor..
Başörtüsüne “yasal özgürlük” kimin çekmecesinde?
Satırlarımıza benzer bir konu üzerinden devam edelim.
Millî Gazete’mizi takip edenler hatırlayacaktır, Kayseri’de yaşanan “başörtüsü vakası” güçlü bir kamuoyu oluşturulmuştu. Gazetemizin başlattığı “başörtüsüne yasal özgürlük” çağrılarına siyasi kanattan da önemli destek gelmişti. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Bey de bir çıkış yaparak böylesi bir değişikliğe destek vereceklerini ilan etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise defaatle böyle bir çalışmanın gerekliliğinden bahsetmiş, partisinin yetkili kurullarına gerekli çalışma için talimat vermişti. Meclis’te belirli bir noktaya getirilen çalışma seçimler öncesi beklenmedik bir şekilde rafa kaldırıldı.
Seçimler sonrası gerek oluşan Meclis aritmetiği, gerekse olgunlaşan kamuoyu neticesinde sorunsuz bir şekilde “başörtüsüne Anayasal güvence” getirilebilir.
Bunun için Meclis’in tatilden dönüp çalışmaya başlaması ve söz konusu değişiklik için güçlü bir irade gerekli.
Zira, böylesi önemli bir mesele şahısların siyasi ömrüne tahvil edilemez.
Tam uçacaktık!




Tam uçacaktık, FETÖ darbe girişiminde bulundu..
İyi de 1960’da ve 1980’de de darbe oldu. Listeye 28 Şubat ve 71 muhtırasını da ekleyebilirsiniz.
Tam uçacaktık, deprem felaketi geldi başımıza.
İyi de hem de ülke ekonomisinin beşiği Marmara’da 1999 yılında da deprem oldu.
Tam uçacaktık, Rusya/ Ukrayna savaşı patladı.
İyi de burnumuzun dibinde İran/Irak savaşı, birinci Irak işgal girişimi, sizin de ortak olduğunuz ikinci Irak işgali yaşandı.
Yahu bu ülke topyekûn savaşa girdi. Hem de şeytanın başına rest çekerek. KIBRIS’I FETHETTİ.
(Erbakan Hoca’mıza rahmetle.)
Haa derseniz ki: “O zaman da yağ ve tüp kuyruğu vardı.”
Biri de çıkar size der ki: “O günlerde ülkeye gelen enerji vanaları kapatılmıştı. Şimdilerde de soğan/patates kuyruğu var.”
Ez cümle siz UÇUYORSUNUZ!
Her devirde her ülkenin önüne farklı boyutlarda engeller çıkar.
İdareciler de bu engelleri aşacak çözümler üretir. Varsa çözümleriniz onları dinlemek isteriz..