Garip bir memleket bizimkisi.

İyisi, kötüsü, grisi, betonu.

Fırsatçısı, acımasızı.

Evliyası, eşkıyası boldur buraların.

Gittiğiniz restoranın arka masaları ayrılmıştır konseye.

Her partinin rahatsızları, yüzlerine bakılmayanları, adam yerine konmayanları, en zor yüklerle görevlendirilip de, sıra parsaya geldiğinde.

Piranaların genel başkanın etrafını sarıp.

Gariplerin en küçük dünyalıklara yaklaştırılmadığı,

O binlerce yaman çelişkide.

Hatta suçluların bile kayırıldığı.

Bu toprakların bitmeyen zengin severliğinde.

Kaçakçılıktan yolunu bulmuşların bile milletvekili yapıldığı o kokuşmuş agorada.

Gladyatörlerin baş uçurduğu pis arenada.

Onurların satışa sunulduğu arastada.

Ormanları gasbedenlerin çocuklarının boynuna utanç levhası asılması gerekirken belediye meclis azası yapıldığı,

Ciğerin kediye emanet edildiği,

O yürek söken realitede.

Kodunsa bul yerinde ormanın minik torunlarını.

İmara açılan son kolu kanadı kırık el kadar ağaçlıklar.

Meşe palamutlarını iştahla yiyen keçiler boyunlarını bükmüştür gayrı.

İşte o yazdan kalan son sıcak Aralık gecelerinde.

İlle de boğazın kenarında.

Lakin deniz dalgalarından en uzak masada toplanan.

Eski vekil, eski belediye başkanı, gazeteci, profesörün, ekâbirin o gece uyku uyumayıp da.

Bu toplantıya odaklandıkları.

Muhalif partilerin ya da iktidar kanatlarının rahatsızlarının,

Geceden sancılanan midelerinin şifaya kavuşması elbet görülmüş şey değildir.

Havanda sular dövülmüş,

En sert eleştiriler yapılmış.

Yan masaların duyacaklarından endişelenmeden bardaklar sert vurulmuş.

Tuzlular gitmiş tatlılar gelmiş.

Garsonlar çayları yetiştirmekten takatsiz kalmış.

Sonuç elde var sıfır.

Yeni partileşme yolunda, yine çakıl taşları, dikenli teller.

Yine genel başkanlık için akıllara bir türlü bekleyenlerin gelmemesi.

Şunun şurasında seçimlere ne kadar kalmıştır.

Bir şeyler yapılmalı.

Kuvvetli eleştirilerle, o kemikleşmiş kadrolar sökülüp atılmalıdır.

Hatta seçimlerde hiç şansı olmamasına karşın.

“O küçük partinin kibirli genel başkanının” yaptığı yanına kâr kalmamalıdır.

Konuşma metinlerini bile yaz, çıksın TV’lerde okusun, her yerde yanında ol, sağını solunu topla, yaptığı hataları restore et.

Sonra MKYK’da bile yer verme.

Nereden çıktığı belli olmayan piranalar etrafını sarınca şımar.

Her an yanında olan çilekeşleri unut.

O zaman sonuçlarına katlan.

İşte senin yanından ayrılanlarla, yeni oluşum yolda.

Lakin devran değişmiyor.

Konseyin mensupları o masada yine birilerine sözü bırakmıyor.

Sözün cellâtları yine diğerlerini susturuyor,

Ben ben deyip her marifetin kendilerinden menkul olduğunu, diğerlerinin kafalarına vura vura yan masalara bile dikte ettiriyorlar.