BASKETBOL, hiç tartışmasız, bizim ülkenin iki numaralı sporudur. Tabii ki ilgi alanı oluşturmada böyledir. Salonlarımızdan bazıları zaman zaman tıka basa dolmaktadır. Bu arada bu ilgi alanını ateşlemek adına, ya da kulüplerimizi gaza getirmede, yabancı sayısının arttırıldığını yazalım. Artık beş yabancı parkede aynı anda bulunabilmekte, bir adedi de kenarda oturabilmektedir.

Bu paragrafı şimdi yazacağım yazıya temel oluştursun diye yazdım. Evet, Avrupa Kupaları’na katılan sekiz takımımızdan Banvit hariç, hepsi ilk maçlarını kazandılar. Harika! Ses getirir Avrupa’da...

Şimdi açalım biraz. Euroleague, yani futbolun Şampiyonlar Ligi’nde Fenerbahçe, Karşıyaka, Anadolu Efes ve Darrüşafaka maçlarını kazandılar. Hepsini izledim. Karşıyaka, koca Barselona’yı evirip çevirip yendi. Hatta bir aralık farkı 16 sayıya kadar çıkardı. Bu Karşıyaka, geçen sezonu şampiyon kapadıktan sonra, yanlış saymadıysam, 6 oyuncunu kaybetti. Hem de kimleri... Yani adeta tepeden tırnağa yenilenmiş kadrosu ile bu büyük başarıyı elde etti. Ufuk Sarıca ve ekibini bana göre bütün branşlarda bu ayın takımıdır. Fenerbahçe de 10 oyuncusunu yolladı, yerine yedi adet yenisini aldı. Ve de Bayern München’i konuk etti. Tamam Alman basketbolu henüz futbolunun yarısına kadar gelemedi ama bir aralık Fenerbahçe’ye 12 sayı fark atar duruma geldi. Burada maçı çevirip kazanmak kolay olmadı. Bunda doğruları ile tabii ki Dixon’un kullanma zamanı hariç, Obradoviç’in payı olduğu kadar, devamlı yanlış yapan rakip takımın koçu Pesiç’in de rolü büyüktü. Anadolu Efes de Fransa basketbolunun bence öncüsü Limoges’u dümdüz etti dersek yalan olmaz. Anadolu Efes de hemen hemen yüzde 80 üzerinde bir yenileme harekâtı yapmıştı bu sezona girerken... Ve de Darrüşafa da onca yenisi ile rakibini devirdi. Hatta bir aralık maçı kaybeder gibi de oldu ama oyuna atılan üç yabancısı ile yüzünün akı ile çıktı oyundan.

Buraya kadar alkışlar... Gördüğümüz ve anladığımız kadar kulüp takımlarımız başarıları zaman zaman da kaybetseler de sürdürecekler. Ama ya Milli Takım Şimdi sormakta yarar var; Bu zafer elde edildiğinde kaç Türk oyuncusunun ismi ön plana çıktı. Ne Fenerbahçe’de, ne Karşıyaka’da, ne Anadolu Efes’te (Birkan hariç) ne de Darrüşafaka’da böyle bir isim izleyebildiniz mi Buradan bakınca siz son Avrupa Şampiyonası’nda inanılmaz biçimde gruptan çıktıktan sonra rakipleri karşısında Milli Takım’ın ne hale geldiğini hatırlıyor musunuz Devşirme Dixon da olmasaydı oraya kadar da gelemezdik ya... Neden mi Eh, liginde parkeye çıkamayan Türk oyuncularıyla Milli Takım’da ne yapabilirsiniz ki Basketbol futbola benzemez. Melekenizi kaybettiğinizde yok olursunuz... Meleke sahibi olmak için de hemen hemen her maç belli bir süre oynamanız gerekir...

Umarım kulüpler daha da ileriye gider. Ama aynı cümleyi maalesef Milli Takım için kullanamayacağım.