Günümüzde ülkelerin birbirlerini fiili işgal dönemi sona erdi. Artık, başka türlü işgaller yaşanıyor… Kültürel işgal, siyasal işgal, ekonomik işgal… Kuşkusuz bu işgaller farklı kanallardan, farklı türevlerle gerçekleştiriliyor.

Mesela, kültürel işgal bayrağını, televizyonlar ve sinema sektörü ele almış durumda. Her akşam televizyonlarımızda Hollywood’un üçüncü sınıf filmlerini izlemek zorunda bırakılıyoruz. Sinema salonlarımızı bu türden filmler işgal etmiş durumda. Bir yıl içinde bir elin parmağına ulaşmayan Türk filmi çekiliyor ama tüm sinema salonlarımızda Hollywood yapımları fink atıyor.

Ülkelerin ekonomik işgalleri ise, moda marka ürünlerle gerçekleştiriliyor.   

Televizyon ekranlarında tam anlamıyla bir markalar savaşı yaşanıyor. Gıda’da marka, temizlik ürünlerinde marka, güzellik ürünlerinde marka. İnsanların algısını bu yönde kanalize etmeye çalışan yüzlerce ürün. Ve bu ürünleri pazarlamak, daha çok insana ulaştırmak, kullanılmasını sağlamak ve üretici firmasına para kazandırmak için birbirleriyle yarışan reklam ajansları.

 İnsanların zihinlerini dönüştürmek, moda marka ürünlere yönelmesini sağlamak için bin dereden su getiriliyor. Ekonomik krizmiş, piyasalardaki sıkıntıymış onların umurunda bile değil. Nedir moda marka anlayışı? Nedir modaya tamah?

Moda, kapitalist, hedonist, egoist, materyalist zihniyetin bizlere vazettiği bir kültürdür aslında. İnsanların birbirlerini kılık kıyafetleriyle, imajlarıyla, tipleriyle, takıp takıştırmalarıyla değerlendirmeleri hastalığı. Ve bu hastalığı, zehirli kültürü bünyemize zerketmek için uydurulmuş tüm dünyayı kuşatan virüsün adı ise moda...

Televizyon ekranlarındaki reklamları izleyin... Hep bunların yansımalarını göreceksiniz...Her şey moda kavramı kılıfıyla bizlere yedirilmeye çalışılıyor. Sahip olduğunuzda, o şeyin size değer katacağı hissini uyandırıyorlar. Ne zavallı bir anlayış?

Moda-marka olan bir teknoloji ürünü ortaya koyuyorlar. Alıyorsunuz, kullanıyorsunuz… Bir üst model anında piyasaya sürülüyor. Bir anda sizin son moda-marka ürününüz hırdavat pozisyonuna düşüyor. Ya da, bu sene bol elbiseleri moda yapıyorlar, bir sonraki sene dar elbiseleri moda yapıyorlar. Modayı izlemekten başınız dönüyor.

Kavramları törpüleyerek insanlığı esir alan, kapitalizmin uç uzantısı olan firmaların moda marka ürünlerini kullanarak kendilerine değer atfettiklerini zanneden, aşağılık komplekslerini bu şekilde yendiklerini zanneden bir güruh var ki, işte bu kirli çark onların sırtından dönüyor.

Çok ünlü bir İtalyan kendisiyle yapılan röportajda demişti ki; “Modanın sonu yoktur”…

Başka bir düşünür de diyor ki, “Moda, o kadar kötü bir şeydir ki, altı ayda bir yenilenmek zorundadır”

Önceki gün bir haber okuduk… Ekonomik krizde, moda marka ürünlerden ucuz ürünlere doğru bir kayış başlamış… Ne kadar doğru acaba?

Moda marka tamahkarı insanlar olduktan sonra!

Onlara kriz değmez…