Musa (a.s.) önde, kavmi arkada yürüyorlardı. Musa nın
Rabbini görmeye, O nunla konuşmaya gidiyorlardı. Belki de tarihin görüp
göreceği en büyük mucizeye şahit olmuşlardı ama bir türlü kalpleri mutmain
olmuyordu. Bu yüzden sesini duymak istediler O Yüce Kudret in. Ve hep birlikte
yeni bir mucize için Tur Dağı na gidiyorlardı 70 adam arkada, önderleri
önlerinde adım adım yaklaşıyorlardı Hakk ı hissetmeye
Tur Dağı na varmıştı Hz. Musa. Fakat ardına dönüp
baktığında fark etti kavminin epeyce geride kaldığını. Ve Rabbinden bir uyarı
aldı: Ey Musa! Seni kavminden (ayırıp) daha çabuk (gelmeye) sevk eden nedir
Neden kavmini beklemedin, neden onlarla birlikte
gelmedin diyordu Rabbi, hesap soruyordu. Fakat aranın o kadar açıldığının
farkında bile değildi büyük Peygamber. Ve Rabbine yüreğindeki sönmeyen yangını
bir cümleyle haykırıverdi: Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip
geliyorlar). Ben sana acele ettim ki hoşnut olasın!
Bu nasıl bir cevaptı Bu nasıl bir sevdaydı İmtihanı
daha annesinin karnındayken başlayan ve ömrü lanetli, bozguncu, küstah bir
kavmi ıslah etmeye çalışmakla geçen bir insan, bir önder, bir Peygamber;
şeytanın hiçbir engeline takılmıyor ve her fırsatı Rabbini razı edebilmek için
kullanıyordu. O nu hoşnut etme sevdası yüreğini öyle yakıyordu ki yürümüyor,
koşuyordu Rabbine. Kanat takmış uçmuştu sanki Tur Dağı ndaki büyük buluşma
merkezine!...
***
Bizler Kitabımızı okuyor, hatmediyoruz fakat Rabbimizin
bize Taha Suresinin bu ayetlerinde Beni razı etmek için koşmalısınız ey
insanlar demek istediğini anlamıyoruz. Ömrü ibret vesilesi olan bir
peygamberin bize nasıl bir ders verdiğini göremiyoruz. Biz atacağımız birçok
adımı ardımızdan birilerinin itelemesi ya da pohpohlamasıyla atarken Hz.
Musa nın bize bu cevabıyla nasıl bir tokat vurduğunu hissetmiyoruz.
Evet, vakıfçılar, particiler, dernekçiler Bir şekilde bu
ümmete hizmet etmeyi kendine görev bilmiş mücahidler, mücahideler... Şunu çok
iyi bilmeliyiz ki topluma önder olmuş insanlar toplum düzeyinde kalamazlar.
Kendisinde yanlış giden bir şeyleri değiştirmeye güç bulanlar sıradan
insanlarla aynı yolda olabilir ama aynı hızda olamazlar. Tüm uyuyanları
uyandırmak için uyanık kalan insanlar diğerleri gibi sıradanlaşamazlar.
Toplantılara mı gidiyoruz, o halde önderiz. Okul başkanı
mıyız, mahalle sorumlusu muyuz o halde önderiz. Apartmanımızda sohbet mi
yapıyoruz o halde önderiz. Üniversitemizde broşür mü dağıtıyoruz, camimizde
Kuran mı öğretiyoruz, akrabalarımız veya arkadaşlarımızın arasında Hoca
olarak mı biliniyoruz o halde istesek de istemesek de lideriz. Başkan,
yardımcı, yazar, çizer hatta çaycı bile olsak bu davada, Evet ben bir şeylerin
farkındayım ve diğerlerinden ayrıyım dediysek eğer bir kere, o zaman
bulunduğumuz yerin lideriyiz ve önde olmak zorundayız. Sorumluluğumuz altındaki
insanlardan her anlamda birkaç adım ileride olmak durumundayız.
Onlar sekiz saat uyuyorsa biz dört saat uyuyarak öne
geçmek zorundayız. Onlar günde on sayfa kitap okuyorsa biz yüz sayfa okuyarak
ilerlemek zorundayız. Onlar Kur an ı sadece Cuma günleri ellerine alıyorlarsa
biz her sabah onu kuşanmalıyız. İlimde, bilgide, tecrübede, salih amelde,
niyette, tevazuda, çalışmada, yarışmada, koşmada hep önde olmalı, önder
olmalıyız. Kendimizi geliştirmeli, yüreğimizi güçlendirmeli, adımlarımızı
hızlandırmalıyız. Tüm güzelliklerin hızla tüketildiği, ışık hızıyla kirlenen ve
helake yaklaşan bir dünyada biz de her hizmetimizi koşarak yapmalı, hızlı ama
isabetli kararlar alıp uygulamaya koymalıyız. Unutmamalıyız ki tarihe adını
yazdıranlar, gerçek önderler olarak nesilden nesle ismi taşınanlar koşan
insanlardır. Toplum düzeyinde kalıp, onlarla oturanlar, onlar kadar yiyip onlar
kadar içenler, onlar kadar uyuyup onlar kadar okuyanlar, onların ilgi
alanlarıyla ilgilenip onlar gibi eğlenceye dalanlar bir sürüye çoban bile olamazlar.
Kardeşim, sen öndersin. Sen bir milleti ıslah için
çalışan lidersin. Arkanda seni takip etmek için bekleyen onlarca, yüzlerce
insan var. O halde koş! Koş ve koşarken sen de önderlerini takip et. Rasulünü,
gelmiş geçmiş peygamberleri, diğer milletlerin önderlerini, Hocanı İzle
onların adımlarını. Onların ayaklarının bastığı yerlere bas, onların kalbinin
ritmine kaptır sen de kalbini. Heyecanını, azmini, gayretini onlardan al.
Koş kardeşim koş. Yılmadan, yıkılmadan, durmadan,
duraksamadan koş! Koş ki takip edenlerin seni görsün. Koş ki melekler bu
gayretini görsün. Koş ki koşuşuna yer-gök şahit olsun. Koş ki sen koştukça
davan yürüsün. Koş ki Rabbin senden de adımlarından da azminden de hoşnut
olsun!..